TOPLAMA KAMPI..
Ayşegül Garabli
13 Mayıs 2016 Cuma 08:00
Ne garip bir ülke olduk öyle.
Yanı başımızda neler yaşanıyor, evimizde neler olup bitiyor haberimiz yok.
Bir bakıyorsunuz, “Kürtaj çetesi” çıkmış ortaya.
Yıllarca, yanı başınızda bebek cinayeti oluyor ve siz bihaber yaşıyorsunuz.
Sonra bir bakıyorsunuz, “İnsan kaçakçılığı” çıkıyor ortaya.
Onu da batan gemiden sahile vuran insan cesetleriyle öğreniyorsunuz.
Kundaklamalardan, silahlı hesaplaşmalardan öğreniyorsunuz ki; “ülke mafya cehennemine” dönüştürülmüş.
Bankaların batışıyla, öğreniyorsunuz ki, ülkede kara paralar aklanıyor.
Gece kulüplerinde çalıştırılan kadınların her hafta rutin, zührevi ve bulaşıcı hastalıklar kontrolüne götürülmesinden anlıyorsunuz ki; ülkede ciddi anlamda “ kadın ticareti” yapılıyor.
Denize girmeye kalkıyorsunuz, bir de bakıyorsunuz ki, sahiller, yabancı sermaye tarafından kuşatılıp, kapatılmış.
Bunalıp, kendinizi doğaya atmak istiyorsunuz, bu sefer de, oyularak yok edilen dağları, zehirlendiğiniz AKSA’ nın bacalarını ya da, denize akıtılan otel fosseptiklerini görüyorsunuz.
Tam villaları görüp, “oh en azından halkımın ekonomik durumu iyi, villalarda oturuyor” diyorsunuz ki;
Villalarda, yurt dışından gelip, ülkemizde taşıyıcı annelik yapan yabancı kadınların oturduğunu öğreniyorsunuz.
Daha bunun gibi tesadüfen öğrendiğiniz bir çok olayla, anlıyorsunuz ki; ülke ülke değil, resmen “toplama kampı”.
Nerede yasa dışı ya da hangi ülke, halkının zararına olduğunu düşünüp, yasakladığı bir şey varsa, hepsi KKTC’de.
Ha şimdi diyebilirsiniz ki; “ taşıyıcı annelikte ne var?”
Elbette ki, mantığında kötü bir şey yok.
Her ne kadar ben tercihin, kimsesiz çocukların evlat edinilmesi yönünde kullanılmasını istesem de, bu bir tercihtir.
Tıbben çocuk sahibi olamayan kişilerin, taşıyıcı anne kullanarak evlat sahibi olma yolunu seçmeleri bir tercihtir ve ben de buna saygı duyarım.
Mesele bu değil.
Mesele bu işin, yasası, tüzüğü olmadan, denetimi yapılmadan KKTC’de yapılıyor olması.
Bu taşıyıcı anneler kimler?
Bu bebekler gerçekten de çocuk sahibi olamayan ailelere mi ait?
Taşıyıcı anne kullanılarak dünyaya getirilen bu bebekler, bebek sahibi olamayanlara satılıyor ya da, organ mafyası tarafından kullanılıyor olabilir mi?
Ya da, bu “kürtaj çetesi” adı verilen cinayet şebekesi ile bu taşıyıcı annelik olayının bir bağı var mı?
Bir taşıyıcı anneye ödenen para 50 bin Euro ise, bu işte ne kadar para dönüyor?
İşte bütün bu sorular beynimi kemiriyor.
Peki bu soruların cevapları var mı?
Elbette var ama kimde?
Bu sorulara cevap verecek merci hangisi?
Sizce bütün bu soruların cevapları, poliste var mı?
Ya da, sağlık bakanlığı veya iç işleri bakanlığında.
Bu soruların cevaplarını kime sormalı?
Kimden öğrenmeli, bu ülkede çocuk ve bebek üzerinden nelerin döndüğünü?
Bu ülkede daha neler dönüyor kapalı kapılar ardında?
Bu işlerin içinde KKTC’den kimler var ve ne uğruna ?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.