VEZİR OLMAK İSTERKEN REZİL OLMAK DA VAR GÜNÜN SONUNDA..
Ayşegül Garabli
18 Ekim 2015 Pazar 12:46
Evli bir çift, şehrin stresinden bunalıp, sahil kasabalarından birisine yerleşmeye karar verir. Şirin bir ev ve bir tekne alarak, burada yaşamaya başlarlar. Adam, tekne ile ara sıra, balık avına çıkarım düşüncesi ile, gerekli tüm av malzemelerini alıp, tekneye bırakır ve av mevsiminin açılmasını beklemeye başlar.. Zira o mevsimde, avlanmak yasaktır. Kadın, bir sabah erkenden uyanır, alır eline kitabını ve sahilde yürüyüşe çıkar. Yoruluncada , teknelerine geçip, uzanır ve kitabını okumaya başlar. Durumu uzaktan izleyen rüşvetçi bir sahil güvenlik sorumlusu, bu durumdan yararlanmak ister ve tekneye yaklaşır. Kadına: “ Hanımefendi, bu mevsimde avın yasak olduğunu bilmiyor musunuz? Size ceza yazmak zorundayım. Ancak, buraya yeni taşındığınız için, bilmiyor olabilirsiniz. O yüzden bu meseleyi aramızda çözebiliriz” der. Kadın: “Ben avlanmıyorum ki. Görmüyor musunuz, sadece kitap okuyorum” diye yanıt verince, pişkin görevli; “Ben anlamam, avlanmak için tüm ekipman var burada, zorluk çıkarırsanız, avlanıyordu derim ve cezayı yazarım.” diyerek pis, pis gülmeye başlar. Öfkelenen kadın da; “ Eğer hemen buradan gitmezseniz, avazım çıktığı kadar bağırıp, bana tecavüz ettiğinizi söylerim” diye yanıt verir. Böyle bir cevabı beklemediği için afallayan görevli, neye uğradığını bilemeden; “Ama ben böyle bir şey yapmadım ki” diyebilir ancak. Bunun üzerine kadın da; “ Ben anlamam, bunu yapmak için tüm ekipmana sahipsiniz. Eğer hemen buradan gitmezseniz, tecavüz ettiğinizi söylerim” diye, adamın söylediklerinin aynısını söyler. Görevli, çareyi kaçmakta bulur. Evet sevgili okurlarım, demek ki, bazen karşıdaki ile aynı dili konuşmakta fayda varmış, öyle değil mi? Zira, bazı makam, mevkii sahipleri, bulundukları konumu kullanarak, vezir olmaya kalkıyorlar. Ama karşılarındaki, hakkını yedirmeyen, direngen ve akıllı biriyse, vezir olayım derken, rezil oluyorlar. Haa bu arada, size mutlu bir haberim vardı ama hikayeye daldım unuttum. Aklıma gelmişken söyleyeyim. Eczacılar Birliği Yönetimindeki bazı eczacıların (!), kendi çıkarları için, kurnazlıkla çıkardıkları ve gençleri göç yoluna düşürecek olan, bir tüzük vardı ya, Bakanlar Kurulu, o , eşitlikten, adaletten uzak, ucube, tüzüğü, yürürlükten kaldırmış. Bakanlar Kuruluna, bu adaletli tavırlarından dolayı, çok teşekkür ederim. Bu tavırla, adalete ve eşitliğe olan inanç, bir nebze de olsa, filizlendi. Aslında bu başarı, bir avuç gencin, başarısı. Bir avuç dediğime bakmayın, sayıları az da olsa, koskoca dünyayı, içine sığdıracak yüreklere sahip bu gençler. O yüzden, dimdik ayakta durdukları ve haklarını arayarak, geleceklerine sahip çıktıkları için; Her tür ötekileştirmeye ve küçümsemeye, saygıyla karşılık verdikleri için, bu güzel yürekli gençlerin, her birini alnından öpüyorum. Zira, ülkeleri de insan vücuduna benzetiyorum; belli organlar bozulsa da, diğer organlar, bozulanın boşluğunu doldurup, görevini üstlenir. O anlamda da, gençliğe güvenin. Gelecek, emin ellerde. Umarım, bu yaşanılanlar ders olur da, elinde yetki bulunduranlar, yine Ali Cengiz oyunları yapıp; çıkacak olan yeni “Sağlık Yasası” içine, , gençlerin geleceklerini yok edecek ibareler sokmaya kalkmazlar. Zira vezir olmak isterken, rezil olmak da var, günün sonunda…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.