26 Kasım 2024
  • Lefkoşa9°C
  • Mağusa7°C
  • Girne12°C
  • Güzelyurt7°C
  • İskele7°C
  • İstanbul8°C
  • Ankara-1°C

UKÜ’DE ÖLÜMÜNÜN 42.YILINDA AŞIK VEYSEL VE HAYATI KONUŞULDU

UKÜ’de Ölümünün 42.Yılında Aşık Veysel ve Hayatı Konuşuldu

24 Mart 2015 Salı 16:12

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Fen - Edebiyat Fakültesi, ölümünün 42.yılı dolayısıyla ünlü Türk halk ozanı Aşık Veysel anısına “Gelenek ve Aşık Veysel” konulu bir konferans düzenledi.  UKÜ Çevik Uraz Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinlikte “Aşık Veysel”, “Ozanlık Gelenekleri ve Türk Saz Şiiri” ve “Türk Halk Edebiyatı” gibi kitapların yazarı Metin Turan konuşmacı olarak yer aldı.

Turan: “Veysel’in hayatına sığdırdıkları bizim hayatlarımıza ışık tutuyor”

Sözlerine Âşık Veysel’in hayatından bahsederek başlayan Metin Turan, Veysel’in hayata sığdırdıklarına bakıldığında bireyin kendi hayatını da görmeye başladığını ifade etti. Âşık Veysel’in sanatsal kimliğinin arkasında yaşadığı hayatın bulunduğunun altını çizen Turan, “Değerli ozanımız hayatı boyunca hep zor günler geçirmişti. Henüz 7 yaşında ‘Çiçek Hastalığı’ sebebiyle iki gözünü de kaybetmiş ve kendisinin deyimiyle dünyaya gönül gözüyle bakmak durumunda kalmıştı.”diye konuştu.

Turan: “Soyadının tersine hayatı bir hüzün üzerine kuruluydu”

Âşık Veysel’in soyadının ‘Şatıroğlu’ olduğunu ve soyadının anlamının; şen, şakrak ve keyifli anlamına geldiğini kaydeden Turan, “Soyadının tersine Âşık Veysel’in hayatı bir hüzün üzerine kurulmuştu.”dedi. Metin Turan, 7 yaşında görmemeye başlayan birinin hayata küsebileceğini ancak Âşık Veysel’in tekke geleneğinden yetişen biri olması sebebiyle bunu yapmadığını kaydetti. “Babası Veysel’in eline bir saz tutuşturur ve Veysel hayatı bu sayede keşfeder.”diyen Turan Âşık Veysel’in sazı eline almasının ardından Çamışıhlı Ali Ağa ile tanıştığını, Ağa’nın ona saz tutmayı öğrettiğini, ayrıca Sivas’ta meşhur ozanlarla tanışıp şiirle ilgilenmesini sağladığını belirtti.

Metin Turan, Âşık Veysel’in hayatındaki dönüm noktasının Ahmet Kutsi Tecer ile tanışması olduğunu ifade ederek, Veysel’in bu sayede “Halk Şairlerini Koruma Derneği”ne gittiğini kaydetti. Metin Turan, Ahmet Kutsi Tecer’in aracılığıyla Âşık Veysel’in köy enstitülerinde saz öğretmenliği yapmaya başladığını söyleyerek, “Bu kurumlardaki çocukların çoğu aynı Veysel gibi köy çocuğuydu. Dolayısıyla Veysel, kendisi gibi gördüğü insanlarla iletişime geçiyor ve bu sayede de birçok aydın insanla tanışıyordu.”diye konuştu.

Âşık Veysel ile birlikte bir çok yeniliklerin de olduğunun altını çizen Metin Turan, “Aşık Veysel üniversitelerde dersler vermeye de başlıyor. Bunun yanı sıra saz çalıp plak yapıyor ve bu şekilde plağı yayınlanan ilk sanatçı oluyordu.” dedi. Âşık Veysel’in çok önemli bir kaynak kişisi olduğunu aktaran Turan, “1926’da bir derleme dizisi başlatır. Bunun yanı sıra; Köroğlu, Karacaoğlan, Dertli ve Pir Sultan Abdal gibi sanatçıların çok sayıda anonim türkülerinin kayda alınmasına katkıda bulunur.”dedi.

“Doktorlar ona gözlerin açılabilir diyor ama o...”

Ünlü halk ozanı Âşık Veysel’in gözleri ile ilgili bir anısını anlatarak konuşmasını noktalayan Metin Turan, “İstanbul’da doktorlar ona ‘gözlerin açılabilir’ diyor. Ama o ‘Hayır, ben kendime bir dünya yarattım ve o dünyada yaşıyorum’diye cevap verir. Yani kısacası Aşık Veysel hiçbir hayale kapılmayacak kadar sağduyulu ve saf birisiydi.”diye konuştu.

Etkinliğin sonunda UKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Karadağ, katılımından ötürü Metin Turan’a teşekkür belgesi takdim etti.

Etiketler:
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA