GÜNE BAŞLARKEN ÇAY MI KAHVE Mİ TÜKETMELİ?

Hem kahve hem çay dünya genelinde en çok tüketilen içecekler arasında. İnsanlar güne başlarken, yoğun geçen mesai saatleri arasında, günün hemen her saatinde kahve ve çay içiyor. Türkiye’de de hemen hemen çoğu kişi günü kahvesiz ya da çaysız geçirmiyor. Bu içecekleri tüketmek bir alışkanlık olmanın yanı sıra insanların sosyalleşmesinde bir yol, içeriğindeki kafeinle uyarıcı etki ve enerji sağlıyor.

Peki güne başlarken siz çay içenlerden misiniz yoksa kahveyi tercih edenlerden mi? Sabahları güne kahve ile başlamanın çaya göre neden daha iyi bir seçenek olduğunu maddeler halinde sıraladık:

FİZİKSEL AKTİVİTENİZE DESTEK OLUR

Erken kalkmak ve spor yapmak vazgeçilmez rutininizse uyandığınızda kahve tüketmek sizin için en ideal seçenek. Kahvenin içerdiği kafein miktarı çaydan çok daha fazladır. Bu nedenle egzersiz sırasında daha dinamik olabilir ve kendiniz daha az yorgun hissedebilirsiniz. Ancak kafein dikkat edilmesi gereken bir maddedir. Herhangi bir sağlık sorunu yaşıyorsanız bu konuda doktoruna danışmanız ihmal edilmemesi gereken bir davranıştır. 

DİKKATİNİZİ ARTIRIR

Çalışma, eğitim ya da günlük hayatta odaklanmaya ihtiyacınız olduğunda çay yerine kahve içmek dikkatinizi toplamanıza ve odaklanmanıza yardımcı olabilir.

DAHA HIZLI ETKİ EDER

Bir fincan filtre kahvede 80-115 mg kafein bulunurken çaydaki uyarıcı miktarı 40 mg’dır. Kafein, 15 dakika içerisinde kana karışarak enerjinizi toplamanıza yardımcı olur. Tercihinizi kahveden yana kullandığınızda, kafein oranı çok daha yüksek olduğu için hızlı bir şekilde enerjinizi toplayabilirsiniz.

YAĞ YAKIMINI HIZLANDIRIR

Kahve çekirdeğinde bulunan karbonhidrat ve yağ oranları çok az miktarda olduğu için kalori alımına sebep olamamaktadır. Araştırmalara göre özellikle erkeklerde kahve tüketimiyle düşük yağ seviyelerinin bağlantılı olabileceği belirtiliyor. Düzenli kahve içiminin yağ yakımını hızlandırabileceği düşünülüyor.

DİYABETE YAKALANMA RİSKİNİZİ DÜŞÜRÜR

Son yapılan çalışmalar günde 3 fincan kahve tüketmenin diyabete yakalanma riskini yüzde 42 azalttığı ortaya koyuyor.