28 Mart 2024
  • Lefkoşa25°C
  • Mağusa23°C
  • Girne21°C
  • Güzelyurt26°C
  • İskele23°C
  • İstanbul19°C
  • Ankara22°C

İNSANLAR NEDEN KENDİLERİNİN ÇIPLAK FOTOĞRAFLARINI ÇEKERLER?

Jennifer Lawrence ve diğer ünlülerin Apple'ın iCloud sistemini kıran bir hacker tarafından ele geçirilmesiyle başlayan olaylar silsilesi, çevirimiçi güvenliğimizle ve gizliliğimizle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi.

İnsanlar Neden Kendilerinin Çıplak Fotoğraflarını Çekerler?

24 Nisan 2019 Çarşamba 18:18

Jennifer Lawrence ve diğer ünlülerin Apple'ın iCloud sistemini kıran bir hacker tarafından ele geçirilmesiyle başlayan olaylar silsilesi, çevirimiçi güvenliğimizle ve gizliliğimizle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi. Hatta Apple'ın sistemlerinde herhangi bir açık olmadığı, bu şahısların hesaplarının ele geçirildiği yönünde de bilgiler bulunuyor; ancak yine de bu konuda tartışmalar var.

İşin Bilimsel tarafına bakarsak: En büyük güvenlik yazılımı firmalarından McAfee tarafından yapılan bir araştırmaya göre ABD'de yaşayan yetişkinlerin %54'ü "sexting" adı verilen cinsel içerikli mesajlaşma pratiğini uyguluyor. 18-24 yaş grubu arasındaki insanların %70'i ırkçı yorumlar içeren, çıplak veya vücutlarının bazı kısımlarını ifşa eden fotoğrafları birbirlerine gönderiyor.

Bu, mesajlaşma içerikleri bakımından bilinen en yaygın mesaj türü! Ancak riskler bu kadar barizken, neden insanlar bunu yapmayı sürdürüyor? Uzmanların cevabı oldukça açık: temel insan içgüdüleri... Vassar Koleji'nde kitlesel medya araçlarının kendimizle ilgili algılarımızı nasıl etkilediği üzerine araştırmalarını sürdüren Doç. Dr. Dara Greenwood şöyle söylüyor:

Diğer insanlarla irtibata geçip bağlanma dürtülerimiz birincil öneme sahiptir; ancak hayatlarımız genellikle kopuktur. Günümüzün teknolojisiyle birleştirildiğinde, özçekim (selfie) kaçınılmazdır. Çıplak özçekimlerse çok daha anlam yüklü bir olgudur. Kendimizle ve kimliğimizle ilgili duyularımızı hem gerçek hem mecazi anlamıyla 'görülebilmekten' alırız. Buna değer veririz. Bu sebeple kendimizi fotoğraflayıp yayınlamak için daha fazla motivasyonumuz vardır. Bazı açılardan bu fotoğraf çekme ve paylaşma seçeneğinin çok yaygın olarak bulunması, bunu takip eden davranışların aşırı kararlara dayanmasına neden olabiliyor. Basit anlamıyla şöyle söylenebilir: Özçekimler yapıyoruz, çünkü bunu yapabiliyoruz.

İnsan, sosyal bir hayvan türü olması bakımından toplumdan gelecek tepkilere ve toplumun kendisini nasıl algıladığına büyük önem veren bir canlıdır. Her ne kadar toplumdan bağımsızlık arzulayan insanların sayısı da göz ardı edilemez bir miktarda olsa da, insan üzerinde yapılacak bir analizi toplumdan bağımsız düşünmek mümkün değildir. İnsan evriminin eski zamanlarında popülasyonlar çok daha ufakken bu "öz imgeleme" olgusu, yani bir bireyin kendisini toplum içerisinde nasıl gördüğü olgusu, çok daha basit dinamiklere sahipti. Ancak şu anda tek bir tıklamayla yüz binlerce kişinin sizi görüp yorum yapabileceği teknolojilere sahibiz. Bu durum, insanlardaki benlik algısını da değiştiriyor. Kendimizi en güzel, en çekici, en arzulanır şekilde sunma merakındayız. Bu durum, cinsel ögelerin daha fazla ortaya çıkmasına neden oluyor. Çünkü ne olursa olsun insan, tüm üst düzey zihinsel fonksiyonları bir kenara koyulduğunda halen yalnızca hayatta kalıp üremeyi hedefleyen sıradan bir hayvan türünden ibaret. Bu teknolojiler, bu içgüdülerimizi şekillendiriyor.

Yaşam ve aşk konusunda danışmanlık yapan Emily Straubel de buna katılıyor. Seks içerikli mesajlar göndermenin ilişkilerde cinselliği ifade etmek konusunda faydalı bir araç olabileceğini belirtiyor. Ancak bununla ilgili öncelikle bazı kurallar belirlemek gerektiğini de vurguluyor ve şunları söylüyor:

Buna neden olan temel şeyler insanların basit doğasıdır. Yeni milenyum nesline özgü olan bir olgu falan değildir. Temel insan özellikleri bunu motive eden unsurdur. Eğer ki bir ilişki dahilinde yapılıyorsa, bu güvenli hissettirir. Birçok insan bir ilişkinin çok güvenilir olduğunu düşünür. Yaptıklarının bir risk olduğunu düşünmezler, sadece flört ettiklerini düşünürler.

Greenwood bunlara şöyle eklemeler yapıyor:

Ünlülerin bunu yaptığını gördüğümüzde bu tür gizlilikleri ortaya çıkaran fotoğraflar çekme miktarımızı arttırıyoruz. Bu da yine, temel bir insan olgusundan kaynaklanıyor ve günümüz teknolojisinden çok eskilere dayanıyor. Bu trendin bir kısmı sosyal modelleme ve bir gruba ait olma dürtüleriyle yayılıyor.

İki uzman da, bazı kişilik tipleri fotoğraf temelli sosyal medya trendlerine kapılmaya daha yatkın olduğunu söylüyor. Ünlü olma fikrine kapılanların ünlüleri çevirimiçi olarak daha fazla takip ettiğini ve onlarla daha fazla etkileşime geçtiğini belirtiyorlar. Ancak Greenwood şöyle uyarıyor:

Ancak bu merakları, kısa bir süre sonra çok temel bir endişeyi körüklemeye başlıyor: ben önemli miyim? Ben yeterince iyi miyim? İnsanlar kendilerine dışarıdan bakmaya daha fazla alıştıkça, cinsel çekiciliğe daha fazla takılmaya başlıyorlar. Bu da, diğerlerinden gelen yorumlara daha savunmasız kalmalarına neden oluyor. Bu, özellikle de ergenler arasındaki sexting uygulamasında görülüyor. Yapılan araştırmalara göre bu tür mesajlaşma kendine has dinamiklere sahip.

Straubel de müstehcen olma ile teşhir etme arasında bir çizgi olduğunu vurguluyor. Bunu şöyle anlatıyor:

Özçekim bir şeydir. Seksi bir fotoğraf ise bir başka şeydir. Ancak eğer ki tamamen çıplak bir şekilde özçekim yapılıyorsa, bu bambaşka bir şeye işaret eder.

Greenwood'un söylediğine göre bizleri birleştirmesi amacıyla var olan teknoloji, bizleri daha da uzaklaştırıyor olabilir. Bu durum, bizlerin geleneksel iletişim yöntemlerinden (konuşmak gibi) uzaklaşmasına neden oluyor. Ancak bu davranış insanların grup içerisindeki iletişim ve bağlanma dürtüleriyle o kadar yakından ilişkili ki ve o kadar derinlere dayanıyor ki, bu trendin yakın bir gelecekte biteceği beklenmiyor; tam tersine artabilir bile...

Kaynak: Evrim Ağacı

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA