23 Kasım 2024
  • Lefkoşa17°C
  • Mağusa17°C
  • Girne19°C
  • Güzelyurt15°C
  • İskele17°C
  • İstanbul5°C
  • Ankara8°C

YENİ YIL GELİYOR...VE BEN BUNU ÖZLÜYORUM

Mesut GÜNSEV

26 Aralık 2016 Pazartesi 08:05

   Yılın son haftasına girdik....Ve 31 Aralık geldiğinde eski yıla allahaısmarladık ..Yeni yıla merhaba diyeceğiz..Ömür terazisinde bir bir eksilerek,bir bir çoğalarak…

  Yeni yılla birlikte alışveriş ,haberleşme,seyahat  ve benzer faaliyetler de doğal olarak artacak.Hele KKTC  de 13 cü maaş alma şansına sahip olanlar bu faaliyetlerini diğerlerine göre biraz daha rahat yapacaklar..

  Gençlik yıllarımda çok yılbaşını arkadaşlarımla parasız ve çok mütevazi sofralarda geçirdiğimizi hala birbirimize anlatır..O güzel günleri özlem ve sevgiyle anarız..Çok iyi hatırlıyorum…  Yeni subay çıkmıştık ..Sınıf arkadaşım Ertuğrul Köylüoğlu ile İstanbul, Kadıköy’ den  Altıyola inerken o zaman aramızda adı “köpeköldüren “olan Güzel Marmara şarabının kaç para olduğunu konuşuyorduk..Önünden geçtiğimiz ayakkabı boyacısı duymuş olacak ki –rakam tam aklımda değil ama sanırım-” 295 kuruş abi “dedi…Ama yıllar sonra Güzel Marmara şarabının bir yarışmada “altın madalya” aldığını okumuştum bir yerde..Eski bir dosttan güzel bir haber almış gibi oldum..

   Ama konumuz bu değil…Yeni yılla birlikte her medeni ülkede olduğu gibi sıralar olacak alışverişte,seyahatlerde ,toplu taşıma araçlarında…bir çok yerde.. sıra beklemeler ,yoğunluklar ,yığılmalar olacak…Aşağıdaki gönderi biraz da o sırada bekleyenler ve onlara “hizmet “ için orada bulunanlara bir gönderme ..Yaşanmış bir olay…Gönderi zaman,zaman Sayfalarımıza güzel yazıları ile de konuk olan değerli arkadaşım Deniz İlkin den geldi.Ve ben bunu özlüyorum diye başlık atmış sevgili Deniz…Sanırım ileti de ona bir yakınından gelmiş...Bakalım  o özlenen neymiş :

“İş ve eş gereği ABD Houston Teksas’ta yaşıyorum. Geçen hafta başımdan geçen ilginç ve gerçekten çok etkilendiğim olay, evime yakın bir postanede gerçekleşti. Yeni yıl hediyesi olarak internet aracılığıyla satın aldığım kol saati paketten camı çatlamış çıkınca, vakit kaybetmeden derhal iade formunu doldurup soluğu postanede aldım. Postaneye girdiğimde 20-25 kişi kuyrukta hizmet bekliyordu. Burada Noel de yaklaştığı için marketten bir ekmek bile alınsa mecburen onlarca insan arkasında sıraya dizilip normalden çok daha uzun süre beklemek zorunda kalınıyor. Hizmet eden sayısı sadece 2 kişi olunca, hele bir de hizmet edenler işinden, canından bezmiş bir suratla ve isteksizliğin yansıdığı süratle iş görünce bekleme süresi sabırları zorlayacak düzeye tırmanıyor. Girdiğim kuyrukta arkama döndüğümde bir 30-35 kişinin daha geldiğini gördüm. “Neyse, en azından ortalardayım” diye sevinme payı çıkardım. Tam 40 dakika sonra sıra bana geldi. Paketi görevliye uzattım, “Adresler üzerinde yazılı” dedim. “Paketi neden bantla kapatmadınız?” diye sordu. Girişteki“Paket içeriğini görmek isteyebiliriz. Lütfen paketlerinizi açık bulundurunuz” uyarısını gösterdim. Sesini yükselterek sinirle “Kapıda ne yazdığını iyi biliyorum. Derhal paketinizi bantlayın” dedi. Sıradaki herkes artık bizi dinliyordu. Yanı başındaki bantı göstererek, “Rica etsem verebilir misiniz?” dedim. Yanıt yine aynı yüksek sesle geldi: “Hayır, o bant bana ait, müşteri kendi bantını kullanacak!” “Yanımda bant yok, sizin bant için para ödesem...” dediğim an görevli hanım sesini daha da yükseltti. 3 adım ötede, bir ayakkabı kutusu büyüklüğündeki, sadece paketleme servisleri için yapılmış 20 dolarlık bantı işaret ederek satın almamı istedi. “15 santimetrelik kutu için bana o bantı aldırmanız size mantıklı geliyor mu?” diye sordum. “Bantı al ve derhal sıranın sonuna geç!” diye bağırırken sinirden kıpkırmızı kesilmişti. Aynı hışımla kuyruktaki bir sonraki kişiyi (“Sıradaki” anlamına gelen) “Next!” diye çağırdı. İşte o an dondum kaldım... Çünkü sırada hiç kimse ilerlemedi. Sıranın başındaki beyefendi, “Şu kutuyu derhal bantlayın ve hanımefendinin işini bitirin önce” dedi. Görevli öfkeyle bağırıyordu: “Anyone else... Next!” 30 kişi yerinden kıpırdamıyordu. İkinci görevliye de gitmiyorlardı. Hizmet durmuştu. Sıradan bir yaşlı bayan, “76 yaşındayım ve dizlerim ağrıyor, ama o bayanın paketini bantlayıp görevinizi yerine getirmediğiniz sürece buradan bir adım atmıyorum” dedi. Görevli elimden paketi sinirle çekip kutuyu benim söylediğim postane bantıyla yapıştırdıktan sonra ödememi alana kadar karmakarışık duygularla kalakalmıştım. Neredeyse ağlamak üzereydim. Sıraya dönüp “Thank you all” (Hepinize teşekkürler) diyebildim sadece... Gülümseyerek el salladılar.

Dışarı çıkıp arabama oturunca kontağı çalıştırmadan bir süre park yerinde düşündüm. Herkesin işi gücü var. Nasıl oldu da tek bir kişi “Acelem var” diyerek sıranın önüne atlamadı? Nasıl oldu da onca kişi bir kişiye yapılan haksızlık için tepki gösterdi? O sırada benden hemen sonraki yaşlı beyefendi işini tamamlamış, dışarı çıkmıştı. Arabama yaklaştı, pencereyi açtım. Gülümseyerek kafamdan geçen soruları yanıtladı: “Size yapılan bu yanlış için üzgünüm. Doğada hayvanlar, ağaçlar ve hatta mikroplar birbirleriyle bağ içerisinde hareket ederken biz insanlar birbirimizden çok koptuk. YANLIŞ, anında tespit edilerek sineye çekilmeden, derhal toplu olarak tepki gösterilmez ise ‘NORMALLEŞTİRİLİR’. O hizmet eden bayan bir dahaki sefere yanlış yaparken iki kez düşünecek. Biz görevimizi yaptık. Hadi size iyi seneler...”

Eskisinden çok daha güzel ,mutlu ,kutlu bir yeni yıl diliyorum…(ZOOM )dan…

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.