NASA UZMANINDAN İLGİNÇ İDDİA… AY’DA YAŞAM OLABİLİR

Dünya ile karşılaştırıldığında Ay; oldukça ıssız ve yaşam belirtisinden yoksun bir yer. Ancak NASA’dan bir bilim insanı bu izlenimin değişebileceğini söylüyor.

NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden Prabal Saxena, mikrobiyal yaşamın, Ay’daki gibi zorlu ortamlarda var olabileceğini söyledi. Saxena, Ay gibi korunan yerlerin bu tip organizmalar için yaşam potansiyeli taşıdığını belirtti.

Saxena, Güneş Sistemimizin dışında uzaylı yaşamın var olabileceği yerleri araştırıyor ve son zamanlardaki odağı ise Ay’ın güney kutbu. Ay’ın güney kutbu, NASA’nın 2025’te Artemis III astronotlarının inmeyi planladıkları yer olduğu için oldukça popüler. Şimdiye kadar hiçbir insan da bu bölgeye ayak basmamıştı.

Saxena ve ekibine göre; Ay’ın bu bölgesindeki kraterlerin bazı bölgeleri sürekli karanlıkta, sürekli gölgede. Güneş’in zararlı radyasyonu bu bölgelere asla ulaşmaz ve aşırı mikroplar için de güvenli bir sığınak olabilir.

Ayın güney kutbundaki (solda) ve kuzey kutbundaki (sağda) gölgeli ay kraterlerinin içindeki soğuk bölgelerin haritası. Mavi noktalar, yüzeyde veya yüzeye yakın su buzunun bulunabileceği yerleri gösteriyor.

İNSANLAR AY’A GİTMEYE BAŞLADIĞINDA…

Saxena da bu koşulların mikroorganizmalar için uygun olmasına dikkat çekiyor: “Ay yüzeyinin bazı bölümlerinde mikropların hayatta kalabilirliği üzerine yapılan son araştırmalar, çok sayıda mikroorganizmanın bu tür koşullara şaşırtıcı bir şekilde dirençli olduğunu gösteriyor.”

Araştırmacılar, daha önce de Deinococcus radiodurans adlı bir bakterinin Uluslararası Uzay İstasyonu’nun dışında bir yıl boyunca hayatta kaldığını buldular.

Saxena, “Şu anda hangi organizmaların bu tür bölgelerde hayatta kalmaya en uygun olabileceğini anlamak için çalışıyoruz” dedi.

Saxena’ya göre eğer Ay’da bu mikroplar varsa, muhtemelen Dünya’dan bir Ay inişi görevi sırasında gittiler. Ve şu anda Ay’da mikroplar olmasa bile, insanlar Ay yüzeyinde dolaşmaya başlarsa var olmaya başlayacaklar bu da bu mikropların yalnızca bu kraterlerde hayatta kalamayacağı, aynı zamanda da potansiyel olarak büyüyüp gelişebileceklerine de işaret ediyor.