Sn. Fikri Ataoğlu, anamıza döblek, babamıza tambura çaldıran bu mavro yerimo Covit 19, memleketi öpülmüş sıpaya döndürdü. Ekonomi yaraları için yandım anam derken, mutfakomi 7 desimetre ses ile yangın var diye bağırıyor. Yaraları bir nebzecik sarmak için Kooperatiflerden alınan krediler için kanun gücünde kararname sonrasında kredi taksitlerini 6 ay taksit ertelediniz. Bununla da yetinmeyerek, be millet, biraz nefes almak için gidin, sizin için oksijen olacak olan ertelemeyi yapın dediniz. Sn. Ataoğlu, ne yani bu korkunç dünyanın birde cehennemi mi var diye soran Hacı amcaya, biz o cehennemde bir dönümlük bile olsa cennet yaratıyoruz dediniz.

**

Sn. Oğuzhan Hasipoğlu, UBP Genel Sekreter aday çalışmalarınızın oldukça verimli geçtiği söyleniyor. Bir başka deyişle yarın seçim olsa ipi göğüsleyeceğinize vurgu yapılıyor. Ancak kazanacağınız belli olduğu için babamın adı Hıdır elimizden gelen budur diyenler, senin tekere androş (Takoz) koymaya çalışırken seçimi öteliyor. Ayşaba, UBP gibi köklü bir partide, seçilenler yerine atananlar, filmin esas oğlanı rolünü kaptığı için partinin prestijini ‘Gutsilli’ (İzmarit) kadar bıraktılar dedi. Sn. Hasipoğlu, Tarla sapan, bağ çapa ister. Sen, çorak tarlaları boş ver. Ve bol ürün verecek tarlanı sapan ile sürmeye bak.  Unutma bazı insanlar, odaya girdiği zaman odayı aydınlatır, bazıları ise çıktığı zaman. Sen odayı aydınlatmaya devam et.

**

Sn. Ünal Üstel, parasal yönden Maliyeye müthiş paralar ödettiği için illallah çektiren. Anasından emdiği sütü burnundan getiren ve insanları karantina otellere dolduran Cavit amca (Covit 19)’un yarattığı karantina ile ilgili çözüm ürettiğinizi gözlemledik. Karantinalar için ödenen paralar sonrasında, çift hörgüçlü develerin ki gibi Maliye’de kambur oluşturan Karantina otelleri yerine Nisan’da ev karantinasına geçileceğini belirttiniz. Ve karantina kurallarına uymayanlara para ve hapislik cezası verilebileceğine vurgu yaptınız. Sn. Üstel, eğer bir ceza verilecekse savcı da biziz, yargıçta biziz dediğiniz noktada şeriatın kestiği parmağın acımayacağını o arkadaşlarda bilmelidir.

**

Sn. Ahmet Soyalan, İspanya’da, Barselona’nın kısa bir zaman dilimi öncesine kadar hep şampiyon olduğu gibi, KKTC’de de eskiden yapılan anketlerde yargı hep birinci sırada çıkardı. Ancak sizin Polis Genel Müdürü olduktan sonra, eksik polis kadronuza rağmen yaptıklarınız sizi ‘Şampiyonlar Liginin’ en üst sırasına taşıdı. Ve yapılan anketlerde, halk polis teşkilatı olarak sizi zirve yarışında birinci sıraya oturttu. Sn. Soyalan, polis teşkilatında kaliteli un, şeker ve irmik hep vardı. Ancak Pervin hanımı tenzih ederek söylüyorum, helvayı kıvamında yapacak usta yok denecek kadar azdı. Ya helvanın dibi tutar yada kıvamında pişmediği için ortası hamur kalırdı. Şimdi ustada tamam olunca helva kıvamında pişti ve müthiş lezzetli oldu. Kutlarız.

**

Sn. Saffet Aşıksoy, hataları yapanları kesen dil keskin, battığı yeri kanatan ucu sivri kalem battığı yeri kanatırsa insanı, 9’ncu köyden değil, 10’uncu köyü geçtim 15’nci köyden bile sürerler. Günümüzde ya, yağlama ve grasolama takımının bir çarkı olursun, yada Evliya Çelebi gibi diyar diyar gezinirsin. Sevgili Saffet, sen doğruyu ve özlenen günler için kalemin ucunu sivriltip, dilini keskin yaptın. Eğer beklenen o gün gelecek ise senin çekmiş olacağın çile de kutsal sayılacak. Unutma ağaç ne kadar yüksek olursa olsun bir gün yaprakları yere düşer. Kendini ulaşılmaz büyük ağaç gibi görenlerin yaprakları yere düşünce rüzgarın önünde savrulup durur.

**

Sn. Erhan Arıklı, LAÜ mütevelli heyeti üyeliğine atadığın Okan Erdemsiz ile ilgili olarak çok papara koptu. Bunu bir vefa borcu olarak addederek, vefa borcumu ödedim dediniz. Bunun üzerine CTP Milletvekili Erkut Şahali “Devlet makamları rehabilitasyon merkezi değildir derken, TDP başkanı Cemal Özyiğit’te Özrünüz kabahatinizden büyük dedi. Kısacası tartışma mecliste bir birinizin üzerine yürümek ile son buldu dedi. Tabi ki kabakta Erdemsiz’in başında patladı. Sn. Arıklı, bazen düşünmeden yapılanlar, ayni nişan almadan ateş etmeye benzer. Bu tür deneyimler de yaşanarak edinilen bilgiler olduğu için taşın üstüne yontulan yazılar gibidir. Ve tekrarlanmaması için gözümüzün ninnisinin üzerinde durur. Bilmem anlatabildim mi?

**

Sn. Okan Erdemsiz, vefa borcu olarak nitelendirilen bir atama sonrasında, geçmişte yapılan bir hatanın, siyaset senfoni orkestrasının başyapıtı olmasına neden oldu. Ve buda sizi duygusal olarak derinden üzerek, gözyaşlarınızın akmasına neden oldu. Sn. Erdemsiz, hayatın bazı püf noktaları vardır. İnsan eğer bunlara dikkat etmezse, ömrünün geri kalanını, ‘tüh’ noktalarında geçirir. Bakın, tüh noktasında çürüdü sanılan çekirdeklerden çok güzel bahçeler hasıl olur. Yaşadıklarınız sonrasında eminim sizin bundan sonraki yaşantınızda da çok güzel bahçeler hasıl olacak.

**

Sn. Ahmet Tolgay, yakında yayını TRT'de başlayacak olan "Bir Zamanlar Kıbrıs"  dizisinin fragmanını izlediğinizi ancak bu kısacık fragmanda ilk hatayı da saptadığınızı söylediniz. Fragmanı izlerken, Rauf Denktaş'tan Türk Cemaat Meclisi Başkanı yerine  "Türk Cemaati Başkanı" olarak söz edildiğine vurgu yaparak üzüldüğünüzü dile getirdiniz. Ahmet ağabeyciğim, sen dua et elinde piyade tüfeği ile Cüneyt Arkın’ı tanklı, daramalı tüfekli bir ordunun karşısına çıkartıp orduyu tek başına darmadağın ettiği bir bölümü koymadılar. Berberin solumazı, tellağın terlemezi, kahvecinin söylemezi makbulse, yapımcının da kültür dağarcığı dolu olan tercih sebebidir.

**

Sn Armağan Karal Desem, niteliğin niceliğe yenildiği, düşüncelerin rakamların altında ezildiği zamanlar bunlar. Aklını kullanmayanın baş tacı edildiği kurak insanlık mevsimi bu diyorsun. Sevgili Armağan, başını acemi berbere teslim edenin cebinden pamuğunu eksik etmemesi gerektiğini unutmamamız gerekir. Ayağın baş, başın ayak olduğu bu günlerde dikili taş altında dikkat denilince saf tutan ve tırnak kontrolü yaptıranlardan nitelik aramak sanırım safdillik olur. Unutma fotoğrafı ne kadar büyütürsen kalitesi o kadar düşer.

**

Sn. Ahmet Hızlı, bitti bitiyor denilen Güzelyurt –Lefke çevre yolu ile ilgili olarak tek problemin o zamanın bakanının söylendiği gibi limon bahçesinin olmadığını söyledin. Buna ilave olarak ağıl problemi ile zeytinlik problemi de olduğunu belirttin. Sn. Hızlı bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp derler. Ben gelmiş geçmiş bakanlarımızın iş yapma kapasitelerini ve hızlarını bilmiyorum. Ama öğrenmek için karnelerine göz attım. 10 dersten bütünleme ve bütünleme sonrasında sınıfta kaldıklarını öğrenince, o karneyi çöp tenekesine attım. Üzerine de bir not düşerek bu karneyi bulan lütfen yırtıp bin parça yaptıktan sonra yaksın dedim.

**

Sn. Engin Halkseven, Kuzey Kıbrıs Patates Üreticileri Birliği Başkanı olarak yaptığınız açıklamada, bu dönem çok sıkıntı yaşadığınızı ve iç piyasada 1200 – 1250 ton civarında satışı olan patateste satışın 600- 700 tonlara düştüğünü belirttiniz. Tabi otellerin kapalı olması, öğrencilerin olmaması ve turistlerin uçaklarının önüne androş konduğu rakamın düşmesine neden oldu. Buna birde yeşil hat tüzüğünden yararlanamamak durumu hasıl olunca üreticinin geliri yerlerde süründü. Sn. Halkseven, her şey nasip işidir. Nasibiniz varsa bir bardak çay içersiniz. Yoksa kadehini bile göremezsiniz. Cavit amca (Covit 19) çay bardağını kırınca ne bardağımızı nede çayımızı bıraktı.  

***

GÜNÜN FIKRASI

Hiçbirşey hisetmedim de!..

Orta yaşlı yakışıklı, barda yalnız başına oturan fevkalade seksi sarışının yanına oturmuş. Laf lafı, laf kapıyı açmış tahmin edersiniz. Hangi kapıyı... Yatak odasının kapısını tabii. Soyunmuşlar.. Bembeyaz çarşafların üzerine uzanırlarken seksi sarışın sormuş: "Siz dişçisiniz galiba.." "Evet" demiş adam, biraz şaşkın.. "Nerden anladınız?.." "Yatağa girmeden önce ellerinizi ne kadar dikkatle, ne kadar titiz sabunladınız, ona dikkat ettim de.." Yarım saat sonra, seksi sarışın bir daha mırıldanmış: "Siz sadece dişçi değil, çok büyük, çok usta bir dişçi olmalısınız!.." Adam hafiften kasılmış. Yatağın başucundaki sigara paketine uzanırken mağrur mağrur sormuş: "Peki bunu nerden anladınız.

" "Hiçbir şey hissetmedim de.."

GÜNÜN SÖZÜ

GÜNÜN FOTOSU