Basın-Sen hukuk danışmanı ve Bağımsızlık Yolu Parti Meclisi üyesi Avukat Cansu N. Nazlı, Kanal T’de Damla Dabis Özel’in konuğu oldu. Nazlı, gazetecilere yönelik artan baskı, tehdit ve cezasızlık ortamını değerlendirdi. Ayşemden Akın’ın yaşadıklarını, Ali Kişmir’in yargılanmasıyla birlikte ele alan Nazlı, şu ifadeleri kullandı:

“Bir yanda Ali Kişmir mahkeme koridorlarında yargılanırken, diğer yanda Ayşemden Akın sadece haber yaptığı için açıkça ölümle tehdit edilmesine rağmen etkin bir koruma sağlanmıyor. Basına gözdağı çok yönlü veriliyor.”

“ÖLÜM TEHDİDİ ALDI, KAYNAĞI ÖLDÜRÜLDÜ, HÂLÂ KORUMA YOK”
Nazlı, Akın’ın kimliği belli olmayan bir kadın tarafından aranarak, “seni öldürmek için adaya 3 kişi geldi. Yazmaya devam edersen gereğini yapacaklar” diye tehdit edilmesinin ardından polise şikayette bulunduğunu ve bu olayın hemen ardından ise Cemil Önal’ın öldürüldüğünü anımsattı.

“Halil Falyalı Yaşıyor” yazı dizisinde önemli bir kaynak olan Cemil Önal’ın 1 Mayıs’ta Hollanda’da öldürülmesiyle, Ayşemden Akın’ın doğrudan hayati risk altında olduğunu vurgulayan Nazlı, yaşananların ardından Basın-Sen’in avukatı olarak 7/24 polis koruması başvurusu yaptığını aktardı. Ancak Girne Polisi, yetkinin kendilerinde olmadığını belirterek süreci Polis Genel Müdürlüğü’ne yönlendirdi. Bu sırada mesai saatleri, hafta sonu ve bürokratik engeller nedeniyle süreç ciddi şekilde aksadı:

“Oysa biz ikinci kez, yani Cumartesi sabahı dilekçeyi teslim ettiğimizde Polis Genel Müdürü binadaydı. Bu bir hayat meselesiyken devletin çalışma saatlerine takıldık. Daha da önemlisi, biz başvuru yapmasak bile polisin yaşananları adli ihbar kabul ederek koruma sağlaması gerekirdi. Yasal mevzuatımız bunu gerektiriyor.”

“BUGÜN 3. KEZ BAŞVURUYORUZ”
Nazlı, Ayşemden Akın’ın güvenliği için bugün (6 Mayıs Pazartesi) bir kez daha başvuru yapacaklarını ve bu kez başvurunun resmen mühürlü şekilde alındı belgesiyle teslim edileceğini belirtti:

“Bugün üçüncü kez 7/24 polis koruması talebimizi yineleyeceğiz. Bu hayati bir meseledir. Koruma sağlanana kadar geri adım atmayacağız. Eğer Ayşemden Akın’ın başına bir şey gelirse bunun doğrudan sorumlusu polis olacaktır.”

“BASIN ÜZERİNDE OTOSANSÜR ARTARAK YAYILIYOR”
Nazlı, yalnızca fiziksel tehditlerin değil, ekonomik güvencesizlik ve hukuki baskıların da gazetecilerin çalışma ortamını tehdit ettiğini söyledi. Ceza davaları, tazminat tehditleri ve düşük ücretli, güvencesiz çalışma koşullarının gazetecileri kendi kendini sansürlemeye ittiğini vurguladı:

“Gazeteciler haber yaparken başlarına geleceklerden endişe ediyor. Ayşemden Akın’a yönelen tehdit sadece ona değil, hepimizedir. Kendimize yöneltilmiş gibi sahiplenmeli, susturulmak istenen tüm gazetecilerle dayanışmayı büyütmeliyiz.”