Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa milletvekili Ersin Tatar, “ Ne Kıbrıs Türk Halkı’nın ne de Türkiye’nin Garanti ve İttifak Anlaşmaları’na dokundurmamaları gerektiğini “ vurguladı.

Tatar, “ Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Türkiye’nin etkin; yani, tek yanlı müdahale hakkını kapsayan, fiili; Yani Türkiye’ye Kıbrıs’ta asker bulundurma olanağı sağlayan sistemi etkisiz hale getirecek bir yolu asla açmaması gerektiğini, bunu yapmanın Kıbrıs Türkü’ne pahalıya mal olacağını” kaydetti.

Ersin Tatar açıklamasında şunları kaydetti:

“ Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın varılacak antlaşmanın mutlaka Kıbrıs Türk Halkı’nın güvenlik, eşitlik ve özgürlüğünü içermesi gerektiğini söylemesine rağmen attığı bazı adımlar veya ifade ettiği bazı söylemler bunları sağlayacak nitelikte değildir.

Rum tarafı Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini içeren bir antlaşmaya onay vermeyeceğini tüm partilerin oy birliği ile defalarca tekrarlarken Cumhurbaşkanı Akıncı, Cumhuriyet Meclisi’nin 24 Şubat 2010 tarihinde oy birliği ile aldığı kararın Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini bir antlaşma için şart gördüğünü kendilerine anımsatmaktan ve gereğini yapmaktan kaçınmaktadır.

Oysa, gerek Ortadoğu’da yaşanan son askeri ve ekonomik gelişmeler, gerekse Rum tarafındaki EOKA terör örgütü uzantısı, Kıbrıs’ı Yunan yapma hayali kuran partilerin yükselişi Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamının Kıbrıs Türk Halkı için yaşamsal öneme sahip olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Dolayısı ile Sayın Akıncı, Rumların haksız taleplerini dikkate almak yerine Kıbrıs Türk Halkı’nın güvenlik ihtiyacına göre konuşmalı ve davranmalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanı yanlış izlenim yaratmaktan ve gerek Türkiye kamuoyuna gerekse halkımıza yönelik yanlış algılar oluşmasına katkı sağlamaktan uzak durmalıdır.

Eğer kötü bir niyetleri, 1974 öncesine dönüş hayalleri yoksa Rumların Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden korkmalarına, çekinmelerine hiç gerek yoktur.

Türkiye hiç bir zaman etkin ve fiili garantörlük hakkını Kıbrıs’ın kötülüğü, Rumların haklarının yok edilmesi için kullanmamıştır.

Türkiye 20 Temmuz 1974’te başlayan Barış Harekatı ile Kıbrıs Türkleri’nin üzerinde özgürlük ve güvenlik içinde yaşayabilecekleri bir coğrayfa sağlamış ve durmuştur. O günden beridir Kıbrıs’ta barış ve güvenlik vardır. Sanıldığının aksine Kıbrıs’ta barışı sağlayan ve koruyan Birleşmiş Milletler değil, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin mevcudiyetidir.

Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini sulandırmak, hadım etmek Kıbrıs Türk Halkı’na karşı yapılabilecek en büyük hatadır.

Kıbrıs Türkü Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin hadım edilmesine razıymış ve Türkiye de buna sıcak bakarsa Kıbrıs meselesini hallonulanacakmış gibi bir hava yaratmak da son derece yanlış ve sakıncalıdır.

Evet, Türkiye asla mevcut garanti sisteminin pazarlık konusu yapılmasına izin vermemelidir ama biz de asla Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden vazgeçmesini istemediğimizi, Cumhuriyet Meclisimizin ilgili kararının arkasında olduğumuzu halk olarak ortaya koymalıyız. Türkiye Başbakanı Sayın Binali Yıldırım kısa süre önce bir televizyon programına Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin değiştirilmesini konu yapmayacaklarını ifade etmiştir.

Durum böyleyken Türkiye’yi başka bir tavır almaya yönlendirmek kabul edilemez bir hatadır, Kıbrıs Türk Halkı’nın bindiği dalı kesmesidir.

Umarız Sayın Cumhurbaşkanı bu bilinçle hareket eder ve yanlış bazı söylemlerinden vazgeçerek, Cumhuriyet Meclisi’nin ilgili kararında net bir şekilde vurgulanan Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamından yana tavır ortaya koyar.

Bizim kendisinden beklentimiz bu yöndedir.

Sayın Akıncı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıdır ve Anayasamıza, Meclisimizin aldığı kararlara bağlı olmakla yükümlüdür”