UBP Genel Başkanı, Başbakan Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Başkanlığı’nın bu akşam Maraş’ın açılması ile ilgili olarak yaptığı açıklamaya tepki göstererek, “ BM’den beklenenin gerçekleri görmesi olduğunu” vurguladı. Başbakan açıklamasında şunları kaydetti: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir parçası olan Kapalı Maraş bölgesinde Hükümetimizin aldığı son karar Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 9 Ekim 2020 tarihli oturumunda ele alınmış ve bu çerçevede Konsey tarafından bir Başkanlık Açıklaması yayınlanmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı olarak, Konsey kararı olmayan ancak konsey başkanının bu açıklamasını, Doğu Akdeniz”deki yeni konjonktür ve adadaki gerçekleri dikkate almadan, Kıbrıs Rum tarafının etkisi altında alınmış bir açıklama olarak nitelendiriyorum. Her şeyden önce bu açılımın, siyasi ve ekonomik boyutu yanında, insani boyutunun en öncelikli konu olduğunu belirtmek isterim.

Yıllarca süren kapsamlı müzakerelerde Kıbrıs Türk tarafı olarak hiçbir zaman BM parametreleri dışına çıkmamıştır.

Lakin BM himayesinde yapılan tüm önerilerde Kıbrıs Rum tarafı kapsamlı çözümü kabul etmemesinden dolayı maalesef Maraş bölgesi kapalı kalmıştır. Ben KKTC Başbakanı olarak, bir gün Rum yönetimi benimle bir çözüme ulaşacak diye, bu yönde bir irade koymasını bekleyerek daha fazla Maraş bölgesinin kapalı kalmasına müsade edemezdim. Bu, gerek benim vatandaşlarım, gerekse de mülklerine dönmeyi yıllardır bekleyen 1974 öncesi yasal sakinleri için kabul edilebilir bir durum değildir. Diğer bir ifadeyle statükonun devamı Kıbrıs meselesinin çözümüne yardımcı olmayacaktır. Bugün itibarıyla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından etkin iç hukuk yolu olarak kabul edilen Taşınmaz Mal Komisyonuna birçok Kıbrıslı Rum başvurmaktadır. Bu başvuruların bazıları da Kapalı Maraş’la ilgilidir. Dolayısıyla, bu Komisyon’un üreteceği kararlar da uluslararası hukuk ölçütleriyle uyumlu olacaktır. Bu bölge daha fazla kapalı tutularak, ilgili BM kararlarının gereğinin yerine getirilmesi mümkün olamayacaktır. BM’den beklenen, Ada’daki gelişmeleri mevcut gerçekler temelinde, tarafsız ve hakkaniyetli şekilde ele alması ve böylelikle Kıbrıs meselesinin çözümüne katkı sağlamasıdır. Dünyada yaklaşık yarım asırdır bir anlaşma olacak diye kapalı tutulan bir başka toprak parçası bulunmamaktadır. Bu açılım sadece Kıbrıslı Türkler için değil, Kıbrıslı Rumların, diğer bir ifadeyle tüm adanın menfaatine olacak bir açılımdır. Bu açılımın yıllar süren Kıbrıs meselesine yeni bir boyut kazandırmasını ve uluslararası alanda Kıbrıs Türk halkının hak ettiği yeri almasına sebebiyet vermesini temenni ederim.”