24 Kasım 2024
  • Lefkoşa11°C
  • Mağusa11°C
  • Girne13°C
  • Güzelyurt8°C
  • İskele11°C
  • İstanbul5°C
  • Ankara0°C

ULAŞTIRMA BAKANI’NA AÇIK MEKTUP

Ediz TUNCEL

19 Eylül 2016 Pazartesi 08:10

Yazının başlığını “Ulaştırma Bakanı’na Açık Mektup” koydum ama aslında bu yazı başta hükümeti, Meclis’deki tüm milletvekillerini, ve KKTC’de yaşayanların tümünü ilgilendiriyor.

Bir fakla ki, o da bu ölümcül meselede Ulaştırma Bakanı olarak birinci derecede sorumlu olan şahıstır.

Bu küçük ülkenin artık kansere dönüşmüş, gelen giden hükümetler tarafından hiçbir care üretilememiş, giderek daha ölümcül hale gelmiş sorunları vardır.

Uyuşturucu ve buna bağlı ölümler, trafik kaosu ve buna bağlı ölümler, cinayetler, hırsızlıklar, tecavüzler, çocukların ve kadınların istismarı, aşırı alkol ve sigara tüketimi, her köşe başına hesapsız kitapsız açılan ve her türlü pisliğin fır döndüğü kumarhaneler ve kumar mafyası, meyhaneler, gece kulüpleri, FETÖ’cü zihniyetin sessizce çöreklendiği ve din istismarının tavan yaptığı bir ortam…

Pisliğin, rezilliğin bini bir para anlayacağınız.

Ancak bütün bunların arasında bir tanesi fena halde ölümcül ve her an her şekilde hayatımızı tehdit ediyor: TRAFİK CANAVARI…

Bu ülkedeki en büyük trafik canavarı devlettir!!!

Nasıl mı?

Bütün memlekette sıkıntısız, eksiksiz, hatasız, emniyeti ve altyapısı tam olan bir tek yol bulamazsınız!!!

Ya bariyerleri eksiktir, ya mayın tarlasını aratmayacak şekilde delik deşiktir, ya eğri büğrüdür, ya trafik uyarı levhaları eksiktir, ya trafik ışıkları sorunludur veya yetersizdir, ya şöyledir ya böyledir, say say bitmez…

Son iki senede ana ve tali yollardaki çukurlara düşme yüzünden dört lastik, iki cant parçalandı.

Hızlı gitsek ve o çukurlara süratli bir şekilde düşsek, arabanın savrulması ve takla atması, veya yol dışına çıkması, bir başkasına çarpması kaçınılmaz olacaktı…

Zararın maliyeti 4 bin TL’ye yakın…

Üstelik de yollarda adam gibi, emniyetli bir şekilde sürüş yapalım diye seyrüsefer ödüyoruz, hem de bir tamam, eksiksiz…

Bu olayların (aslında kazaların) ikisini polise rapor ettim, birinde Polis Genel Müdürlüğü hemen gerekli yerlere baskı uygulayınca haftalarca rezil bir şekilde kalan Lefkoşa-Güzelyurt anayolunun içindeki devasa arızayı bir nebze de olsa giderdiler, daha doğrusu gidermek zorunda kaldılar çünkü olası bir kazada polis tepelerine binecekti...

Diğerinde, lastikler parçalandıktan sonar o güzergahı tekrar kullanmadım diye arızayı giderip gidermediklerini bilmiyorum, ama hem polis hem de Ulaştırma Bakanlığı’nın ilgili arıza birimine sorunu bildirdim…

Dahası, bu ülkenin hükümetlerinin aldığı eğreti kararlar, seyrüsefer vergisini bir tamam ödeyenleri resmen ENAYİ, ödemeyenleri de ALEMİN AKILLISI yerine koyuyor…

Bugüne kadar birçok tanıdığını, sevdiğini trafik kazalarında kaybetmiş biri olarak, bugünden sonra bedeli ne olursa olsun ben de seyrüsefer vergisi ödemeyeceğim, ödeyeni enayi yerine koyan devlet gelsin benden hesap sorsun bakalım…

Bütün KKTC halkına da açık çağrı yapıyorum, seyrüsefer vergisini akaryakıta ister endekslesinler, isterse endekslemesinler, seyrüsefer vergisi ödemeyin!!!

Ve dahası, bu ülkede hala en ilkelinden bir ehliyet verme sistemi var ve yollarda karşınıza değil arabayı, bir eşşeği bile idare edemeyecek beyin kapasitesine sahip sürücüler çıkıyor ve ölüm veya ölümcül tehlikeler saçıyor…

Kırmızı ışıkta geçenler mi istersiniz, yol hakkı sizinken şerit ihlali yaparak üzerinize sürenler mi istersiniz, leş gibi alkol kokarak ve “tabba lamarina” benzin pedalına yüklenerek araba sürenler mi istersiniz, uyuşturucu etkisi altında “toz pemde dünyalarda” araba sürenler mi istersiniz, gözü kör, kulağı sağır bir halde araba sürenler mi istersiniz, eli ayağı tutmaz vaziyette araba sürenler mi istersiniz, yaştan dolayı arabaya bastonla gidip, zar zor girip de “Ya Allah bismillahhhh…” diyerek yola çıkan mı istersiniz, memleketi dingonun ahırı sanan (aslında öyle) beyin özürlülerin ehliyetsiz yola çıkmasını mı istersiniz…

İsteyin ne isterseniz, her türlüsünü, her cinsini yolda bulursunuz…

Devlet eliyle verilen çakma bir ehliyet ile, bir anda hayatınızı karartabiliyor, canınızı alabiliyorlar, cezası da kısa bir sure cezaevinde yatmak oluyor…

Bu kadar işte!

Giden gidiyor, kalan sağlar bizimdir, sözüm ona…

Lefkoşa-Güzelyurt anayolunda, sırf arada bariyer olmadığı için meydana gelen ve vahşetin daniskası olan bir kazada, ki kaza demeye de dilim varmıyor, dört sevgili meslekdaşımızı feci şekilde kaybetmiştik…

Bu bir kaza değil, düpedüz cinayetti…

Bu felaketin ardından bir şirkete, o yolun belli bir mesafesinde tam anlamıyla “çakma, trafik mühendisliğinin gereklerinden, bilimsellikten ve emniyetten uzak, göstermelik” bir beton bariyer yaptırıldı, ve nihayetinde bu bariyer başka sorunlara da yol açtı…

Bu bariyeri yapan şirket, inşaat sırasında ortalığı kırdı döktü, koca koca taş parçalarını, beton parçalarını, asvalt parçalarını içeren moloz ve inşaat atıklarını da iki yolu ayıran refüjün içine attı, kilometreler boyunca yoldan çıkabilecek sürücülere tam bir ölüm tuzağı oluşturdular…

Bu bölgede bir sebeple yoldan çıkan ve orta refüje düşen arabanın ve şöförünün işi bitmiş demektir!!!

Polis Eski Genel Müdürü Pervin Gürler uyarılarımızı dikkate aldı ve bu ölümcül tuzağın bir kısmını temizlettirebildi, artık kime temizlettirdiyse…

Ancak, Güzelyurt istikametine doğru giderken Alayköy ile Yılmazköy arasındaki atıklar ise halen olduğu yerde duruyor ve şimdiki Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst, eminim hergün Güzelyurt ve Lefkoşa arasında gidip gelirken bunları görüyor…

Kemal Bey’in makam araçları bu güzergahta genelde “tabba lamarina” moduna girerek, roket hızında gidip gelir, buna defalarca şahit oldum, köşe yazılarımda da belirttim…

Hasbelkader, Allah göstermesin, Kemal Bey’in aracı yoldan çıkar ve refüje düşerse, ortaya çıkacak manzara filmlerdeki kurgusal trafik kazalarını, hani şu savrularak darmadağın olan araba sahnelerini aratmayacaktır…

Bakan beylere son alınan Mercedesciklerin emniyet sistemi de Kemal Bey’in ve şöförünün canını kurtarmaya yeter mi acaba, o inşaat atıklarında bir denesinler de görelim bakalım…

Mesaj açık mı Kemal Bey!!!

Sevgiler…

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.