YENİDEN DOĞUŞ PARTİSİ YÖNETİCİLERİNE AÇIK MEKTUP
Ayşegül Garabli
29 Nisan 2020 Çarşamba 08:12
Yeniden Doğuş Partisi Yöneticilerine,
Covid-19 salgınından dolayı mecliste oylanan “Cumhurbaşkanlığı seçiminin ertelenmesi” oylamasına ret oyu verdiniz.
Bir vatandaş olarak bu tavrınızı onaylamasam da kendinize göre bir sebebiniz olduğunu düşünerek saygı duydum.
Gerçi halk ne yapacağını, nasıl bu virüsle baş edeceğini bilmezken seçim düşünülecek gün değildi ancak sizin kendi inisiyatifiniz ve kendi vicdani kararınızdı sonuçta.
Tabi ki, tüm siyasi partilerden beklediğim gibi sizden de seçimi değil, üzerinde yaşadığınız ve ekmeğini yediğiniz ülkenin halkını düşünmenizi beklerdim.
Ancak ne yazık ki beni bir kez daha hayal kırıklığına uğrattınız.
Belki şimdi diyeceksiniz ki, “Hükümet iş birliğini reddetti biz bir şey yapamadık peki diğer partiler ne yaptı?”
Evet Hükümet bu süreçte en büyük hatayı iş birliği tekliflerini reddederek yaptı.
Hatta hiç kimseyi dinlemeyerek ülkeyi çok zor bir duruma düşürdü.
Dolayısıyla diğer partilerin de bu sürece bir katkısı olamadı.
Bu açıdan size hak veririm.
Ancak hiçbir parti de bu süreçte seçim derdine düşmedi.
Hükümet tarafından dikkate alınmasa da çözüm önerileri sundu.
Size hitaben yazdığım bu yazı diğer partileri ya da kişileri savunduğum anlamına gelmemeli.
Ancak bu süreçte herkes bir şekilde katkı koymaya çalışırken, görüyorum ki siz hala seçim derdindesiniz.
Hala daha mahkemelerle, davalarla, suç duyurularıyla , Cumhurbaşkanının süresinin bittiğini kanıtlamanın peşindesiniz.
Gün bunun günü müdür?
Millet can derdindeyken, geçim derdindeyken, siz “oy” derdinde misiniz?
Meclisin alacağı karar iptal edilse ne olacak?
Bu koşullarda yarın seçim mi yapılacak?
Yapılsa bile “ Akıncı’nın karşısına kim çıkarsa onu destekleyeceğiz” diyerek kendinizin kazanacağınıza dair umutsuzluğunuzu ilan ederken kazanacağınızı mı umuyorsunuz?
Yoksa başka bir amacınız mı var?
Mesela bu süreçte sahip çıkmadığınız seçmenlerin dikkatini yine “etnik milliyetçilik” üzerinden başka noktaya mı çekmek istiyorsunuz ?
Bunları neden mi yazıyorum?
Çünkü yıllarca ayrıştırarak sömürdüğünüz insanlar evlerine ekmek götüremiyor.
Yıllarca “siz Türkiyelisiniz diye size iş vermiyorlar” diyerek ayrıştırdığınız insanların çoğu bu gün ya işsiz ya da iş yerleri kapandığı için evine ekmek götüremiyor.
Bu süreçte etnik kök ya da milliyet üzerinden ayrım yapıldığını sanmıyorum ama özel sektör çalışanına ya da gün çalışıp gün karnını doyurana ne hükümet sahip çıktı ne de siz?
Bu insanlar neden burada?
Türkiye’de iş, aş bulamadıkları için.
Ve siz devamlı ne ile övünüyorsunuz?
Daha doğrusu ne üzerine politika yürütüyorsunuz ve halkı kışkırtıyorsunuz?
Türkiye’nin yardımlarıyla, değil mi?
Peki şimdi neden bu insanların haklarını Türkiye’den talep etmiyorsunuz?
Neden Türkiye Hükümetine “ Gerek Suriyelilerin gelişi, gerekse ekonomik bunalım yüzünden bu insanlar işsiz kaldığı için buraya göç etmek zorunda kaldılar. Şimdi burada da mağdur oldular. Bunlar da vatandaşınız, gerekli yardımı yapın” demiyorsunuz?
Bu insanlar şimdi Türkiye’de aynı koşullarda olsaydılar ödenmeyecekler miydi?
Mahsur kalıp tedavi edilmeyen tek bir vatandaşını Türkiye’ye getirmek için İsviçre’ye özel ambulans uçak gönderen, dünyanın bir çok ülkesine tıbbi malzeme yardımı yapan Türkiye, buradaki vatandaşlarından da yardımı esirgemeyecektir.
Yeter ki durumları iletilsin.
Bu yazı siyasi kaygıyla değil tamamen insani duyguyla yazılmış bir yazıdır.
Zira ben ne oy için çabalayan bir siyasiyim ne de işsiz ve ihtiyaçlıyım.
Dolayısıyla bunu söylerken amacım ne sizi hedef almaktır ne de her hangi bir çıkar sağlamaktır.
Ancak insanların çaresizliğini görmek ve bu süreçte sizin seçim derdine düşerek asıl sorumluluklarınızdan kaçmanız beni üzüyor.
Uzun süredir Türkiye’den maddi yardım gelmiyor.
Gelen de zaten savunmaya aktarıldığı için bir şey kalmadı.
Hadi hükümet memurları kesintili de olsa ödedi.
Peki ya günlük çalışan işçiler?
Ülkede kaçak çalışıp evine ekmek götürmeye çalışanlar?
Özel sektör çalışanları?
Sözleşmesi olmayanlar, yada sözleşmesi fes edilenler?
Gerçi Türkiyeli- Kıbrıslı ayırımı yapmadan hepsi zor durumda ancak Türkiye’den buraya sadece iş için gelenler daha da zor durumda çünkü kendilerine destek olacak aileleri de yok yanlarında.
Hani bir zamanlar Cumhur başkanımızı bile şikayet ederek ,sizi temsil etmediğini söyleyerek “Benim Bakanım” dediğiniz Türkiye bakanları ile neden bu konuda bağlantı kurup, bu zordaki insanlar için yardım istemiyorsunuz?
Her yönden korumasız kalan bu insanlara neden sahip çıkmıyorsunuz?
Geçen gün evimin yanındaki portakal bahçesine bir kamyon insan getirildi.
Hem de kamyonun kasasında.
Çocuk, kadın, erkek dolu bir kamyon.
Tabiri caizse üst üste kasalarla beraber bindirilmişler kamyona.
Bırakın fiziki mesafeyi, hiç birinde ne maske ne de eldiven yok.
Konuşmalarından anladığım kadarıyla ,Türkiyelisinden, Kıbrıslısına ve Arabına kadar bir çok milliyetten insan gün boyu ağız ağıza çalıştı.
Bu insanlar bu kadar riskli günlerde, virüse ve Allah korusun belki de ölüme rağmen o halde çalışıyorlarsa sebebi ne acaba?
Karnı tok olan, çoluk çocuğuna ekmek götürebilen birisi bu riski göze alabilir mi?
Almaz.
Ancak çaresiz olan alıyor işte.
Çünkü sahipsizler.
Çünkü sadece oy olarak kullanılıp, en zor günlerinde hatırlanmıyorlar.
O yüzden size diyeceğim şudur ki; “Koyun can derdindeyken, kasap olup et derdine düşmeyin”
Bırakın şimdi seçimi, meçimi.
Oy için üzerlerinden siyaset yaptığınız bu insanlara olsun sahip çıkın ve hep övündüğünüz Türkiye’nin yardımlarının bu insanlara ulaşmasını sağlayın.
Bunu yaparsanız zaten hizmetiniz size oy olarak dönecektir.
Yok yapmazsanız takke düşecek, kel görünecek.
Benden demesi…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.