27 Kasım 2024
  • Lefkoşa16°C
  • Mağusa16°C
  • Girne17°C
  • Güzelyurt15°C
  • İskele16°C
  • İstanbul10°C
  • Ankara1°C

ÜLKE ÇOCUKLAR İÇİN GÜVENLİ DEĞİL

Oshan SABIRLI

30 Ağustos 2014 Cumartesi 13:07

[caption id="attachment_24474" align="alignleft" width="100"]OSHAN SABIRLI OSHAN SABIRLI[/caption] Yine mahkemelerdeki haberlerin midemizi bulandırdığını görüyoruz. Bir haftayı daha geride bırakmak üzereyiz ve şu sıralar mahkemelerde cinsel suçlarda büyük artış olduğu göze çarpıyor. Maalesef uçkuruna sahip olamayanlarla ilgili haberleri bu sayfalara taşımak zorundayız. Çocuk tacizlerinde artış yaşanırken, mahkemeye veya basına yansımayan olayları düşündükçe daha da ürperiyorum. Gizlesek, hasıraltı etsek daha namuslu mu oluruz? “Suçu ispat edilmeyen herkes masumdur” ama yasalarımız o kadar masum mu ki? Çocuk tacizleri başta olmak üzere, taciz, tecavüz gibi suçlar ürkütücü boyutlara ulaştı. Özellikle çocuklarımızı daha çok korumamız, kollamamız gereken bir dönemdeyiz. Ülkemizin çocuklarımız için de güvenli olmadığı bir zamanı yaşıyoruz. Suçlular için ibret verici cezaların, hakimler tarafından verilmesi, bu kişilerin teşhir edilmesi, yeni tacizcilerin türemesine de bir nebze olsun engel olacaktır. Çocukları ve kadınları korumak ve kollamak ile ilgili tüm birimleri açık yüreklilikle gerçekleri ortaya koyması ve farklı kampanyalarla psikolojik destek mekanizmalarını da yürütmesi gerekiyor. Birçok konuda eksik olduğumuz gibi bu konuda da eksiğiz. *** Amerikan ekonomisinin zor günler yaşadığı Büyük Buhran döneminde bir yandan iflaslar yaşanırken, iflaslara bağlı olarak inanlar tüm mal varlıklarını kaybederken ayni dönem fırsatları da beraberinde getirir oldu. Bu kötü ortamdan yararlanarak gücünü arttıranların hikayeleri adeta ibret veren cinstendi. ABD’de 1929 Büyük Buhran yıllarında, neredeyse hükümet sahibi olan ünlü gangster Al Capone imparatorluğunu daha da büyüttü. Suç işlemeye çocukken başlayan ve defalarca hapse girip çıkan Al Capone bir efsanenin de canlı örneği oldu. “Çocukken her akşam yatmadan önce ve aklıma geldiği her an Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim” ifadesini kullanan Al Capon’un bu sözü hala tartışılıyor. Bu mafya babasının yaptıklarının doğru olduğunu söylemek mümkün değil. O, 48 yıllık hayatına birçok suçu, birçok ölümü, birçok silahlı saldırıyı sığdırdı. Tanrı’nın çalışma tarzını kendisine göre yorumlarken bir imparatorluğun sahibi oldu. Ancak ölümü de hayatı gibi farklı bir trajedi şeklinde son buldu. Hapishane günleri ve çeteden kopuşu Capone'u bunalıma sürükledi. Frengi nedeniyle sağlık sorunları da şiddetlendi. Psikiyatristlerin yaptığı testler sonucu algılama düzeyinin 12 yaş seviyesine indiği gözlemlendi. Akli dengesi kısmen bozulan Capone'un durumu,Florida'daki evinde 21 Ocak 1947'de ağırlaştı ve 25 Ocak 1947'de öldü. Cesedi Illionis'te yakıldı. Pazarlamanın en önemli öğelerinden olan fırsatlar ve tehditler doğru değerlendirildiği, kullanıldığı zaman avantaja çevrilebiliyor. İyi bir analiz sonucunda mevcut imkanların en verimli şekilde nasıl kullanılacağı değerlendirilmeli. Kötülük her yanı sararken maalesef “yakalandığınız fırtına ile değil, gemiyi limana yaklaştırıp yaklaştıramayacağınızla” ilgilenirler.


  GÖZE ÇARPANLAR Sayın Özer Kanlı, Cumhurbaşkanlığı seçimi için anlaşılan hazırlıklar sizin cephenizde de hız kazandı. “Cumhurbaşkanı olmak için Halkın desteği ve sizi oraya yakıştırması beklentilerinin sizin tarafınızdan karşılanacağını düşünmesi lazım” ifadesi önemli galiba ama ne demek istediğiniz anlamadık. Sayın Hüseyin Turan, çalışmalarınız takdire değer. Son günlerde Sağlık Bakanı Ahmet Gülle’ye sizin de savaş açtığınızı gördük. YDÜ ile bakanlık arasındaki krizin nereye ulaşacağını biz de çok merak ediyoruz. Sayın Aybars Karaatmaca, şu sıralar sendika, rakipler ve bazı vatandaşlar tarafından yaylım ateşine tutulduğunuzu görüyoruz. Özelleştirme tartışmalarının yaşandığı bir dönemde ekibiniz anında müdahalelerde bulunmasa kafalar daha da karışacak. Basın büronuzun iyi çalıştığını söylemekte fayda var. Sayın  Mehmet Seyis, hükümetle uzlaşıya varıldığını ve açlık grevinden vazgeçildiğini sevinerek öğrendik. 2004 yılı sonrasında daha örgütlü bir şekilde hükümetlere karşı ortaya konulan birlik ruhunun, yeniden başlayabileceğini konusunda yeniden ciddi mesaj verildiği görmek güzel. Sayın Halil Sakallı, birçok dönemde İzin Kurulu’nun verdiği izinlerle ilgili farklı dedikoduların kamuoyu ile buluşmasına karşın dün yaptığınız açıklama kamu vicdanı bakımında önemliydi. Verilen T izinleri konusunda daha şeffaf bir sürecin yaşanması bizim de en büyük arzularımızdan olduğunu ifade etmekte fayda var. Sayın Doğuş Derya, Ulaş Gökçe’nin meydan okumasına karşılık bir bardak kahve ile yanıt vermeniz ve 100 TL bağış yapmanıza sevindik. Bu arada hükümet partisi vekili olarak şu sıralar çok sessiz kaldığınızı görüyoruz. Ülkede bu kadar taciz ve tecavüz varken sessiz kalmanızı hazmedemiyoruz.  


  nostalji     NOSTALJİ Bu fotoğraf Kıbrıs insanının hoşgörüsünü ve uzlaşısını ortaya koyan en ibret verici fotoğraflardan olsa gerek. Siyasi olarak çok farklı noktalarda olan bu iki önemli siyasi figür şu anda hayatta olmasa da, Akdeniz insanının samimiyetini gözler önüne seriyor. Resim bu ülkenin güzel günler görebileceğini adeta müjdeler gibi.        


Peace doves fly on the grounds of the historic Hazrat-i-Ali mosque, in the city of Mazar-i-Sharif, Afghanistan. The doves are part of a campaign launched by the United Nations Assistance Mission in Afghanistan (UNAMA) in observance of the International Day of Peace.   GUNUN RESMİ Barış denen kelime hiç kuşkusuz dünyanın en özel kelimesi. Tarih 1 Eylül’ü gösterdiğinde bir kez daha tüm dünyaya Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözünü haykırmak gerek.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.