YEREL SEÇİMLER SONRASI BİR KAÇ KURAMSAL NOT

Prof. Dr. Şebnem HOŞKARA
03 Temmuz 2014 Perşembe 17:11
- Üniversitemizde yoğun bir dönem sonu geçirdiğimizden dolayı bir süredir bu sayfada yazamıyorduk. Umarım bundan sonra düzenli yazılarımıza devam edebileceğiz.
Yerel Seçimler tamamlandı. Görevler alındı. Şimdi iş yapma zamanı. Yerel Seçimler sonrası, seçilmiş olan Belediye Başkanları ve Meclis Üyelerine tekrardan başarılar dilerim. Seçilmiş arkadaşlarımız, özellikle yeni seçilenler, bir yanda belediyelerin kurumsal yapılarını tanıma, anlama, yeniden yapılandırma işleriyle ilgilenirken, diğer yandan da, sorumluluğunu aldıkları kentler / yerleşim yerlerinin geleceği için ortaya koydukları vizyonları gerçekleştirmek üzere çalışmalara başlayacaklar. Bu anlamda her yerde yapılacak çok şey var. En başta, kentler ve/veya kırsal yerleşimlerimiz için, ciddi anlamda planlamaya ihtiyaç olduğunu hatırlatmak isterim. Kentsel planlama ve kırsal alanların planlanması, kullanıcıların yaşam kalitesinin artırılması adına atılmsı gereken ilk ve en önemli adım. Bu adımlar atılmadan, belediye başkanlarının başarıya ulaşması zor. Bundan sonraki birkaç yazımızı, belediye çalışmalarına ışık tutacağına inandığımız bazı kuramsal, uluslararası genel-geçer konulara ayırmanın, kentler, kentleşme, kent planlama gibi konularda bazı paylaşımlar yapmanın, bu dönemde hem toplumu bilinçlendirme hem de göreve gelenlere bir ışık tutma adına iyi birer girdi olabileceğini düşünüyorum. İlk olarak, Avrupa Kentsel Şartı’ndaki ‘ideal kent’ tanımı ile başlayalım. İdeal Kent Avrupa Kentsel Şartı içinde ideal kent kavramı şu şekilde tanımlanmıştır: “İdeal kent; kentli haklarını koruyarak; en iyi yaşam koşullarını sağlayarak; halkına iyi bir yaşam biçimi sunarak; değerini orada yaşayan, ziyaret eden, çalışan ve ticaret yapan, eğlence, kültür ve bilgiyi orada arayan ve eğitim görenlerden alarak; birçok sektör ve aktiviteyi (trafik, yaşam, çalışma, dinlence gereksinimleri) bir arada uyum içinde barındıran yaşam yeridir. Bir kent, aynı zamanda modern gelişmeyle tarihi mirasın korunması arasında dengeyi kurmalı, eskiyi tahrip etmeden yeniyle bütünleştirmeli ve sürdürülebilir kalkınma ilkelerini sağlayabilmelidir. Geçmişi olmayan bir kent, hafızasını yitirmiş bir insana benzer. Kent dokuları, yapılar, ağaçlar, kiliseler, kütüphaneler, insanların kentlerdeki yaşamışlıklarının, çalışmışlıklarının ve kişisel tarihlerinin izleridir. Bunlar, geçmişin mirası olup, insanların fani yaşamda kalıcılık duygusuyla geleceğe hazırlanmalarını sağlar.” Bu kavram üzerinden kentlerimizin iyi irdelenmesi gerekmektedir. İdeal kent tanımı içinde yer alan, ‘iyi yaşam koşulları’, ‘korunması gereken tarihi miras’, ‘sürdürülebilir kalkınma ilkeleri’ gibi kavramların her birinin hem kentliler hem de sorumlular tarafından iyice anlaşılması, irdelenmesi, ve uygulamada temel hedef olarak ele alınması, kentlerimizi ideale yakın ve ‘yaşanabilir’ kılacaktır. İdeal kent kavramı yanında, kentlerin tanımlanmasında kullanılan başka bazı kavramlar da mevcuttur. Yaşanabilir kent, sürdürülebilir kent, sağlıklı kent, yaya dostu kent, engelsiz kent, vb. bu kavramlardan bazılarıdır. İşte bu kavramların her biri, bundan sonraki yazılarımızda ele alınacaktır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs


Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.