19 Nisan 2024
  • Lefkoşa22°C
  • Mağusa22°C
  • Girne22°C
  • Güzelyurt20°C
  • İskele22°C
  • İstanbul15°C
  • Ankara22°C

YASEMİN KOKULU CADI

YASEMİN KOKULU CADI

06 Mayıs 2014 Salı 17:42

5 Mayıs, 20014

YASEMİN KOKULU CADI

 

Bir zamanlar ayrelli, zeytin, hellim, babutsa, enginar, pulya festivalleri yanında Avrupa Filimleri Festivalimiz de vardı . Lefkoşa, Mağusa Girne belediyelerinin ortak düzenlediği, çoğunlukla dünyanın önemli festivallerinde seçkin ödüllere layık görülen filmlerin, belgesellerin gösterildiği ... Giren ‘ben’le, çıkan ‘ben’in aynı olmadığı  filimler... Bu hafta 2009’ da böyle bir festival filminden etkilenerek yazdığım bir şiiri paylaşmak istedim. İnsanın işkencecisine bağlılığını anlatan… Şiirin anlamıyla ilişki kurmanızda yararı olur diye kısaca filmden de bahsetmek isterim.

1792 ispanyası...Katolik kilisesinin en güçlü olduğu dönem. Goya (stellan skarsgard,  ) ülkenin en ünlü ressamıdır. Ünlü bir ressama resmini yaptırmak  soyluluk göstergesidir. İnes  (Natalie portman ),  Goya’nın, resmini yaptığı ve ‘ sen yasemin kokulu bir cadısın ’ dediği  suçlu sayılabilecek kadar genç ve güzel bir kızdır.  Rahip Lorenzo (javier bardem, ) birgün portresini yaptırmak için Goya’ya gider. Ve orada İnes’in tablosunu görerek çok etkilenir. Hakkında bilgi alır, ona bir biçimde sahip olmayı aklına koyar. İnes ,bir akşam arkadaşları ile bir yerde eğlenirken toplumsal değerlere aykırı davranış ile suçlanarak haksız yere engizisyon mahkemesi tarafından mahkum edilir.  Goya, rahip Lorenzo’ ya İnes in hayatını bağışlaması için yalvarır fakat Lorenzo aldırmaz . Lorenzo, engizisyonun arkasındaki asıl gücün başıdır. İnes hapse atılır işkence görür ve ölüme terkedilir. Rahip Lorenzo zincirlere vurulan, ışık görmeyen bir zindanda sürekli aşağılanan, eziyet edilen İnes’i düzenli olarak ziyarete gider ve ona her defasında ‘şefkatle tecavüz eder’. Hamile bırakır, bebeğini elinden alır....İnes insanlıktan çıkar, fiziksel ve ruh sağlığını kaybeder; rahib Lorenzo’ya alışır; hatta onu garip bir bağlılık ve bağımlılıkla  ‘sever’ ... 20 yıla yakın bir süre geçer. Goya, İnes ve rahip, Lorenzo, tekrar biraraya gelirler...

Baştan sona, güç tutkusunun şiddetle ilişkisini ve  bu arada ortaya çıkan çelişki örgüsü içinde insanın ve Tanrı’nın düştüğü tarjik durumu anlatan filim, doğru dürüst ve sanatçı olmayı da sorgulatıyor.

Yasemin Kokulu Cadı

yasemin kokulu bir cadı olduğum söylendiğinde

gülümsemiştim anlamadan     hiç

öğrendiğimde ne olduğunu

askıdaydım  çırılçıplak

gözleri ellerinden                    piç

bir cellada      tutsak

s ü n d ü r ü l d üm    zamanda

acı   ruhumu tel tel eder,  eğerken kemiğimi

sıyrırken iliğinden  ve giyinirken

kalın bir manto gibi  bedeninimi

koptum      dünyadan

sanki  ilk kez  izliyordum,    dinliyordum

kendimi,   içerimi,                  dışarıdan

direndikçe yanıyordum; farkettim de, teslim oldum

ağlıyordum

ne için bilmiyordum

o güne, ana dek

takmadığım pek

bir  çağda kaybolmuştum

belki    acı

belki   de çığ altında kalmıştım

bedenimde donmuştum

belki de, sadece tıkanmıştım

akış neydi        uçuş ne

nehirleri kuşları

ne zaman unutmuştum

sanki hiç bilmemiştim ....

............................

Nisan, 2009

Jean Paul Sartre küçük bir çocukken cılız ve şaşı imiş. Bu yüzden  arkadaşları tarafından alay edilir, dışlanırmış. İnançlı bir çevrede büyümüş ve kendini, bir gün Tanrı’ nın herkese onu niye yarattığını açıklayacağına inandırarak sözcüklere sığınmış. Düş kırıklığı ile kendisini dışlayan dünyayı düşlerinde yeniden yaratmaya çalışmış. Beklerken yorulmuş, ümitsizliğe kapılmış ve demiş ki insanların inandığı Tanrı’yla benimki aynı değil.

Bütün bunlar bana çok yakın geldi. Sanırım her birimizin Tanrı’sı biraz kendine benziyor.  Tanrının kadına çok haksızlık ettiğini düşündüğüm zamanlar olmuştur. Bu şiir de  Tanrı’yla benim aramda. Kuşkum yok ki Tanrı espriden anlıyor.

kadın Tanrıyı bulur, anlar ve affeder

                                    içine kabul eder

Ve Tanrı kadına, kendini aşkla eker 

kadın     anlar      Tanrı’yı sonun başında,  affeder

ve durum b/d/uyrulur  evrende , anında

h a v a i y ı l d ı z gösterisi başlar

d ü ğ ün d e r n e k kurulur

a ş k l a e k l i  sonsuz g e c e,  g ü n d ü ze uzar

Tanrı’nın oğlu kızı gülümser

Ve karısı yaralarını yalar ve yüzlerini siler

Bakir diliyle

Uzanır sırt üstü serilir

turkuaz toprak    üstüne

bakır gök    altına

bir meme nöbetle, oğul ile kıza

ve Tanrı’nın ağzına kesintisiz diğeri...

beslensin diye hayat

boşalır göklerden Tanrı

(sal) güç döllenir

çorak toprak

ışık vurur gölgelere

kendine gelir uyanır renk

su ve kaya arasında sıkışmış

en sert kabuklu

çekirdek yarılır

filiz  uzar ışığa

çığlık çığlığa   hayattır

döner sondan başa

yer değişir bi daha

gök yer

ve kadının içinde  Tanrı

bir daha bir daha kendini  eker

Nisan, 2009

****

Lefkoşa Müzik Derneğinden konser

“Bir Dilek Tut”

 

Lefkoşa Müzik Derneği, bugün, “Bir Dilek Tut” adı altında Türk müziği konseri verecek.

Konser, Lefkoşa’da Türk Maarif Koleji Rauf R. Denktaş Kültür Merkezi’nde yer alacak ve saat 20.00’de başlayacak.

Şef Aydın Hikmet’in yöneteceği konserde, Lefkoşa Müzik Derneği’nin koro ve saz elemanları sahne alarak Türk Sanat Müziği’ne damga vurmuş bestekarların eserlerini gerek koro, gerekse solo şeklinde izleyicilere sunacak.

“Türk Sanat Müziği’ni Kıbrıs’ta sevdirip yaymak ve Türk müziğini gelecek kuşaklara aynı görkemiyle devretmek” amacıyla çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Lefkoşa Müzik Derneği, yarın akşamki konserin halka açık ve ücretsiz olacağı duyurdu.

Foto: Lefkosa muzik dernegi

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA