24 Nisan 2024
  • Lefkoşa19°C
  • Mağusa18°C
  • Girne20°C
  • Güzelyurt21°C
  • İskele18°C
  • İstanbul18°C
  • Ankara19°C

“TOPUZU VURMA DÖNEMİ GEÇTİ”

Ticaret Odası Asbaşkanı Mustafa Genç’ten Ekin Adademir’e yanıt geldi...

“Topuzu vurma dönemi geçti”

29 Mayıs 2016 Pazar 14:25

Genç: Birilerinin “Oda’yı pasif buluyorum” demesinden benim anladığım, “Oda’nın siyasi gücü daha fazla olsun, istediğini yaptırsındır.”  Kimsenin bu güçleri kullanarak bir yere geldiği görülmedi.

Genç: Biz, Ticaret Odası’nın her söylediğini hükümete yaptırabileceği bir yapı mı istiyoruz? Sorunların çözümlenememesinin sebebi, geçmişten bugüne kadar hem iş insanlarının, hem toplumun değişik kesimlerinin siyasilerin yanlış yola gitmesine “dur” diyememesidir.

Genç: Eleştireceğimize ve masanın arkasında sadece kendi işimizle uğraşacağımıza çıkalım, hem topluma, hem de çevremize, daha fazla katkı koymaya çalışalım

Selda İÇER

ber_9896.jpg

Ticaret Odası Asbaşkanı ve Genç Yapı Market Direktörü Mustafa Genç ile iş hayatını ve Ticaret Odası’na yöneltilen eleştirileri konuştuk. Lefkoşa’da güzel, keyifli bir bahçede gerçekleştirdiğimiz sohbetimizde Genç, ekonominin içerisinde bulunduğu durumun çok da iç açıcı olmadığı ve artık dibe vurma noktasına gelindiği tespitinde bulundu. Mustafa Genç, Ticaret Odası’na yöneltilen eleştiriler karşısında, geçmiş yıllarda Oda’nın siyasileştirilmesinden yakındı ve şu anda Oda’nın üyelerini geliştirme, bilgilendirme yönünde ciddi çalışmalarda bulunduğunu anlattı. Bugüne kadar sendikalar da dahil, hiçbir kesimin gücünü kullanarak bir yerlere varamadığını kaydeden Mustafa Genç, geçen hafta Oda’ya “pasif olduğu” yönünde eleştiriler getiren Ekin Adademir’e cevap olarak da, herkesin masa başından kalkarak topluma daha fazla katkı koymaya çağırdı. HK Ajans adına Selda İçer’in Mustafa Genç ile söyleşisinin ayrıntıları şöyle:

SORU: Kaç yıldır iş hayatının içerisindesiniz?

GENÇ: Aktif olarak 17 yıl oluyor. 1999 yılında ABD’de eğitimimi tamamlayarak adaya döndüm. Benim sektör seçmek gibi bir durumum olmadı iş hayatına atılırken, çünkü bir aile şirketindeyiz. Bizler, bu şirkette üçüncü nesiliz. Sektörümüz, A’dan Z’ye bir inşaat veya tadilatı yapmak için gerekli yapı malzemeleridir. Bunu da gün geçtikçe geliştirdik. İlk başlarda sırf yapı malzemeleriyle çıktığımız yolda bugün, daha yapı marketçilik sektörüne kaydık, dünyadaki yapı market konseptine daha çok yöneldik. Şirketin bir perakende kısmı var, bir de toptan kısmı var. Biz, hem toptancı, hem perakendeciyiz. Ada geneli ilk bayi ağını oluşturan, yapı malzemelerinin toptan satışını 1982 yılında başlatan, ilk bizim şirketimizdir. Çok güçlü bağlarımız var. Biz, hem son kullanıcıya hizmet ederken, hem de ada genelindeki birçok noktanın da mal satıp para kazanması, kendini geliştirmesi için de çalışmalar yapıyoruz. Aslında hassas bir denge. Bunu çok fazla yapan şirket de yok. Dolayısıyla, ada genelinde toptan yapı malzemeleri satışı ve Mağusa, Lefkoşa ve Girne’de bulunan 3 adet yapı market dükkanımızla da son kullanıcıya, topluma, esnafa, mimara bu hizmeti verebiliyoruz.

Dibe vurma noktasındayız

SORU: Ülke ekonomisi açısından hangi noktadayız. Şu anki durumu nasıl yorumlarsınız?

GENÇ:  Bir değişimin arifesindeyiz. Çok iyi bir noktada olduğumuz söylenemez. Dibe vurmaya yakın bir noktadayız. Çünkü, geçmiş yıllarda yaptığımız plansız, geleceği hesaplamadan ve kurumsal yapının da sürekli yıpranmasından kaynaklı büyük bir deformasyon var. Kamu, korkunç derecede kötü idare ediliyor. Eğitim, hukuk, sağlık, bunlar zaten tamam olmadan bir toplumun sağlıklı bir ortamda yaşaması, ekonomik veya sosyal yaşamını yürütmesi olası değil. Bu deformasyonlardan dolayı bir bunalım içindeyiz hepimiz. Bizler iş insanları toplumun bir parçası olarak ve toplumun geneli de, bu başarısızlığı hem hazmedemiyoruz, hem de, “değişim olacak ama değişimi yaparken de bunu kolay yapamıyoruz. Biraz, “iğneyi kendimize batırmama” gibi bir hastalığımız var. Dolayısıyla, çok sancılı bir dönemde olduğumuz sosyal açıdan da bu değişimi yapmayı başaramadığımız için, mevcut durum bunalımlı ve tamam değil. Tabii, ayrıca da siyasi olarak tanınmamış ve hala daha ambargolar altında  ve 50 yıldır çözülemeyen Kıbrıs sorunu da büyük bir baskı unsurudur önümüzde. Bu şartlarda gerçekten iş insanı olmak da çok zor. Çünkü bizler, özellikle yurt dışında eğitim alıp gelen kişiler olarak, hala daha 20 yıl önce eğitimini aldığımız birçok şeyi Kuzey Kıbrıs’ta uygulayamaz haldeyiz. Bunları da hazmetmek veya ne yapmanız gerektiğini bilip de onları hayata geçirememek de insanda ayrı bir stres yaratıyor. Gerçekten bizlerin, iş insanları olarak hem ülkemize, hem topluma vereceği çok fazla şey var ortam  uygun olsa. Ama yine de pes etmemek gerekir. Bizler de sürekli, ayağımızı yorganımıza göre uzatarak, yatırımlar yapıyoruz.

 Değişim şart

SORU: Yatırım yaparken bu ortamda  nelere dikkat ediyorsunuz?

GENÇ: Artık dünyanın neresinde olursanız olun, ne kadar kısıtlanmış bir bölgede olursanız olun, değişim sizi gelip vuruyor. Değişmediğiniz sürece, rekabet edemez duruma geliyorsunuz. Muhakkak, yatırım yapıp işinizi geliştirmek zorundasınız. Geliştirmediğiniz sürece, hem işiniz geriliyor, hem de başka insanlar sizin yerinize düşünüp, onlar daha ileriye gidip, sizi gelip geçebiliyorlar. Tabii ki “ayağınızı yorganınıza göre uzatıp” yatırım yapmak çok önemli. Ama işinizle ilgili yatırım yapmanız bir gereksinimdir ve “olmazsa olmazdır” iş hayatında. Bizler de eski, köklü bir şirket oluşumuz, ticareti eskiden bu yana yapıyor olmanın, hem aileye, hem şirkete kazandırdığı bir birikim var. İşte o birikim bizi bir sürü istikrarsızlıkta bile, örneğin devalüasyonda, bankaların batmasında, başka krizlerde, geçmiş birikimlerden dolayı, daha az kırılgan etti. Çünkü biz, 5 veya 2 yılda bir yerden bir yere çok hızlı gelmeyi değil, belli bir süre içerisinde bir yere gelmeyi başardık.

Ticaret Odası son 3-4 dönemde siyasetten arındırıldı

SORU: Ticaret Odası Asbaşkanısınız. Geçtiğimiz günlerde Oda’nızın çok pasif olduğu ve iş insanlarının birlikte hareket etmeyi başaramadığı yönünde eleştiri aldınız. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

GENÇ: Bu konuda söyleyecek çok fazla şey var ama özetlemek gerekirse. Birincisi,  şu anda Kıbrıs Türk Ticaret Odası, Kuzey Kıbrıs’ta son 3-4 dönemde, siyasetten arındırılmış tek yerdir. Çünkü geçmişini biliyoruz. Belli dönemlerde Ticaret Odası, siyasi olarak da kullanıldı. Şu an, Ticaret Odası, siyasetten arındırılmış, sırf belli bir kitle için siyaset yapmayan, farklı siyasi görüşlerden bir araya gelmiş, başarılı iş insanlarının buluştuğu güzel bir yer. Ayrıca da, binlerce işletmeyi, firmayı temsil ediyor. Çünkü onların üyeliklerinden oluşan bir kurum. Geçmişte, siyasi olarak da yönetilirken, Ticaret Odası’nın daha dominant bir gücü olduğu konuşuluyordu. Belki ondan diyeceğim. Bir de, toplumun her kesimindeki insanlar, özellikle bir sivil toplumun parçası olduğu zaman, şöyle bir egoları yükseliyor. Yani, “ben, bir kesimi temsil ediyorum. Ben sesimi duyurmak için buradayım ve benim sesimi duyun” diyor. Biz, Ticaret Odası’nın her söylediğini hükümete yaptırabileceği bir yapı mı istiyoruz? Bence öyle değil.. Sorunların çözümlenememesinin sebebi, geçmişten bugüne kadar hem iş insanlarının, hem toplumun değişik kesimlerinin siyasilerin yanlış yola gitmesine “dur” diyememesinden kaynaklı bir birikimin sonucu. Ne yaşıyoruz şu an? En basiti, bırakın yapısal reformları, birçok kamu kurumunda geçmişten birikimi olup, bilgi sahibi olan insanlar, haksız şekilde atamalar ve siyasi popülist davranışlardan dolayı, ya geri plandadırlar, ya da emekli oldular. Kurumsal yapı, başka insanların da yetişmesine fırsat vermediği için, şu an bilgisizlikten ve bürokraside iş yapamamazlıktan bir sürü iş insanının kamudaki işlerini yapamama durumu var. En basiti budur.

Eline topuzu alam dönemi geçti

 Bu konudaki sıkıntıyı sadece Ticaret Odası çözemez. Belli iş insanlarınca bekleniyorsa ki, Ticaret Odası alsın eline topuzu ve vursun belli yerlere ve o yerler düzelsin, “o yerler düzelir, ya da rest çekilsin” Bu dünya bence bitti, değişti geride kaldı. Böyle yap yap zaten bir şeyleri başaramadığımız da ortaya çıktı. Toplumun içinde, iş insanlarını temsil eden bir sivil toplum örgütü ve biz özellikle son 2-3 dönemdir, sadece iş insanlarının ve üyelerimizin değil, toplumun menfaatlerini düşünerek, planlar, projeler yapıp, söylemlerde bulunuyoruz. Çünkü siz, eğer sadece kendinizi ayırıp, kendi menfaatiniz yönünde bir şeyler savunursanız, zaten toplum arkanızda olmadığı için o savunduğunuz konuları hayata geçirmeniz mümkün değil. Onun için ben biraz öyle bakıyorum. Ticaret Odası yine son 2-3 dönemde, çok güzel projelere imza atmaya başladı. Üyelerini daha fazla nasıl geliştirebilir o yönde çalışıyor. Bugün Kuzey Kıbrıs’ta birçok küçük ve orta boy işletme var. Bu işletmeler maalesef yalnız. Her ne kadar toplumun gözünde iş insanlarıyla ilgili olumsuz yargılar pompalayan kesimler olsa da, iş insanları bu kısıtlı ortamda, eğer bir şeyler başarabiliyorsa alkışlanması lazım. Çünkü yalnız yapıyorlar. Devletten bir katkı yok, tam tersi hem bu kötü yapı içerisinde, hem bir taraftan işinizi daha iyi yapmakla uğraşıyorsunuz, hem de kamudaki problemlerden o işlerinizin de yapılamamasıyla ilgili stresi yaşıyorsunuz. Ticaret Odası işte bu bağlamda üyelerine, “ Bakın dünya bunu yapıyor, siz de bunları yapmalısınız” demeye başlıyor. Bunları yapmaya başlarken de, hem kendi kaynaklarını, hem belli hibe ve fon programlarını üyelerine daha çok duyurmaya çalışıyor. Dolayısıyla Oda, farklı çalışmalar içerisinde oldukça daha vizyoner, üyesinin, insanının genelini geliştirici olduğu zaman daha aktif ve başarılı olacak. Ama birilerinin “odayı pasif buldu” demesinden benim anladığım, “siyasi gücü daha fazla olsun odanın, istediğini yaptırsın” Böyle zaten bir yerlere gelemedik. Ne Oda’nın ne sendikaların, ne de başkasının bu güçleri kullanarak bir yere geldiği görülmedi.

Masanın başından kalkalım

SORU: Kısaca bu size karşı yapılmış haksız bir eleştiri mi?

GENÇ: Herkesin görüşüne saygım var, ama tüm iş insanlarına düşen şudur. Eleştireceğimize ve masanın arkasında sadece kendi işimizle uğraşacağımıza çıkalım, hem topluma, hem çevremize, daha fazla katkı koymaya çalışalım

SORU: Bir anlaşmadan önce Güney Kıbrıs ile iş yapmaya, nasıl bakıyorsunuz?

GENÇ: Her şey zamanla aşılacak bir süreci içeriyor. Bir savaş yaşandı ve halan çözülemeyen bir problem var. Psikolojik engeller çok fazla. Bunlar zamanla, neslin değişmesiyle değişecek şeyler. Bunları aşmak için çabalayan toplumda birçok kesim var. Eğer “kazan kazan” bir ortam varsa, insanlar birlikte iş yapabiliyorlar. Bence çözüm, “olmazsa olmaz.” Artık Kıbrıslı Türklerin, uluslararası toplumdan tecrit edilmiş olarak kalması, kabul edilebilir bir durum değil.

İlk seçimde büyük bir siyasi değişim bekliyorum

SORU: Çözümün gecikmesi durumunda iş insanları ne yapacak peki?

GENÇ: Şöyle de bir görüntü var. Gerçekten geçmiş 5-6 yılda siyasetin dönüşememesi, artık son evresinde. İlk seçimlerde büyük bir siyasi değişim olacağını öngörüyor. Ve bu siyasi değişimle, çözüm olsun veya olmasın, yapısal reformların yapılması olmazsa olmaz olacak. Kıbrıs Türkü, bu olduğu noktadan, daha iyi bir noktaya belli bir sürede gelecek. Herkes bunu görüyor olmalı.

ber_9847.jpg

SORU: Seçim değişim mi getirecek bu defa?

GENÇ:   Öyle olacak bu sefer. Son 2-3 dönemdir gördüğümüz, maalesef  siyasi partiler kendi içlerinde yapmaları gereken yapısal değişiklikleri ve vizyon değişimini yapamıyorlar. Bu da toplumun beklentileri doğrultusundaki politikaları üretememe, ülkenin önünü açamamayı getiriyor. Bu problem de hala devam ediyor. Görüyoruz ki 2 yılın içerisinde 3 hükümet değişti. Bu kabul edilir değil. Bu değişimin son evresi bence. İlk kez tarihte UBP-CTP koalisyon oluşturdu ve toplum bundan çok şey bekledi ancak olmadı. İnşallah şu an kurulan son hükümet de hep doğruları yaparak, aşağıya doğru gidişatı rahatlatır. Şu anki ilk algı pek o yönde değil, daha iyi olması lazım.

Acil yapısal değişim

SORU: Bir reçete koymak gerekirse, bu istikrarasızlıktan çıkması için ülkenin. Ne söylersiniz?

GENÇ: Bir kere ülkenin çok acil bir yapısal dönüşüme girmesi gerekiyor. Hukuk, eğitim, sağlık, ekonomi. Bir ülkenin sağlıklı yönetilmesi için, gelecek nesilleri daha sağlıklı bir ortamda yetiştirilmesi için mevcut ortamda insanına daha iyi yaşam şartları vermesi için kesinlikle birçok şeyi, ezber bozan şekilde yeniden yapılandırılması lazım. Bunu siyaset, popülist davranıp erteledikçe bizler geri kalıyoruz. Siyasetin cesaretlendirilmesi veya kendilerinin inisiyatif üstlenmesi lazım. Bu yeni dönemde birçok yapısal reform yapılması lazım. Bu ülkenin yeni girişimcilere ihtiyacı var. Girişimcilerin önünü açacak ve ellerinden tutacak projeler yapmaya çalışıyoruz Oda olarak. Başarı için farklı yan yollar olabilir ama tek yol var. Doğru dokümanları kullandıktan sonra başarmamak için bir neden yoktur. Önümüzdeki dönem umarım toplum da, ülke de toparlanır.

Küçük Dubai için artık çok geç

SORU: Ekin Adademir, “Fareyiz ama kendimizi fil sanıp onu taklit ediyoruz. Halbuki ülkeyi ucuzlatabilsek daha hızlı kalkınabiliriz” demişti. Bu görüşe katılır mısınız . Küçük bir Dubai yaratılabilir mi?

GENÇ: Büyük bir çoğunluğuna katılırım bu görüşün ama unutmayalım ki, Kuzey Kıbrıs tecrit edilmiş bir yer. Küçük bir Dubai yaratılabilseydi bugüne kadar yaratılırdı. Pek mümkün değil yaratılması, geç kalındı. Belki 20 yıl önce denenebilirdi, ama tren kaçtı. Dubai bile ticarette geriledi. İnternette, alıcı ve satıcının buluşması, seyahat özgürlüğünün artması, tax free yerler bile cazibesini yitirmesine neden oldu. Cazibe bitti. Firmalar artık direk fabrikadan alıp dükkanına koyuyor. Şuna katılırım. Evet, içinde bulunduğumuz bu ekonomik model doğru bir model değildir, turizmi de, sanayi de, ticareti de doğru yapmıyoruz. Açılımlara ihtiyaç var. Bu küçük memlekette hantalız, çok bürokrasiye takılıyoruz, dünyadaki modelleri burada uygulayamıyoruz. Ama ben yeni nesle çok güveniyorum. Beklenen değişime onlar katkı koyacaktır. 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA