ULUSLARARASI GÜÇ EKSENİNDE KIBRIS
Ali ÜNCÜ
17 Ekim 2016 Pazartesi 08:35
Bugün bu gazetede yer alacak ilk köşe yazım. Sizlere bundan böyle her Pazartesi günleri buradan sesleneceğim.
Yaşım neredeyse 30, mesleğim mütercim-tercümanlık ve uzmanlık alanım uluslararası ilişkilerdir. Daha önce yazdığım yazılar, verdiğim demeçler ve katıldığım programlardan benim topluma dair görüşüm bilinmektedir. Kendimi dünya vatandaşı olarak gören biriyim. Buradan yola çıkarak bu dünyada yaşayan her türden canlıya sonsuz saygım vardır.
Elbette neredeyse her Kıbrıslı gibi benim de siyasi bir görüşüm vardır. Ben Sosyal Demokrat Parti MYK Üyesiyim. Her görüşün ve tavrın demokratik düzenlerde yaşayabilmesini ve ses getirebilmesini savunuyorum.
İlk köşe yazımı tüm iç ve dış siyasetimizi etkileyen Kıbrıs konusuna ayırmak istiyorum.
Kıbrıs meselesi ne sanıldığı kadar karmaşık ne de sanıldığı kadar biz Kıbrıslı Türkleri ya da Kıbrıslı Rumları ilgilendiriyor. Gerçek olan bizim Kıbrıs halkı olarak Kıbrıs adası denilen bir yerde çok önemli bir dönemeçte bulunmamız vesilesiyle oynanan bir takım oyunlara dolaylı olarak dahil olmamızdır. Tarih boyunca Kıbrıs adasının tanıklık ettiği imparatorluklar ve buna bağlı olarak savaşlar ve göçler belli ki biz Kıbrıslı insanına halen bazı gerçekleri öğretememiş. Önemli olan; burada halk bazında kimin var olduğu değil, güç bazında iktidarın kimde olduğudur. Bu doğrultuda yüzleşmemiz gereken en büyük gerçek, esas gücün biz Kıbrıslı toplumlarda olmadığıdır.
Peki bilmemiz gereken nedir?
Bilmemiz gereken, burada büyük Ortadoğu projesi ekseninde tüm ileri dünya güçlerinin Kıbrıs adası ve çevresine gözlerini diktiğidir. Şu an bulunduğumuz konjonktürde hem ABD’nin hem de Rusya’nın olası bir çözümü destekleyecektir. İki zıt kutup bir noktada birleşmişse burada bizi bekleyen bir sorun var demektir. İki büyük gücün de arzuladığı bir coğrafi bölgede bulunuyor olmamız bizim avantajımıza bir durum değildir. Türkiye, Ortadoğu politikalarının, hem Rusya hem de Amerika tarafından müttefik olarak gördükleri öncü devlet olarak, muazzam bir güç birliği potansiyeline sahiptir. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği kararların yüzdelik olarak genelde Kıbrıslı toplumlara özelde ise Kıbrıslı Türk toplumuna ne kadar fayda sağlayacağını gözetmemiz ve de takip etmemiz gerekmektedir.
Türkiye-KKTC Enerji Birliği
Güney Kıbrıs’ın, İsrail ve Mısır ile istişare ettiği devletlerarası enerji işbirliği görüşmelerine karşı tavrı olarak Türkiye de KKTC devleti ile su ve elektrik birliğine mutabık olmuştur. Bu dünya diplomasisinde gerekli bir tavırdır. Kısasa kısas politikaları bir devletin bir diğerine oranla gücünü göstermesi ve yapabileceklerinin potansiyelini sergilemesidir. Bu çerçevede sormamız gereken soru şudur: “Türkiye kendi dış politikası icabı öne sürdüğü politikalar ekseninde KKTC ile yaptığı ve yapacağı uluslararası antlaşmalardaki esas amacı Kıbrıs Türk toplumuna fayda sağlamak mıdır?”.
Haftaya bu soruya cevap aramaya çalışacağız… Sevgiler.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.