TÜRKİYE'DEKİ SEÇİMLER VE BİZ..
Arif Alasya
25 Haziran 2018 Pazartesi 09:00
24 Haziranda KKTC’de yapılacak yerel seçimler inanın beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor.Sadece kazanacakların kentine en iyi hizmeti verecek olanların halk tarafından kabul görmesini dilerim.Bu güne kadar o kadar absürt projeler ve boş laflarla yola çıkanlar oldun ki anlatmaya gerek yok.Hep halk doğruyu mu seçti? Kesinlikle hayır.İşte bu nedenle halkın doğru tercihleri yapacağına pek inanmıyorum.KKTC ‘de seçim sonuçlarını maalesef büyük bir çoğunluk haline gelen’’Çıkarcılar’’etkilemektedir.
Ülke siyasetinde de durum farklı değildir.
2002 yılından sonra bundan önceki yazılarımdan birinde yazdığım gibi halkta bir evrilme gerçekleşmiş ‘’Askeri kışla önünde sıraya girenler bir U dönüşü yaparak Camilere doluşmuşlardır’’
Ne yazık ki Türkiye’de ‘’Türbanıma Dokunma’’sloganı ile başlatılan bir İslami hareket siyasallaşmış ve günden güne iktidarın da onlara sağladığı güçle türban bir ‘’Siyasal Bayrak’’haline dönüştürülmüştür.
Bu yönde mahalle baskıları da artırılmıştır.
KKTC zaten bu hareketin bir mahallesi durumundadır.Yukarıda yazdığım gibi seçmen ne kadar çıkarcı ise siyasi partilerimiz da o kadar bu konuda çıkarcı duruma düşmüştür.
KKTC’de İslami harekete karşı olanlar Hükumet geldikleri zaman bu mahalle baskısına boyun eğmiş ve islami hareketin KKTC’de yaygınlaşmasına katkı koymuşlardır.
Bu söylemi yapanların Hükumet döneminde Kuran kursları ‘’Tenis derslerine benzetilmiş’’ İlahiyat kolejine karşıyız diyenler ‘’İlahiyat kolejinin temel atma töreninde ellerinde makas sıraya girmişlerdir’’İçişleri Bakanlık dönemlerinde yıllarca ‘’Vesikalık resim uygulamasına’’ters Türbanlı resim ile resmi evrak sayılan sürüş ehliyetlerinde türbanlı vesikalık resim uygulamasını yasallaştırmışlardır.
Son günlerde toplum gündeminde iki önemli uygulama gündeme gelmiştir.
1- Çanakkale gezileri
2- İlahiyat kolejinde türbanlı resim ile diploma alma.
Çanakkale gezilerinin haremlik selamlık uygulaması ile kız ve erkek öğrenci gruplarının ayrı ayrı gitmesine dirnen Bakanlık tahsisatlarının yarıya indirilmesi ile cezalandırılmıştır.
Diplomada türbanlı resim uygulamasına ise bundan önceki hükumetlerin uygulamaları nedeniyle ‘’ ‘’Hukuk dairesi başörtülü resimlerin yer aldığı diplomaların da imzalı şekilde öğrencilere verilmesi yönünde görüş bildirerek’’Bakanlığı baskı altına almıştır.
Bu karar doğru bir kararsa yarın peçeli bir resimle diploma almak isteyen birilerine de ayni uygulama yapılacak mı?
Bu karar doğrultusunda aşırı makyaj yapan bir resmi ile diploma almak isteyen kızlarımız çıkarsa onlara da ayni karar uygulanacak mıdır?
Toplumsal özgürlük olarak yola çıkılıp sonunda siyasi bayrak haline getirilen bu türban konusu neden ülkemizde gündem yapılmak istenmekte ve Hukuk dairemiz da buna yeşil ışık yakmaktadır?
Bu konuda UBP Başkanı açık ve net şunları söylemektedir: : Bu okulu tercih eden çocuklarımızın inançlarını ve yaşam biçimlerini diploma alacakları gün sorgulamak ve mahkum etmeye çalışmak insafsızlıktır ,günahtır,ayıptır.Ulusal Birlik Partisi olarak,Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığının inanç özgürlüğüne karşı zihniyetinin sonucu ve K.K.T.C tarihine insan haklarına indirilen ağır darbe,düşürülen bir leke olarak geçecek ‘başını aç,kıyafetini değiştir yoksa diploma alamazsın’ tavrını şiddetle kınarız.Tavır açık ve nettir ülkede yayılan İslami hareketi UBP desteklemektedir.
Solcu arkadaşlarımızın sessiz kalması enteresandır. Eğitim Bakanlığına destek falan çıktıkları yoktur.En garibime giden da sanki Türbanın bir siyasi simge haline getirilmiş siyasi bir bayrak olduğunu bile bile meseleye özgürlükler açısından bakmak suretiyle UBP başkanı ile paralel görüş ve değerlendirmeler sahip olmalarıdır.
Ben kimsesinin dini inançlarına karışma cüretinde olan biri değilim. Din bir tercihtir .Kişiler kendi tercihleri ile yaşama hakkına sahiptir.Ancak bunu toplumsal ayrışma,siyasi bir bayrak haline dönüştürme ve mahalle baskısı biçimine dönüştürmenin da karşısındayım.Böylesi bir olay karşısında da meseleye insan hak ve özgürlükleri açısından bakıp değerlendirmem da mümkün değildir.
Geçen gün sosyal medyada şu paylaşımı yaptım :
‘’ 24 Haziran seçimlerinde
AKP tek başına iktidarı
Erdoğan Sarayı kaybederse ne olacak?’’
Bana göre en güzel özeti yapan yorumcu
‘’ Bizdeki Atatürkçüler anında çoğalacak. Yepyeni göt yalayıcıları ortaya çıkacak.Eski din yalakaları şekil değiştirecek.Sonunda idare eden değil,yine idare edilen olarak kalacağız.’’ Arkadaşım oldu.
Evet eğer Türkiye’deki seçimler AKP ve Tayyip beyin kaybı ile sonuçlanırsa Bizde de sadece camilerde toplananlar Askeri karargahlar önündeki yerlerine geri dönecekler.Bireysel çıkarları için sandığa gitmeye devam edecekler.Sol tekrar Türbanı siyasal bayrak olarak görmeye başlayacak.
Kıbrıs konusunda fetih zihniyeti, kanla aldık vermeyiz hatta tüm ada bizimdir politikaları daha da gelişecek.Yine biz bizi idare edecek Hükumetleri değil ‘’İdare edilecek’’Hükumetleri seçmeye devam edeceğiz…
Sizce bu koşullarda Yerel seçimlerin veya genel seçimlerim kıymet-i harbiyesi var mı?
Not:Bu yazımı 23 Haziran’da yazdım.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.