24 Aralık 2024
  • Lefkoşa16°C
  • Mağusa14°C
  • Girne17°C
  • Güzelyurt14°C
  • İskele14°C
  • İstanbul12°C
  • Ankara10°C

ÜNİVERSİTE ÇÖPLÜĞÜ OLUR MUYUZ?

Oshan SABIRLI

17 Şubat 2016 Çarşamba 09:46

Ülkemizde 14 üniversite var. Aslında tam sayının kaç olduğunu bilmiyoruz. 14 üniversite olduğuna dair duyumlar alıyoruz. Hatta zaman zaman adını dahi duymadığımız üniversitelerin halihazırda eğitim verdiğini ve bu üniversitelerin kampuslarının dahi nerede olduğunu bilmediğimizi fark ediyoruz. Siyasiler uçuk hedeflerden bahsediyor. Üniversite öğrenci sayısının 100 bine ulaşmasının planlandığından bahsediliyor. 2014 verileri doğrultusunda KKTC’nin nüfusunun 313 Bin dolayında olduğunu varsayarsak, her 3 vatandaşa 1 öğrenci gibi bir nüfus ortaya çıkıyor. Artık aparman şeklindeki üniversiteleri görmeye başladık. “Bu işte para varsa ben de mi üniversite kursam?” şeklindeki ifadeleri daha sık duyar olduk. Ne acıdır ülkemizde yükseköğretimi planlamak, düzenlemek denetlemek amacıyla kurulan kurumda ölüm sessizliği var. Bu kurum hep tartışma, iddia ve kötü yorumlarla anılıyor. 13 Aralık, 2005 tarihinde Yükseköğretim Yasası çerçevesinde Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu’nun (YÖDAK) oluşturulması ve çalışmalarına başlamasına karşılık, şu sıralar YÖDAK’ın bile ne yaptığından endişe taşıyorum. Detay Gazetesi olarak defalarca YÖDAK’a başvuruda bulunmamız, üniversite sayılarını, yeni yapılan başvuruları ve kabul verilen üniversiteleri sormamıza karşın bir muhatap dahi bulmuş değiliz. YÖDAK’ın internet sayfasının da artık güncellenmediğini, son zamanlarda artan üniversite sayılarının açıklanmadığını ve yeni üniversite binalarının yükselmeye devam ettiğine tanık oluyoruz. Ortaya eğitim adası, üniversiteler adası hedefleri konulurken, bu hedefin kaliteli eğitim veren, uluslararası akreditasyonlara sahip mevcut üniversitelere de darbe vurabilecek risklerinin olduğu ortada. Çok uzun yıllar “Türkiye’de bir baltaya sahip olamayan öğrencilerin geldiği bir ada” şeklinde tanımlandı Kıbrıs. Biz kızdık. Kıbrıs’ı kötüleyen ancak gerçekleri yazan gazetecileri aforoz etmek istedik. Hatta üniversite öğrencilerinin fahiş ev kiralarında kaldığı, yurtların yeterli olmadığı devasa üniversitelerin çektirdiklerine tanık olduk. Üstelik Türkiye’de vakıf üniversitelerinde yaşanan artış ile rekabet daha da kızışmaya başlayınca eteklerimiz tutuştu ve farklı pazarlara yöneldik. Öğrenciyi Pazar malzemesi, üniversiteleri ise dükkan gibi gören yöneticilerle tanıştık. Şimdi tehditleri iyi görmek gerek. Dershane modeli eğitim kuruluşlarının, sermayesi olmayan firmaların, tamamen müşteri odaklı şirketler ile eğitimin eş zamanlı anılması ve bunun Kıbrıs’ın kuzeyinde tüm eğitimi etkileyecek bir noktaya gelmesi an meselesi. Üniversitelerin kayıt yapan öğrencilerle değil, akademik makaleler, başarılar kazanan öğrenciler ile öğünmesi gerekiyor. Kıbrıs üniversitelerini aracı olarak kullanan, uyuşturucu satmak, buralarda çalışmak ve benzeri kötü niyetli kişilerin önüne geçmek gerek. Üniversite öğrencilerinin endişe duyulan yerine saygı duyulan bireyler olması lazım. Vakit kaybetmeden, üniversite çöplüğüne dönmeden bunun başarılması gerek.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.