HASAN KAHVECİOĞLU ÇAV BELLA VE ALLAH Ü EKBER

Hasan KAHVECİOĞLU
30 Haziran 2015 Salı 09:58
“Youtube”da, bir video… Miniminnacık kız çocukları, Kuran Kursu’nda… Tümünün de başlarında türban var… Hani, “Grup Yorum”un, bizim sol parti mitinglerinde, meydanları inleten “Çav Bella” adlı şarkısı var ya… “İşte bir sabah uyandığımda Çav Bella Çav Bella Çav Bella Çav Çav Çav Elleri bağlanmış buldum yurdumun Her yanı işgal altında…” diyerek, gençlerin kendilerinden geçtiği ünlü İtalyan folk şarkısı… İşte bu “sol” vurguları güçlü; isyancı, protest tadındaki şarkının sözlerini değiştirmişler, minicik kızların ağzından, ilahi kıvamında “dinsel” bir “feryat” üretmişler… Çocukların elleri havada, inançla bağırıyorlar: “İşte bir sabah namaza durdum Camide… Camide… Camide… Çav Çav Çav” Şarkının sonunda, aralarından biri “Tekbir” diye bağırıyor, hepsi birden “Allah ü Ekber” diye karşılık veriyor… Bu görüntü; içinde yer aldığımız bu “şiddet coğrafyası”nda, Türkiye’nin manzarası… Türbanlı çocukların; camilerde ve ilkokullarda “Kuran Kursu”na katılımı, bu yıl rekora doğru koşuyor… Türkiye’de 2 milyonu çoktan aştı, Kıbrıs’ın kuzeyinde ise 5000’e dayandı… 2012’de bu rakam 2000’lerdeydi… Aslında bu; ülkemizdeki sol siyasetin ve eğitim sendikalarının topyekün başarısızlığı, sağ siyasetin de teslimiyetçiliğinin kanıtıdır… AKP’nin ve buradaki bürokratlarının bu dinci “proje”si, laik bir toplumda yer ediyor, uygulama alanı buluyor ve bizler de giderek buna “alışıyoruz…” Bakın, bu konuda nasıl “teslim” olduk, nasıl “yenildik…” CTP’nin 1994 dönemindeki DP ile ortaklık hükümetinde, Eğitim Bakanı olan Ahmet Derya, Kuran Kursları ile ilk savaşı başlatanlardan biriydi. Bu kurslar polis tarafından yıllarca basıldı, din içerikli materyale el kondu. Ancak zamanla polis bu işlerden elini eteğini çekti. Bu kez iki öğretmen sendikası, okullardaki yasadışı Kuran Kursları’nı basarak, haklı tepkilerini ortaya koydular. Ancak bazı kesimler bu “Kuran Kursu” talebinden hiç vazgeçmedi. Ellerinde bayraklarla sendikaların kapısına dayanıp onları protesto ettiler. Bu arada Din İşleri Dairesi, öğrencileri topluca Türkiye’ye taşıyarak “Kuran Kursu”nda eğitmeyi sürdürdü. 25 Ağustos 2006’da, Radyo Mayıs’ta zamanın Başbakanı Ferdi Soyer’le bir söyleşi yapmıştım. Başbakan, Kuran Kursları’nın yerine, Din İşleri Dairesi kontrolünde, pratik “Din Bilgisi” verecek insanlar bulacaklarını, bir müfredat çıkaracaklarını ve müfettişlerin gidip bunları denetleyeceğini açıklamıştı. Yani; Kuran Kursları isim değiştirerek camilerden okullara taşınacaktı… Aynı gün, Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer ile de bir söyleşi yapmıştım. O da Başbakan’la bu konuda uzlaştıklarını açıklamıştı. Yani; 1994’lerdeki CTP, Kuran Kursları’na polis gönderiyordu. 2006’larda varlıklarını tanımış, ismini değiştirip bunları okul içine alarak neredeyse meşrulaştırmıştı… Ondan sonra gelen sağ partiler ise bu duruma tamamen “göz yumdular”… O günlerde UBP’li Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Kemal Dürüst, “Kur’an kursu değil, din bilgisi dersleri veriliyor. Kurslar tamamen kontrolümüzde ve denetimimiz altında. Çok sayıda talep var. Artık kurs için Türkiye’ye öğrenci göndermeye gerek kalmadı” diyor ve bu “dini proje”nin nasıl da siyasetimiz tarafından “hazmedildiğini” anlatıyordu… Aslında, ilkokullarda küçücük çocuklara “Dini Bilgiler” adı altında kurs düzenlenmesi “Çocuk istismarı”ndan başka bir şey değildir. Reşit olmamış çocukların, başları kapatılarak ve ellerinden tutularak camilere gönderilmesi kendi “tercih”leri değildir. Devletin, çocuk istismarı karşısında seyirci kalmaya hakkı yoktur. Bunu önlemesi anayasal görevidir. Çocuklar, yalnızca ailelerin değil, devletin de koruması altındadır. Üstelik bu “Kuran Kursları” Kıbrıs’ta iyi bir “geçmiş”e de sahip değildir. Polis baskınlarında, bakanlık denetimlerinde birçok Arapça “dinci” materyal ele geçirilmiştir. Kuran Kursu’na giden öğrencilerin denize girmek, televizyon seyretmek gibi işleri “günah” saydıkları ortaya çıkarılmıştı. Ne yazıktır ki, geldiğimiz nokta, her zamankinden daha vahimdir. Türkiye, Kuran Kursları’nın önündeki tüm engelleri kaldıran yeni düzenlemeler yapmıştır. Eğitim Bakanlığı’nın denetimini kaldırmıştır. Yetkiyi Diyanet İşleri’ne vermiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı istediği her yerde, istediği kadar kurs açabilecek. Bu kurslar Milli Eğitim bakanlığı tarafından denetlenmeyecek. Eskiden sadece yaz aylarında Kur’an kurslarına izin veriliyordu. Şimdi bütün yıl; yani sürekli kurslar açılabilecek. Bizde ise, işbaşındaki CTP-DP hükümet programında “Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi tüm ilkokul ve orta öğretimde okutulmaya devam edilecek” deniliyor. Kuran Kursları’na ise hiç değinilmiyor. Oysa; bugün Kıbrıs’ın kuzeyinde 5000 öğrenci hem okullarda hem de camilerde Kuran Kursları’na katılıyor ve Eğitim Bakanlığı Müsteşarı “Camilerdeki eğitime karışmıyoruz” diyebiliyor… Yeni Hükümette, CTP Eğitim Bakanlığı’nı alır mı? Alırsa, “Kuran Kursları”na savaş açar mı? Hükümet Programı’na bu konuda keskin bir kararlılık yansır mı? Yoksa Sayın Talat da diğerleri gibi buna “seyirci” kalır mı? Göreceğiz…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs


Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.