05 Aralık 2025
  • Lefkoşa19°C
  • Mağusa20°C
  • Girne20°C
  • Güzelyurt16°C
  • İskele20°C
  • İstanbul15°C
  • Ankara9°C

 HATİCE İNTAÇ YAZDI... YENİ ŞEYLER SÖYLEMEKTE GEÇ KALMADIK MI ?.

 Yeni şeyler söylemekte geç kalmadık mı ?.

 Hatice İntaç yazdı... Yeni şeyler söylemekte geç kalmadık mı ?.

20 Ağustos 2025 Çarşamba 09:10

 Karşı bahçede rüzgârın ahengiyle dans eden palmiyeler ve onlarla bütünleşip muhteşem bir fon oluşturan Beşparmak dağları bana emeklilik yıllarım için hayal ettiğim tropikal diyarlara seyahat plânlarımı hatırlatıyor. Onların artık asla gerçekleşemeyeceğini düşündükçe moralim bozuluyor.  Benim kişisel hayallerim bir yana, koltuklardan kalkmaya hiç niyeti olmayan siz!..topluma verdiğiniz zararları, yarattığınız mahrumiyetleri, işsizlikten açlığa mahkûm ettiğiniz insanların size nasıl lanetler, küfürler yağdırdığını; sizden nasıl illallah çektiğini  duyar mıydınız?

                                                     *****

 Uzun zamandır bir şekilde kendilerini ülkenin baş köşesine oturtan (veya oturtulan) kendilerinden, çıkarlarından ve bencilliklerinden başka bir şey düşünmeyen beceriksiz, basiretsiz, iş bilmezlerin sebep olduğu; eğitimden tutun da trafik, turizm, güvenlik ve geçim zorluğundan başka bir şey düşünmeye fırsat vermeyen; geleceğe dair tüm plânlarımızın, hayallerimizin üstüne kara bulut gibi çöken, bu da yetmemiş gibi günlük yaşantımıza bile sekte vuran ve kendilerini muteber sayanlar!.. Bu topluma zarardan başka bir şey vermediğinizi anlasanız çekip gider miydiniz?

Gitmezdiniz!…   Hatta belki de yağ gibi üste çıkar, kendinizi haklı da çıkarırdınız. Kabul etmek gerekir ki suçu başkalarına atmakta çok mahirsiniz…Kimbilir!..  Belki de 1974 ten sonra geçen uzun zaman içinde ganimet sarhoşluğu ile nasıl rehavete kapıldığımızın; küçük çıkarlar uğruna geleceğimizi kararttığımızın, ülkeyi idare etme yetkisini aza kanaat etmeyen, ön görüden ve öz eleştiriden yoksun doyumsuzlara verdiğimizin ve bunun farkına bile varmadığımızın, bunca yıl hep ayni hataya düştüğümüz ve bu hantal rejimin sürmesine izin verdiğimizin ayıbını yüzümüze vurur, kendinizi yine haklı çıkarırdınız.

                                     ******

Her seçim öncesinde olduğu gibi vaadleriyle bizi kandırmaya çalışan ama koltuklara oturunca yüzümüze bakmayan palavracılara yine kanacak mıyız? Yıllardır vatandaşının özlük haklarını, ekonomik sorunlarını görmezden gelip sadece kendilerinin ve yandaşlarının çıkarını düşünen bu kan emicilere yine fırsat mı vereceğiz? Başkalarının ipiyle hareket eden kuklalara, dövizin yükselmesiyle her gün daha da fakirleşen, açlık sınırında yaşamaya mahkûm edilen, vatandaşını düşüneceğine oy toplamak yarışına giren, bunu sağlamak için de usulsüz istihdamlar yapan, en önemlisi sağlığını hiçe sayıp koltuk uğruna kendi halkını ateşe atan bir iradenin devamına yine onay mı vereceğiz?..Duyarsızlık, bencillik, empati yoksunluğu, menfaatçilik, kayırmacılık almış başını gidiyorken; dış meselelerden geçtim de iç sorunlarını bile çözmekten aciz bir iktidarın beceriksizliğinin cezasını toplum olarak yine biz mi çekeceğiz? Yaşamın insana sunduğu güzellik ve olanakların böyleleri tarafından azar azar tüketilmesine izin mi vereceğiz? İster bir gün, isterse bir asır yaşasın insan; bilinmesi gereken, hayatın amacının ne olduğudur ki, bu amaç da başta sağlık olmak üzere huzuru ve mutluluğu aramak olmalıdır. Bunu sağlamanın ilk şartı da farkında olmak ve hayatımızda süregelen olumsuzlukların müsebbiplerine artık o fırsatı vermemektir.

Bundan sonra neler olabileceğini kestirmek zor ama şunu iyi biliyorum ki böyle bir yanlışa düşmek kişisel ve toplumsal olarak felaketimize sebep olacağı gibi kendi varlığımıza da büyük bir haksızlık ve saygısızlık olacaktır.

Geçmişteki hatalarımızdan dolayı şimdi ellerimizi dizlerimize vurup dövünsek de geçen zamanı geri getiremeyiz. Sözüm ona memleketi idare edenlerin hepsi denenmiş ve iyi netice alınamamıştır. Geleceğe dair tek umut gençler ve yeni nesildir artık. Onlar bu zorlu dönemden ders alarak araştırmaya, bilime ve en mühimi yapılan hataları fark edip düzeltmeye çalışırlarsa, ancak o zaman topluma ve kendilerine güvenli, huzurlu ve refah bir yaşam alanı yaratabilirler. Bunu başarabilmek için de önce insanın kendini keşfetmesi, yaşama amacının ne olduğuna karar vermesi, olup bitenlerin farkına varması, ben merkezliliği bir yana bırakıp toplumla bütünleşmesi gerekir. Çünkü sosyal bir varlık olan insan ancak diğer insanlarla birlikte hareket ettiği takdirde güvenli ve huzurlu yaşar.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA