Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa milletvekili Ersin Tatar, “ Taşınmaz Mal Komisyonu ile Cumhurbaşkanı Akıncı’nın oluşturduğu Mülkiyet Teknik Komitesi’nin başkanlığını yürüten Ayfer Erkmen’in mülkiyet konusundaki açıklamalarının halkın endişelerini artırıcı nitelikte olduğunu” belirtti.

         Tatar, “ Cumhurbaşkanı Akıncı’yı bir an önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin herhangi bir resmi belgesi ile mal elinde bulunduran veya böyle bir malı satın alan vatandaşların mağdur edilmeyeceğini net bir şekilde açıklamaya davet etti.”

         Ersin Tatar, açıklamasında şunları kaydetti:

         “ Vatandaş gelişmeleri yakından izliyor, biz milletvekillerini uyarıyor, istemlerini dile getirmememizi ve haklarını korumak için gereken çalışmaları yapmamızı talep ediyor.

         Sayın Erkmen, geçen hafta içinde yaptığı açıklamada ‘ eşdeğer mal alanların korkmaması gerektiğini, bunların aldığı malların iadesi konusunda bir sürü filtre getirdiklerini’ söyledi.

         Erkmen’in açıklamalarına göre, ‘ bir kişi eşdeğerci olsa bile ancak ve ancak tuttuğu mallar üzerinde yatırım yapmışsa,  yapılan inkişaf malın değerinden fazla ise ve halen kullanıyorsa o malı elinde tutabilecek’.

Sayın Erkmen’in bu açıklamaları Kıbrıs Türk Halkı’nın mülkiyet konusundaki haklı endişelerini daha da artıracak niteliktedir.

Neden?

         Çünkü bu açıklamalara göre, eşdeğerden hak sahibi olanlar bile elinde tuttuklarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Tahsisten mal tutanlar ve/ veya tahisis yolu ile edinilen bir malı alanların durumu ise tamamen karanlıktır.

         Dolayısı ile madem ki bazı açıklamalar yapılmaya başlandı, Sayın Akıncı daha fazla gecikmeden, halkımız daha fazla endişelenmeden, müteahhitlik ve  emlak sektörü daha fazla zarar görmeden mülkiyet konusundaki Türk tutumunu ve kırmızı çizgilerimizi halkımıza açıklamalıdır.

         Sayın Akıncı’ya yeniden soruyorum:Türk tarafı Sayın Eroğlu döneminde görüşme masasına konulan  Birleşmiş Milletler’in de takdir ettiği  mülkiyet önerilerinden hangi noktalarda geri adım attı?

         Eşdeğer konusunda Rumlar hangi noktadadır? Rumlar bizim eşdeğer uygulamalarımızı kabul ediyor mu?

         Tahsisten mal alan vatandaşlarımızın durumu ne olacak?

         1974’ten günümüze tapuda yaklaşık 200  bin işlem yapıldı....Bu işlemlerin durumu ne olacak? Rum tarafı bunlarla ilgili ne diyor?

         Bize göre Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryeti yasalarına uygun olarak her hangi bir belgeye dayalı bir şekilde elinde mal bulunduranlar ‘mevcut kullanıcıdır’. Rum tarafı ise  sadece ve sadece ekonomik sıkıntısı nedeniyle zorunlu olarak elinde 1974 öncesi bir Ruma ait mal tutanları , ‘ mevcut kullanıcı’ olarak görür ve diğer herkesin elindeki malın geri iade kapsamına girmesini talep eder.  Bizim ve Rum tarafının tutumlarında bir değişiklik oldu mu? 

Olduysa bu değişiklik nedir?

Rum tarafı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne başvurarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki 1974 öncesi Rumlara ait mallar üzerinde devam eden tüm inşaatların durdurulmasını,daha önce yapılıp da satılmaya çalışılanların satşı ile reklamlarının sona erdirilmesini talep etti.

Bu adım, KKTC emlak sektöründe yıkım yaratacak bir moratoryum isteme anlamına gelmektedir ve yıl sonuna kadar bir anlaşmaya gidileceğine ilişkin açıklamalarla darbe vurucu niteliktedir.

Siz bu konuyu görüşme masasına taşıdınız mı Sayın Akıncı? Taşıdınız ise ne dediniz ve Anastasiades’ten nasıl bir yanıt aldınız? Konuştuklarınızı halkımıza ve sektördeki insanlarımıza bir an önce açıklayınız.

         Sayın Akıncı, artık, Rum tarafının bizlerin iyi niyetini fazlasıyla istismar ettiğini, aklıllarının yıl sonuna kadar Kıbrıs’taki var olan gerçeklere dayalı, bizim ekonomimizi, sosyal yaşantımızı ve güvenliğimizi sarsmayacak bir anlaşmada değil, 1974 öncesine dönüşün yolıunu açmakta olduğunu anlamalı ve Kıbrıs Türkü’ne doğruları söylemelidir.

         Sayın Akıncı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olmanın bilinci ile hareket etmeli ,vazgeçilmez görevinin Rumları bir anlaşmaya ikna etmek için halkımızı ve haklarımızı tehlikeye atacak tavzizkar bir tutum izlemek değil, Kıbrıs Türk halkının güvenliğini, eşitliğini, egemenliğini, özgürlüğünü gözetmek olduğunu asla aklından çıkarmamalıdır”.