YAZI, GÖZLERİM VE ŞİİR, BEDENLENEN DÜŞLERİM
Ayşen DAĞLI
23 Kasım 2015 Pazartesi 12:11
Eskiden merhaba diyorum, ‘yeniden merhaba’ yerine! Ne kaldı ki gerçekten ‘yeni’ diyebileceğimiz?Yeni doğan canlardan başka. Klasikleşme kapasitesi olan, tekrarı tadını, değerini eksiltmeyen ‘eski’lerle kol kola sürdürebiliyorsak hayatı ne mutlu. Ne yeni arabalar, ne yeni evler, işler,stiller, ülkeler, hatta gezegenler gerçek yeni bir umut taşıyor benim için. Böyle bir girizgahtan sonra yeni siyasi partilere de pek inanmadığımı çıkarmışsınızdır. 1990’lı yılların başında, ‘Deneme Zamanı’ diyerek, gazetelerde başlayan yazı serüvenim hala bir denemeden öteye geçemedi. O yıllardan günümüze araya, küçüklere büyüklere 14 kadar şiir ve masal kitabı hazırlamış olmama rağmen, yazı benim için dertlerimle başedebilmek ve tanışmak çok da umurumda olmasa dahi söyleşmekten vazgeçemediğim ‘hayal okur’larla buluşmak denemesi. Bir şiir kitabı yayınlamak, derin bir uçuruma gül yaprağı atarak gelecek sesi beklemektir. (Don Marquis) Belki bir de görmeden yaşayan insanlarla empati kurma eksersizi diyebilrim. Gözlerim yetmiyor yaşadıklarımı görmeye, yazı benim gözlerim olsun isterim. Gördüğün sadece Belirendir. Görmediğin Gerçek olandır. Göremediğin ama Hissettiğinin kollarına, Kendini bütünüyle bırak. s.212 Zaman zaman biraz daha iyi gittiğimiz olsa da, yaşamın karşısında her birimiz, sürekli yaptığı hatalar için yanağına, ensesine şamar yeyen, kulağı, saçı çekilen zırlayarak ağlayan mızıklanıp, sığınacak kucak arayan çocuklar, acemiler gibiyiz sanki. Bir değil bin saçma nedenle ve aniden, birden bire dışarı atılıyoruz ‘sınıftan/ oyundan’; geri dönüşsüz ve hiçbir savunma, özür, ikinci şans verilmeden. Son zamanlarda günlük mesaimizin neredeyse 3/4ünü ölüm haberlerine, taziye mesajlarına ayırmamız gerekiyor ve yine de yetişemiyoruz. Dün birlikte kahve içtiğimiz insanın bugünolmadığını ve artık olmayacağını öğreniyoruz. Avustralya’ya, Kanada’ya mı göçtü diye soruyoruz; cevap, YOK! Peki nereye gitti? Bilen YOK! Şiir, susma ve konuşmayı, bir araya getirmektir. (T.Carlyl) KUM Bana yaşadığı kentin kumunu gönderen Bir sevgilim vardı Bense merak ederdim hep oranın rüzgarını Uslu mu deli mi sürekli mi Apansız mı çıkar gökte savurur Yerden aldığını Paylaştığımız kentler oldu sonra Rüzgar usta ben acemi Esti geçti bir hışımla geçti Kum doldurdu gözlerimi Gülten Akın BEDENLENEN DÜŞLERİM şiir, söyleyemediklerimdir sarıldığım, bedenlenen düşlerim örgütlenmemdir özgürlüğe şiir, kaçaklığım, isyanım tanrıyla aramdaki dilköprüdür şiir ibadetimdir beni doğurandır şiir; doğurduğumdur akıl törpümdür, vicdan sesimdir kanatlarımdır şiir; ayaklarım, ellerimdir belki en çok gözlerim… Şiir, bir kaybeden kazanıyor oyunudur ve gerçek şair; kazanmak için kaybetmeyi seçer. (J. Paul Sartre) Bu durum her zamankinden daha yoğun bir yaşam ve zaman sorgulamasına sokuyor insanı ister istemez ve çıkabilene aşkolsun. Başkalarını bilemem ama ben bütün bunlarla, şiirin aklını kuşanarak başedebiliyorum. Size akıllıca gelmeyebilir ama ‘şair aklı’ denilen şey zaten bir nevi deliliktir! Sözün bittiği yer eskiden daha seyrek içine düştüğüm bir durumdu şimdilerde adım başı! Şiir, yazıdan önce de vardı. (Hilmi Yavuz) HAYAT alınmalara bahşiş bırakacak kadar bozuk değil hayat, yakalayınca kucaklaşma koşuluyla kovalamaya kalktığınızda şaha kalkar gölgesini de alır giderken göz gözü görmez tozu kalır size hayat, hiç susmaz bir fısıltı kalbimin kulağında ama diyemem ki size bu bir (n)sır aramızda kendimi kazıyorum hayatın sırrını açık etmek için ben tükenmeden belli çıkmayacak ortaya bekleyeceksiniz siz, merak edenler ‘ben’i *** zamanlar arasında zıplayan bir pinpon topu gibi zıpladım durmadım hiç zıplıyorum hala zıpladıkça, yaşarken yeterince okuyamadığım görüntüler koparıyorum zamandan elma koparır gibi daldan
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.