ULUS BAKER’İN ARDINDAN
Oshan SABIRLI
15 Temmuz 2014 Salı 15:20
Kimi zaman bazı hikayeleri, bazı kişilikleri o kadar çok duyarsınız ki, adeta o insanların hayatınızdan bir parça olduğunu hissedersiniz. Ben Ulus ile hiç tanışma şansına sahip olmadım. Hatta o öldüğü zaman, dünyada varlığından bile haberdar değildim. Oysa Ulus Baker hakkında, bir çok hikayenin görgü tanığından, aile bireylerinin ağzından defalarca kesitler ile buluştum. Ulus kendi değer yargılarında bir çok kez dünya ile çatıştı. Aslında dünya onu ne kadar şekillendirmeye çalışsa, o dünyaya kendi penceresinden şekil vermeyi başardı. Gözlerine uymayan gözlüğü, elinde sigarası, saçlarının dağınıklığı, üst üste giyilmiş kıyafetleri ile boş vermiş gözüken, öncelikleri herkesten çok farklı olan bir bireydi Ulus. Dün Ulus Baker’i ölümünün 7’nci yılında andık. Anmak belki yalnızca “iyi ki vardın” demekten öteye değildi. Oysa yaşasa, sağlık sorunlarına direnebilse hiç kuşkusuz Ulus Baker, Kıbrıs Türk toplumunun en önemli akademisyeni olacaktı. Çok yönlülüğü, kendi değer yargıları ile kendisi hakkındaki şehir efsanelerini duysa veya okusa ne hissederdi çok merak ediyorum. Hakkında o kadar çok, uydurma bilgiler hatta yakıştırmalar var ki şaşmamak elde değil. Örneği tüm biyografilerinde Rusya’dan bahsederler. O Rusya’ya hiç gitmedi. Oysa herkes onun, Rusçayı Rusya’da öğrendiği ve Rusya’da doğduğunu iddia ediyor. Hatta garip şekilde doğum ve toprağa veriliş tarihinin ayni gün yani 14 Temmuz olduğu bilinmiyor. Yazının başında belirtmiştim bazı insanları hiç görmeseniz bile sanki hayatınızın bir bölümünü o insanla geçirmişsiniz gibi hissedebilirsiniz. Ev yaşamı, aile yaşamı, askerliği, öğrencileri ile ilişkileri, ekonomik durumu şaşırtan, tebessüm ettiren hatta trajedileri içinde barındıran bir yapıda. Ulus’un mezarına ne zaman uğrasam, içki şişeleri, kasetler, VCD’ler ve daha bir çok farklı armağan ile karşılaşıyorum. Her defasında değişen bu armağanlar, ona olan hayranlığın, bağlılığın bir ifadesi gibi. Kimi insanlar delilik ile dahilik arasında gelgitlerdedir. Aykırılıklar o insanların yaşam biçimini anlatır. Onlar aykırı olmak için uğraşmazlar, çünkü toplumun yakıştırdığı kalıplar onların çok umurunda değildir. Toplum, kendisi gibi olmayana farklı yakıştırmalar yaparken Ulus o “aykırılardan” yani “boşveeer” diyenlerdendi. Şimdi Ulus Baker hayatta olsa ve Internette dolanan hayat hikayesini okusa büyük şaşkınlık yaşardı. Tepki koyar mıydı hayat hikayesine? Zannetmem. Madem öyle olmamı istiyorlar bırakın öyle olsun derdi. Ekşi sözlük gibi sosyal ağları okusa, “o ne yaa ben miyim bu” ifadesini kesinlikle verirdi. Üstelik şehir efsanesine dönen bu Kıbrıslı Türk’ün kısa hayatı, entelektüel dünya görüşü, zeka seviyesi ve dünyayı algılayış tarzı belgesel film oluşturmaya yeten bir zenginlik taşıyor. İyi ki vardın Ulus, keşke hikaye böyle bitmeseydi. Biz hem doğum, hem de ölüm gününde seni yine unutmadık.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.