19 Nisan 2024
  • Lefkoşa24°C
  • Mağusa25°C
  • Girne23°C
  • Güzelyurt22°C
  • İskele25°C
  • İstanbul16°C
  • Ankara24°C

TANER ULUTAŞ'TAN SAHİBİNE MESAJLAR

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

30 Temmuz 2021 Cuma 08:36

Sahibine Mesajlar

Sn. Mustafa Akıncı, MHP başkanı Devlet Bahçeli’nin, parti başkanına yakışmayan bir üslupta, şahsınıza yönelik güftesi küfür, bestesi santurlu küfür makamından saldırılarının alışkanlık haline gelerek devam ettiğini gözlemliyoruz. Küfürlü dil uzmanlarının, mal bulmuş mağrubi gibi son açıklamalarınız sonrasında küfürlü bir dille size sataşması, bugün Türkiye cumhuriyetinin bekasının kimlere emanet edildiğinin sanırım bir göstergesidir. Sn. Bahçeli’nin, “ Fiili Akel mensubu, Uyuyan mason ve komünist “ ile “ Eoka militanı’ suçlamaları, içlerinde 15 yaşında mevzilerde Rum’a karşı savaşan insanların da bulunduğu, size oy veren %48 oranındaki Kıbrıslı Türk’ü de kapsamaktadır. İhtiyarlığına verin. İhtiyarlık insanın kuvvetinin başka organlarına değil diline verdiğini bilmelisiniz diyeceğim. Osmanlı örnek alındığı için örnekleme yaparak, Sikke, biliyorsunuz Osmanlı parasıdır. Ve Osmanlı zamanında borçlar, Sikke (Osmanlı parasıdır) ile ödenirdi. Bugün Sn. Bahçelinin küfürlerinin faturasını, Türk halkı ona seçimde, Osmanlıyı örnek aldığı için merak buyurmayın sikke sikke (Osmanlı parası) ile ödetecektir. 

**

Sn. Devlet Bahçeli, yamalı bohça görünümündeki sakullanızdan (Bohça) yakası açılmadık küfürleri çıkartarak, tezgâha koyduğunuzu gözlemledik. Binini bir paraya satışa sunduğunuz küfürlü hicaz makamındaki eser, ünlü bestekâr Dede efendinin zamanından kaldığı için artık tedavülden kaldırıldı. Rum olarak nitelendirdiğiniz Akıncı’nın yanı sıra ona oy veren %48 insanı da Eoka artığı olarak sakullanızdan çıkarttınız. Best Seller olmasını beklediğiniz eseriniz, sizin kimyadan sıfır, fizikten de geçersiz not almanızı, Akıncı’ya oy veren insanların kapsama alanından da çıkmanıza neden oldu. Tabi, Mustafa Akıncı’nın, 20 Temmuz Barış harekatında, Kornaro Otel dolaylarında, Rum’un mermisi ile ayağından yaralanan bir Gazi olduğunu bilmemenizi, küfür edebiyatına yoğunlaştığınızdan gerçek bilgi eksikliğinize yorduk. Bizim komşu Ayşaba, berberin solumazı, tellağın terlemezi, kahvecinin söylemezi, parti başkanının da küfürbaz olmayanı makbuldür derken, Hacı amcamız da, demirden korkan trene, tenekeden korkan arabaya binmez dedi. Bilmem anlatabildik mi?

**

Sn. Ünal Üstel, çok büyük bir hataya imza atarak torpil mekanizmasını çalıştırmama hatasını yaptınız. Torpil mekanizmasını çalıştırmama hatası nedeniyle, birileri sizi Pandemi Krallığından, İş bilmez Krallığına tenzili rütbe yaptı. Engin deneyimi ve birikimi sayesinde sizi uçuracağını iddia edenlere yönelik kullanmanızı istenen, torpil füzesini, hastane yerine, uçsuz bucaksız, Ber Ovaya fırlattınız. Ve tabi torpil füzesi patlamadığı için etki alanı yaratmadı. Sn. Üstel, UBP torpil gülistanlığını kargalar işgal edince, bülbüllerin sinip susacağı sanılır. Ama kargalar bağırmaya başlayınca, karga bağırıyor diye, bülbül o güzelim sesini hiç keser mi?

**

Sn. Serdar Denktaş kurmuş olduğun. Çocuğun gibi büyüttüğün DP’de artık miadı doldu. Partiyi,  yaptıkları ve söylemleri ile kirletiyor. Artık gitsin diyerek defterini dürmek istiyorlar. Eskiden ima yolu ile yapılan gitsin de kurtulalım sözcüğünü, şimdi açık, açık TV’lerde söylemeye başladılar. En iyi dostun Tözün Tunalı bile, Haluk Yerli arkadaşımızın programında, DP artık bir yol çizmeli, üyelerinin de ne olacaksa olsun dediğini, açılacak yeni sayfa içerisinde, Serdar Denktaş ayrılacaksa ayrılsın ve o sayfa içerisinde olmasın dediğini gözlemledik. Sevgili Serdar, doğumdan sonra çocuğu al, büyüt, yetiştir. Palazlanınca da sana hadde bara desin. Yermisin ölürmüsün? Yoksa yutarken gurgurada kaldığı için hık mık deyip susarmısın? Mehmet Akif Ersoy, bir zamanlar kime ok atmayı öğrettimse, bir gün beni nişan aldı demişti. Eee para ile değil sıra ile gün geldi devran döndü. Ok atmasını öğrettiklerin bir target ister. Sanırım target olarak da seni buldular.

**

Sn. Asım Akansoy, ah be Asım gardaş ah. Sen ne kadar büyük bir hata yaptın söylermisin? Kalktın, Kıbrıslı Türk çözüm güçlerine yönelik nefret, hınç ve öfke ile saldırı yapanların, 13 Ekim 1967 tarihli Bozkurt Gazetesinde yayınlanmış bir haberi gözlerinin içine, taaa ninnisine kadar soktun. Ve MHP’nin efsanevi lideri Alparsan Türkeş’in kaleme aldığı imzalı belgeye göz atın. Ve onun da federasyon yanlısı olduğunu görün dedin. Tabi arı kovanına ucunda pamuk sarılı ateşlenmiş değneği sokunca ne olduğunu gördün. Arıkovanı darmadağın. Arılar kovanda ne yapacağını şaşırdı. Bu durumda, Rumunda dediği gibi bizde dora manamu mu dersek? Sevgili Asım, mesele kişinin kendi körlüğünü fark etmeme meselesi değil. Körlüğünü tedavi etmeye çalışmaması meselesi de değil. Biat kültürünün yarattığı körlük sonrasında, kırması gereken zinciri görememesi, hür iradesini kullanamayarak, konuşma yeteneğini kaybetme meselesidir.

**

Sn. Özdemir Berova, sizinde belirttiğiniz gibi Sağlık Bakanı Ünal Üstel bu işi beceremiyor. Bir başka deyişle bu torpil konularında çok beceriksiz kaldı. Ancak eşinizi başhekim yapma becerisini göstertmiş olsaydı, vallahi de billahi de eşinizin engin tecrübesi, yol göstericiliği ile pandemi sürecini çok iyi yönetecek ve sonrasında da, Üstel’i Pandemi Kralı bile yapacaktı. Üstel beceremedi ve treni kaçırdı.  Sn. Berova, ömür masal gibidir, ne kadar uzun olduğu değil, ne kadar güzel yaşandığı önemlidir. Tam sizin masal size mutlu, güzel ve karizmatik günler yaşatacakken, görme yeteneğini kaybeden kıza araba çarptı. Ancak bu defa Yeşilçam filmlerinde olduğu gibi kızın gözleri açılmadı. Kendisi tümden beyaz bir örtü ile kapandı. Kefenin cebi olmadığı için ne karizma nede güzel günler oraya konamadı. Suçlu bulundu. Kim dersiniz? Tabiki direksiyon başındaki Ünal Üstel. Torpil duvarına çarpmamak için direksiyon kırdı ve kızı ezdi geçti. Neyse bir başka torpilli günlerde inşallah ‘Mutlu NOS’ da olur.

**

Sn. Turgut Akçın, Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı olarak fare popülâsyonunun arttığını, narenciye, harup ve üzümlerin zarar gördüğünü belirttiniz. Farelerin bu meyvelere ve sulama hortumlarına ciddi zararlar verdiğini kaydederken, kişisel mücadeleyle bu durumun önüne geçilemeyeceğini, başarının ancak toplu mücadeleyle sağlanabileceğini ifade ettiniz. Vallahi bu tespitinizde çok haklısınız. Ancak, her türlü çiçeği, meyve ağacını, bağ ile bahçeyi içinde barındıran, Devlet Bahçesinin içerisinde, partizanlık ile semirerek devleti kemiren, farelerin üstesinden nasıl geleceğiz söylermisiniz? Seçimler öncesinde, yapılamayanlar ile hatalar dillendirilince, halk olarak bizlere hep kabuğu kırılan sedef sizlere üzüntü vermesin. İçinde inci var. Kırılan kabuğun içinden inci çıkacak alırsınız diyorlar. Muk kıra kıra ne kabuk nede kabucuk bıraktık. Ne inci gördük nede gölgesi çıktı.

**

Sn. Tözün Tunalı, dün sabah katıldığın programda, Başkan Yardımcılığını yaptığın DP’de, son günlerde yaşanan tartışmalara değindin. Partinin dışa yansıttığı görüntü itibarı ile kirli bir görüntü yansıttığını ve temizlenmesi gerektiğine vurgu yaptın. Şuanda %6 oy potansiyeline sahip partinin temizlenmesi halinde %8-10 bandına çıkacağını belirttin. Gitsinler, hepsi kabahatlidir derken senin kolan eski parti başkanı Serdar Denktaş’ı da sardı. Onun da gitmesini ima ederken şimdiki başkan Fikri Ataoğlu ile partinin atağa geçeceğini öne sürdün. Sevgili Tözün, kadınların iki kova suyla yaptığı tüm temizliği, sadece bir ıslak mendille yapabilen canlıya Türk erkeği denildiğini seninde bilenler arasında olduğundan eminim. O halde bir kadın olarak hükümette, DP’nin yüz akı olacak olan Afet hanımın isminin üzerinin çizilmesine neden sesiz kalındı söylermisin? En azından hükümetten çekilme yürekliliği gösterilerek o bahsettiğin oy oranına o zaman erişileceği neden anlaşılmadı açıklarmısın? Hadde hepsini anladık Afet hanımın kapı önüne konulmasına sizler neden engel olma yoluna gitmediniz açıklık getirirmisin? Ayşaba, iyi ürün alınması için bağ çapa, tarla sapan ister. Vallahi sapanın direğini, çapanın da sapını kırdılar. Kırılan sapan ile çapadan hayır gelmeyeceği için hiçbir muk olmaz dedi.

**

Sn. Çelebi Ilık, başarılı bir bürokrat olarak, teşbihte hata olmaz derler, eşeğini dövemeyenler semerini döver misali yukarıdakilerin gücü kavgada bir birlerine yetmeyince, seni dövmeye kalktılar. Ve tabi ki, dayak atmaya çalışırken şahurga kabacığını da başında patlatmaya çalıştılar. MİK Başkanlığı, Maliye Bakanlığı genel koordinatörlüğü sonrasında da Çalışma Bakanlığı Müsteşarlındaki başarılı hizmet derken, bu kısa dönem içerisinde teknik adamlara ihtiyaç olmasına karşın senin, başarılı olarak yürüttüğün işlere bakılmadı. Kesilen Ölü keçinin, derisinin soyulması, keçiye eziyet olmayacağını bilmeyenler, hınçlarını senden çıkartmaya çalıştı. Sn. Ilık,  Huyunu bilmediğin kişinin, Suyuna kapılırsan, Kuyusunda Boğulursun der ünlü düşünürler. Ancak sen, huyunu suyunu bildiklerin tarafından kuyuda boğulmaya bırakıldın. Hatçe Teyze, dıştaki mezar kazıcılar, içte Brütüs’ün Sezar’a yaptığını yapmak için elde hançer beklerken,  Sırat köprüsünden geçerken dikkat etsinler. Dengeyi kaybetmemeye özen göstertsinler. Yoksa neyse yoksanın cevabını onlar versinler.

**

Sn. Mahmut Anayasa, mizahın yine bam teline dokundurdun ve Boş tenekenin çok ses çıkardığına bakmayarak, etrafı iğneler ile harmanlanan pamuk yumağını ilgililere göndermede bulundun.  Hava gazı ithal ve ihracatçılar Birliği mensuplarının, KC pasaportlarını dünya basını önünde Atatürk meydanında yakalım, işgal diyenin de KKTC pasaportunu alalım. Bunlar ‘Rum sevicilerdir” diyen güruhun pasaport hakkını savunmak, yine “Tatlı su” solcularına kaldı dedin. Ve dostun, arkadaşın Sabo’ya Hade be Sabo, yak be Sabo, al be Sabo... “Yakmazsan, almazsan adam değilsin” diyeceğim ama zaten adam değilsin ifadesinde bulundun. Ve Almanya’da çift vatandaşlığın özel durumlar haricinde izinle verildiğini söylerken, Hodri meydan, seç, beğen, al derken Eşi bronzo göndermesinde bulunmayı da ihmal etmedin.  Mahmut’um gitme çocukların üstüne, sanırım eneşi bronzo dediklerini duymadın. Anayasayı milyon defa delenlerin, vatan millet, nurlu ufuklar kitabı yazarlarının deveyi avurdu ile götürürken, malı koyacak yer bulmazken yaptıkları ve söyledikleri ile Adalet ablanın sinirden tansiyonunu çıkarttılar. Adalet abla da Anayasa’nın ırzına öyle değil böyle geçilir diyerek kapısının önüne koyduğu sandalyede müşteri beklemeye başladı. Vicdan ablayı hiç sorma. Baktıkça sinirlendi ve kalp krizi geçirerek tahtalıköye bilet kesti. O şimdi buralarda değil

 224773256_781931305823312_4301864544112760563_n.jpg223212664_627876578179304_5959969672397683281_n.jpg223950081_348639830138509_6207739280744362931_n.jpg222771775_202756558470881_3263834295834921690_n.jpg

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA