16 Nisan 2024
  • Lefkoşa28°C
  • Mağusa29°C
  • Girne24°C
  • Güzelyurt26°C
  • İskele29°C
  • İstanbul26°C
  • Ankara26°C

VEREM, DÜNYADA HER YIL 1,5 MİLYON CAN ALIYOR

TÜSAD Tüberküloz Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Dursun Tatar, "Dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 milyon kişi verem hastalığına yakalanmakta ve 1,5 milyon insan veremden ölmektedir." dedi.

Verem, dünyada her yıl 1,5 milyon can alıyor

13 Ocak 2021 Çarşamba 23:46

Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Tüberküloz Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Dursun Tatar, dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 milyon kişinin verem hastalığına yakalandığını ve 1,5 milyon insanın da veremden hayatını kaybettiğini belirterek, "Verem hastalığı, dünyada enfeksiyon nedenli ölümlerin zirvesinde yer almaktadır." dedi.

Doç. Dr. Tatar, Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında verem olarak da bilinen tüberkülozun, insanlık tarihinin en eski hastalıklarından biri olduğunu söyledi. Tatar, insanlık tarihi boyunca zaman zaman salgınlara yol açan, ölümcül seyreden, halk arasında "ince hastalık" olarak da bilinen vereme neden olan mikrobun keşfedilmesinin ardından hastalığın tanı ve tedavisinin önünün açıldığını aktardı.

Tatar, 1940'lı yıllarda tüberküloz mikrobunu öldüren ilaçların bulunduğunu ifade ederek, hastalığın etkeninin bilinmesine ve son 60 yıldır tedavi edilebilir ve korunabilir olmasına karşın hala dünyada en yaygın ve ölümcül bulaşıcı hastalıklardan biri olma özelliğini taşıdığını söyledi.

Dünya Sağlık Örgütü güncel verilerine göre günümüzde, dünya nüfusunun dörtte birinin vücudunda verem mikrobu taşıdığını aktaran Tatar, "Dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 milyon kişi verem hastalığına yakalanmakta ve 1,5 milyon insan veremden ölmektedir. Verem hastalığı, dünyada enfeksiyon nedenli ölümlerin zirvesinde yer almaktadır. Ülkemizde 2017'de tüberküloz tanısı alan toplam hasta sayısı 12 bin 46'dır. Başarıyla yürütülen tüberküloz savaşı sonucu ülkemizde kayıtlı tüberküloz görülme sıklığında, son 10 yıldır yıllık ortalama yüzde 5 düşüş görülmektedir. 2005'te toplam 20 bin 535 hasta kaydedilmiş ve görülme sıklığı yüz binde 29,4 iken, 2017'de yüz binde 14,6'ya düşmüştür." değerlendirmesinde bulundu.

Doç. Dr. Tatar, Türkiye'de tüberküloz kontrolünde "Bin Yıl Kalkınma Hedefleri" ve "Tüberkülozu Durdurma Stratejisi Hedefleri"ne ulaşıldığını ifade etti.

Dursun Tatar, dünyada tüberküloz eliminasyonu konusunda belirlenmiş hedef olan 2050 yılına kadar, küresel tüberküloz insidansının milyonda birin altına düşürülmesi yönünde çalışmaların hız kesmeden sürdürüldüğünü söyledi.

"Verem tedavi edilmezse hayatı tehdit edebilir"

Solunum yoluyla alınan verem mikrobunun verem enfeksiyonuna neden olduğunu, bunun bir hastalık durumu olmadığını dile getiren Tatar, "Bu durum vücutta verem basilinin sessiz durduğu ve adeta hapsedildiği bir durumdur. Enfekte olan kişilerin yüzde 5'i, 1-2 yıl içinde aktif verem hastası olur, yüzde 5'inde ise verem mikrobu vücutta sessiz olarak bekler. Vücut direncinin düştüğü durumlarda, vücutta beklemekte olan verem mikrobu çoğalarak verem hastalığına yol açar." şeklinde konuştu.

Dursun Tatar, verem mikrobunun önce vücuda giriş yeri olan akciğerlerde yerleştiğini fakat kan ve lenf yoluyla tüm vücuda dağıldığını belirterek, şu bilgileri verdi:

"Dolayısıyla hastalık en sık akciğerler olmak üzere tüm organları tutabilir. Tedavi edilmezse hayatı tehdit edebilir. Verem mikrobu vücuda girdikten sonra yıllarca hastalık yapmadan akciğerlerde bekleyebilir. Vücudunda verem mikrobu taşıyanların yaklaşık yüzde 5-10'u daha sonraki yıllarda verem hastası olur. Verem hastalığı gelişiminde riskli gruplar; 5 yaş altındaki çocuklar, yaşlılar, HIV enfeksiyonu olan kişiler, bağışıklığı baskılayan tedavi alan kişiler, silikoz, diabetes mellitus, kronik böbrek yetmezliği, lösemi, lenfoma, baş, boyun ve akciğer kanseri olanlar, ideal vücut ağırlığının yüzde 90'ından daha az kiloda olanlar, sigara içenler, ilaç bağımlılığı olanlar ve alkol kullananlardır. Bu hastalıkta en erken ve en sık belirti ise 2-3 haftadan uzun süren öksürük, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, balgam çıkarma, kan tükürme, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısıdır. 2-3 hafta ve daha uzun süreli öksürük şikayeti olanlar en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Tüberkülozdan korunmanın en etkili yolu erken teşhis ve başarılı tedavidir."

"Tedavi olmayan bir hasta her yıl yaklaşık 10-15 kişiyi enfekte edebilir"

Doç. Dr. Tatar veremin, tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen hastaların aksırma, öksürme ve konuşmaları sırasında havaya yayılan mikropların solunum yoluyla alınması sonucu bulaştığını anlatarak, "Verem hastaları, konuşma, öksürme ve hapşırma ile ortama verem mikrobu içeren damlacıklar yayarlar. Öksürme ve hapşırma sırasında ağızların mendille kapatılması, bulaşın önlenmesi için hayati önem taşır." diye konuştu.

Verem mikrobunun, güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabildiğini aktaran Tatar, güneşten gelen ultraviyole ışınlarının verem mikrobunu kısa sürede öldürdüğünü, bu nedenle hasta ve hasta temaslılarının, bulundukları ortamları sık sık havalandırması ve güneş alan odaları kullanması gerektiğini söyledi.

Tatar, verem teşhisinde en önemli yöntemin balgamda verem mikrobunun mikroskopla araştırılması olduğunu, tedavi olmayan bir verem hastasının her yıl yaklaşık 10-15 kişiyi enfekte ettiğini belirterek, şunları kaydetti:

"İlaçlarını düzenli kullanan hastalar, başkalarına hastalık bulaştırmazlar. Verem tedavisinde kullanılan ilaçlar verem savaş dispanserlerinde ücretsiz olarak verilir. Verem hastaları ilaçlarını düzenli olarak ve yeterli süre (6-9 ay) kullanmazlarsa verem mikropları ilaçlara direnç kazanabilir. Dirençli verem hastalarının tedavisi daha uzun sürer (18-24 ay), daha fazla ilaç kullanmak zorunda kalırlar ve maalesef bazen hasta kaybedilebilir. Tedaviyi reddeden bir hasta için hayati tehlike vardır. Bu hastalar toplum sağlığını da tehdit eder. Tedavisiz hasta çevresindekilere verem mikrobunu saçmaya devam eder."

Doç. Dr. Dursun Tatar, önlenebilir ve tedavi edilebilir olan verem hastalığından korkulmaması gerektiğini belirterek, şu önerilerde bulundu:

"Uzamış öksürük gibi uyumlu sağlık şikayetlerimiz veya hasta kişiyle temas öykümüz varsa gecikmeden sağlık kuruluşuna başvuralım. Korunma tedbirlerimizi alalım. Ellerimizi sık yıkayalım, sabun ve su ile en az 20 saniye. Asla sigara içmeyelim, içirmeyelim ve sigara içenin yanında durmayalım. Bulunduğumuz ortamı sıkça havalandıralım. Dengeli ve düzenli beslenelim. Verem hastası isek ilaçlarımızı zamanında, düzenli ve yeterli süre kullanalım. Koronavirüs salgını nedeniyle zor günler yaşamaya devam ettiğimiz bu günlerde, benzer hijyen tedbirleri ile kendimizi, sevdiklerimizi ve çevremizi bulaşıcı hastalıklardan koruyabiliriz."

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA