24 Kasım 2024
  • Lefkoşa14°C
  • Mağusa14°C
  • Girne16°C
  • Güzelyurt12°C
  • İskele14°C
  • İstanbul9°C
  • Ankara3°C

YEŞİL BARIŞ HAREKETİ:"SULAK ALANLAR, SU VE YAŞAM AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ"

Yeşil Barış Hareketi 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü mesajı yayınladı

Yeşil Barış Hareketi:"Sulak alanlar, su ve yaşam ayrı düşünülemez"

01 Şubat 2021 Pazartesi 14:44

Yeşil Barış Hareketi  2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü mesajı yayınladı:

  • Sulak alanlar, dünyadaki canlı türlerinin % 40'ının yaşadığı ve ürediği alanlardır.
  • Yaşayabilmek için “Sulak Alanların” değerini bilmek, görmek, saygı duymak ve korumak zorundayız!
  • Doğaya yılda 47 trilyon ABD doları değerinde hizmet verdiği hesaplanmıştır.
  • Sulak alanlar, içinde barındırdığı sayısız döngüler sayesinde iklimi düzenlemeye yardımcı olmaktadır.
  • Sulak alanları koruyup akıllıca kullanmalı, ivedilikle kalkınma planlarına ve kaynak yönetimine entegre etmeliyiz.

2 Şubat 1971 tarihinde Ramsar kentinde imzalanan “Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi” ile Sulak alanların önemine dikkat çekmek üzere 1997 yılından bu yana 02 Şubat tarihi, ‘Dünya Sulak Alanlar Günü’ olarak benimsenmiştir. Bu sözleşme, tüm ülkeleri dünyaca öneme sahip olan sulak alanları korumak ve akılcı kullanımlarını sağlamakla yükümlü kılmıştır.  Bu yılın teması "Sulak Alanlar, Su ve Yaşam Ayrı Düşünülemez".  Bu tema, insanları ve gezegenimizi tehdit eden, büyüyen bir tatlı su kriziyle karşı karşıya olduğumuzun hatırlatarak, bir tatlı su kaynağı olan sulak alanlara ışık tutarak, onları eski haline getirmek ve kayıplarını durdurmak için eylemleri teşvik etmeyi hedeflemektedir.

Dünyadaki canlı türlerinin % 40'ının yaşadığı ve ürediği sulak alanlar, yaşamın doğduğu alanlar olmanın ötesinde, yaşam kalitesini dengeleyen önemli görevler de yürütmektedirler. Tatlı su sulak alanlarında sadece bir yılda yaklaşık 200 yeni balık türü keşfedilmiştir. En değerli ekosistemler olan sulak alanlar, doğaya yılda 47 trilyon ABD doları değerinde hizmet verdiği hesaplanmıştır. Ruh sağlığımıza da ayrıca paha biçilmez değer katarak, özellikle göç zamanlarında doğaseverler için görsel bir şölen sunmaktadırlar. Sulak alanlar bitki örtüsüyle akan suların hızını kesip, suyu tutarak sel baskınlarına karşı tampon görevi görürler. Suyun dengeli bir şekilde dağılmasını sağlayarak ekinlerin sel sularından zarar görmesini engellemenin yanı sıra, doğal bir su arıtma sistemi görevi yaparak suyun kalitesini de iyileştirmektedirler. Her dönümlük sulak alanın 6000 ton sel suyunu emerek sel ve fırtınalardan korumamızı sağlar.

Birçok çeşit canlı türüne ev sahipliği yapan sulak alanlar, sadece sulak alanlarda yetişmekte olan organizmalar ve türler için değil, göç ve üreme zamanlarında çeşitli kuş ve memeli hayvanlara ev sahipliği yapan zengin bir ekosistemdirler. Genellikle sığ olan sulak alanlar, yüksek miktarda besin içermelerinden ötürü balıkların, amfibilerin, böceklerin en temel besinini oluşturan organizmaların gelişimi ve çoğalması için ideal ortamı sağlarlar. Sulak alanlar, içinde barındırdığı sayısız yaşam faaliyetleri ve döngüler sayesinde iklimi düzenlemeye de yardımcı olur.

Sulak alanların bu kadar çok çevresel, sosyal ve potansiyel olarak ekonomik yararları varken; onların değerini bilmeyerek, çarpık yapılaşmayla yerleşime ve sanayiye açmak, tahribe maruz bırakmak, ortasından, sağından ve solundan yol geçirerek doğal habitatı yok etmek, bir atık boşaltım alanı olarak kullanmak aslında kendi kendimize doğrudan zarar vermek anlamına gelmektedir.

Bizler doğanın ve yaşadığımız çevrenin sahibi olmadığımızı anlamalı ve artık “öyleymişiz gibi” davranmaktan vaz geçmeliyiz. Biz doğanın, diğer varlıklar gibi sadece bir parçasıyız, onunla birlikte var olabilir ve dünyadaki varlığımızı ancak diğer canlılarla birlikte sürdürebiliriz. Bu işleyişi ne kadar iyi anlayabilir, içindeki hassas dengelerini korumaya ne kadar çok özen gösterirsek, doğayla birlikte bizde o kadar sağlıkla gelişip yaşam kalitemizi artırma şansı bulabiliriz.

Adamızda kaç tane sulak alan olduğunu, bunların nerelerde olduğunu ve ne durumda olduklarını biliyor muyuz? “Bilmediğimiz hiçbir şeye sahip çıkamayız”, anlamadığımız şeylere hiç değer vermediğimiz gibi. Bakmak ve görmek aynı değildir. Yaşamımızı sürdürebilmek için “Sulak Alanların” değerini bilmek, görmek, saygı duymak ve korumak zorundayız!

Sulak alanları tahrip etmeyi bırakıp, restore etmeye başlamalı, sulak alanları koruyup akıllıca kullanmalı, bir an önce kalkınma planlarına ve kaynak yönetimine entegre etmeliyiz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA