28 Mart 2024
  • Lefkoşa23°C
  • Mağusa23°C
  • Girne22°C
  • Güzelyurt24°C
  • İskele23°C
  • İstanbul21°C
  • Ankara18°C

TANER ULUTAŞ'TAN 'SAHİBİNE MESAJLAR'

Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'

Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'

21 Ağustos 2019 Çarşamba 09:21

Sn. Serdar Denktaş, DP Genel Başkanı ve ülkenin en eski ve duayen bir siyasetçisi olarak yaptığınız çağrıda ülkede artık bir araya gelme ve birlikte mücadele etme ihtiyacımız olduğunu belirttiniz. Hoşgörünün yitirildiğini ve sevgisizliğin hakim olduğu bir noktaya gelindiğine dikkat çekerek, tüm bunların değişmesi için birikte hareket edilmesi gerektiğini, ancak henüz öyle bir ortamın olmadığını söylediniz. Çeşitli sebepler nedeniyle kamplara çok öncesinden ayrıldığımızı, Sendikaların yanısıra iş verenin kendi aralarında kavga ederek, siyasete vatandaşı küstürdüklerini ancak, Siyaset olmadan hiçbir şey olmayacağını anlamamız ve kavga etmek yerine asgari müşterekte buluşabilmenin yolunu aramamız gerektiğini söylediniz. Sn. Denktaş, bu sözlerinizin altına yalnız ben değil, Adalet abla, Vicdan Teyze, Adil amca ile Hakkı dayı da imza atar. Ancak oy kaybetme telaşına giren bazı siyasiler ile daha fazla mangırı cebe indirme telaşındaki iş verenlerin yanısıra daha fazla üye kapma peşinde olan bazı sendika başkanları kibir ve egoları dolayısıyle dostluk nişanı olan el sıkışmaya yanaşmıyor. Halbuki kibirin, bele bağlı bir taş olduğunu ve onunla ne yüzüldüğünü nede yüründüğünü bilseler sanırım koşa koşa asgari müşterekte buluşmaya gelecekler.  

**

Sn. Salih Kayalı, Gardiyanlar Birliği başkanı olarak yapmış olduğun açıklamada, Merkezi Cezaevi personel kadrolarında gereken istihdamların yapılmaması sonucunda normalin üstünde ve angarya çalıştırılan cezaevi çalışanlarının olduğunu ve bu insanların isyan noktasına geldiklerini belirttin. Üvey evlat muamelesi görmek istemediğinize vurgu yaparken,  cezaevi personelinin yaz döneminde yetersiz personel nedeniyle izin kullanamadığını ve aileleriyle tatil yapmadığını izinde olanların ise geri çağrıldığını kaydettin.  Ayrıca Cezaevindeki stresli iş şartlarından dolayı çalışanların sağlık sorunlarının çoğaldığını, son bir yıl içerisinde genç çalışanların kalp sorunları yaşadığını, ek mesai isteğimiz değil, isteğimiz istihdamdır dedin. Sevgili Salih, bizi idare ettiğini sananlar, eksiklikleri görme ve halletme yerine nasıl popülizm yaparım derdinde. Yani damda gezer takyanoz vur beline kazmayı modunda yaşıyorlar.  Cehennem düşüncesi biz insanları hep korkutur. İnsanlar, bu dünyadaki günahların bedelinin en ağır şekilde cehennemde karşılık bulacağını sanır. Peki ya bu dünya başka bir kainatın cehennemiyse ve başımıza idare yeteneğinden yoksun kişiler sırf bu yüzden bizlere cehennemi yaşatmak için seçilen insanlarsa ne buyurun?  

**

Sn. Ali Karavezirler, zam, zum kervanına başkanı olduğun Değirmenlik Belediyesinin de katıldığını gözlemledik. Eskiden uçak koltuklarının devamlı müdavimi olan insanların, biletlerin pahalılığından, artık uçağın yanından bile geçemediğine tanık oluyoruz. Maşallah, Ercan’da ayak pastı parasına %100 zam yaparak 5 TL’den 10 TL’ye çıkartmışsın. Başkan, sosyal demokrat ayaklarında CTP’den girdiğin yarışta, ipi göğüsledin. Göğüsledikten sonra Kudret Kaptan gibi geminin dümenini çevimeye başladın. Bayrak, mayrak edebiyatı yaptıktan sonra zeytin ağacından mamül, zam kazığını, kıynıklarını temizlemeden, zeytin yağına bulayarak hart diye geçiriverdin. Bir günde yüzlerce yolcunun iniş ve çıkış yaptığı Ercan’da kelle başı 10 TL tokatlayarak hatırı sayılır lilliyi cuggaya yerleştirdin. Biri yerken, diğerinin bakması sonrasında kıyametin kopacağını hiç düşünmedin mi?. Peki topladığın lillileri bir fonda toplasalar ve fakir fukara belediyelere, karınca kararınca yardım adı altında verseler kadı günah yazmaz değil mi? Sn. Karavezirler, birçok gönülde bir çiçek olmak yerine buket olarak yer alma arzusu ile geldiğin makamda, zam ve zumlar ile sanırım birçok gönülde buket olma yerine bir gönülde bile bir çiçek olamadan ayrılacaksın.

**

Sn. Ahmet Dargın, Kıb-Tek olarak MİK’nun çıktığı, mazot alım ihalesinin, ihalelerin müdavimi, Mors Ltd’e verilip verilmediğini duymadığınızı söylediniz. BGN Ltd. Türkiye Direktörü Mutlu Gül’ün ihalede daha az miktar verdik. Kıb-Tek’in cebinden 127 bin TL daha fazla çıkacak. “İtiraz edeceğiz” açıklamasına, Merkezi İhale Komisyonu (MİK) Başkanı Halil Talaykurt ise yaptığı açıklamada alınan kararın ‘geçici karar’ olduğunu belirterek, “Bu konuda oldukça hassas çalışmalar yürütülüyor. Sadece fiyata bakıp da uyduruk bir yerden mazot alamazsınız, ya o şirket tedarik edemezse, ya gemisini bağlayamazsa, tüm ülke çöküp kalır, bu çok ciddi bir konudur. Dediğini gözlemledik. Ayşaba tamam da birisi gemiyi sağlam kazığa bağlarken diğeri bağlayamacak mı? Fazlalık olarak alınacak olan 127 bin dolar babalarının cebinden değil cevizcinin çuvalı olarak gördükleri Kıb-Tek’in cebinden dolaylı olarak da halkın cebinden çıkacarak başkalarının cebine akacak dedi. Sn. Dargın, Hacı amca, eskiden Kıb-Tek’in uhdesinde olan ihaleler, bazılarının yan basması nedeniyle MİK’e verilmişti. Tamam da şimdi sizler gibi doğru basanlar kuruma geldiğine göre neden sizin uhdenizde çıkmasın diyor.

**

Sn. Özer Hafız, Başbakanlık yolunda, tüm ihtişamı ile yükselen Başbakanlık-ı hümayünu kapı komşusu yaptın diyorlar. Başbakan Tatar’ın etrafında ‘Tatari topaç’ gibi döndüğün söyleniyor. Makamlara atama, makamlardan el çektirme işlerinde toptan ve parekente işleri için ince ince yandan çarklı SS radyoları gibi çalıştığın dile getiriliyor. Bizim Minik Kuşlar, Başbakanlıkta bir koltuk sahibi olmayı istediğini ancak borçlardan dolayı biriken mazbatalar ile şu Kaymaklı’daki olayın buna mani olduğu öne sürülüyor. Haaa bu arada Başbakan ile Girne’de meşhur bir yerde birlikte yediğiniz yemek için afiyet olsun derim. Hacı amca, Özer gardaşcığıma selam söyleyin. Bir yer, bir makam için yaşanılan umutlar bir kelebeğin ömründen bile daha kısadır. İlk hayalleri ölür sonrada sinirden insan. Dikkat etsin dedi.

**

Sn. Gökhan Çekiç bakıyorum maşallahlığın var. Soyadı Sormagir, sormadan çık hanı olan ülkeye, 30 günlük turist vizesi ile giriş yaptın.  4 Ağustos tarihinde 30 günlük vizeyle giriş yaptıktan sonra bitin kanlandığı ve bir yerlerin kabardığı için iç çamaşırlı bir kız görür görmez hemen evin içine gizlice damladın. İskenderun Caddesi üzerindeki  apartman dairesinin penceresinden sıçan gibi eve sızarken, fark edilmen üzerine, mutfak penceresinden atlayarak sıra kadem bastın. Turistten bozma, röntgenciden çakma Gökhan kardeşim, yaptıkların sonrasında dikkat et, Çekiçin sapını buralarda bu işleri affetmeyen Adalet abla döndürüp bir yerine kaydırıverir. Rus Çariçesi Katerina fatihi Baltalı olarak geldin, dikkat et buradan Hürrem’in yaveri Kanuni’nin, hadım Sümbül Ağası olarak dönersin. Bizden söylemesi.   

**

Sn. Türkan Dayı‎, Girne Tapu Dairesi Memurlarına Destek Verenler Grubu adına yaptığınız paylaşımda, bizi bu kadar iyi tanımanız ve hep yanımızda olmanız bizi gururlandırdı. Hanginize teşekkür etmekle baslayacağımı bilemedim diyorsun. Ailem, can dostlarım. Çalışma arkadaşlarım. Avukat camiası ve çalışanları. İnşaat şirketleri, emlak sektorü, eski müdürüm ve eski amirim. Emlakçılar Birliği ile Mütahitler Birliğine yanımızda oldukları için teşekkürler dediniz. Sn. Dayı, kurunun yanında yaş da yanar sözünü verdiğiniz mücadele ile yanlışa çıkarttınız. Çamur at izi kalsın diyenlere, altının çamura düşmekle değerinden birşey kaybetmeyeceğini, çamur temizlendikten sonra değerinde yoluna devam ettiğini gösterttiniz. Sizinde dediğiniz gibi birlikten güç doğar ve doğdu da. Daha önce bazı yanlışlar nedeniyle bataklıkta gülistanlık olmaz diyenlere o kadar da değil herhalde gözleriniz zayıfladı ve o bataklıktaki gülistanlığı göremediniz dediniz. Türkan hanım, ben pencereye baktığım zaman camdaki kiri, pencereden baktığım zaman bahçede varsa yabani otları ve darmadağınlığı görürüm. Ama pencerenizden baktığım zaman bahçenizin tertemiz ve çok bakımlı olduğunu gözlemledim. Eğri ok bukez de hedefini bulamadı. Verdiğiniz mücadeleye şapka çıkartmamak mümkün değil.

**

Sn. Remzi Gardiyanoğlu, KTSÇHB Yönetim Kurulu adına, Başbakan Ersin Tatar’a yaptığın çağrıda, kamu çalışanlarının doktor raporları alırken yaptığı Ali Cengiz oyunları ile tinyozluğa dikkat etmesini önerdiniz. Tatar’a kamu verimliliği ve reformu adına kamuda çalışan sağlık çalışanları dahil tüm kesimlerin yıllık hastalık izin raporlarını kontrol altına alma çağrısında bulundunuz. Ve kamu çalışanlarına yazılacak tüm hastalık izin raporlarının ilgili örgütlerin temsilcilerinin de olacağı bir komite tarafından onaylandıktan sonra geçerlilik kazanmasını talep ettiniz. Ayrıca hastalık izin raporlarının tümünün ister kamu ister özel,bir otomasyon sistemi üzerinden yazılmasının sağlanması gerektiğini savundunuz. Doktorum ‘Tavuri’ rahmetli oldu. Tavuri sadece ‘Robin Hood’ rolüne soyunmuştu. Ama kamuda, sonradan türeyen Tavuriler, nalıncı keseri gibi hep kendilerine yontmayı alışkanlık haline getirdi. Sn. Gardiyanoğlu, direksiyon başındaki şoför, dümeni kullanmakta acemi ise ve tomofili kullanacak yeterli deneyime ve yeteneğe sahip değilse o tomofil ‘Tumba’ olmaktan kurtulmaz. Balık baştan kokar diyorlar. Yalan doktorum. Tuzda koktu.Tuz ne balığın başını nede kuyruğunu bıraktı. Ayşaba iyiki sizlerde varsınız diyor.

**

Sn. Mustafa Naimoğulları, Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı olarak yaptığınız açıklamada, ülkede çok fazla mezbaha bulunması nedeniyle hayvan sayısının kayıt altına alınamadığını, hayvansal hastalıklarla mücadele edilemediğini ve et kaçakçılığının önüne geçilemediğini söylediniz. Ülkede en fazla 3 mezbaha bulunması gerektiğinin altını çizerken, mezbaha sayısının kontrol altına alınmaması ve mezbaha olmayan ya da mezbaha olsa bile veteriner bulunmayan yerlerdeki hayvan kesimlerinin, hem halk sağlığını hem de ülkedeki küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısını tehdit ettiğini belirttiniz. Yani bizi yönetenlerin umursamazlığı ve nemelazımcılığı sonrasında gemisini kurtaran kaptan, gerisini eşek tepsin modunda yaşadığımızı mı söylemek istediniz? Vallahi günü birlik ve tesafüfen yaşadığımızı söylemeniz, yaşamlarımızın pamuk ipliğine bağlı olduğu gerçeğini birkez daha gözümüzün içine taaa ninnisine soktu. Başkan, isyanım var bu haddini bilmeyenlere. Daha önce haddini bildirmiştik nicesine. Ve yine kimse merak etmesin. Zamanı gelince halk olarak bizler haddini bildiririz bu emir erlerine. 

**

Sn. Muammer Uğursöz, haberlere göz attığımız zaman, sahte vekaletnameyle bazı taşınmaz malların devredilmesiyle ilgili yürütülen soruşturmaya sizin de dahil olduğunuzu gördük. Sahte vekaletname ile bazı taşınmaz malların devredilmesi çerçevesinde, olayın zanlılarından Mehmet Eminoğlu’na bazı dairelerin devri için 600 bin TL para verdiğiniz yönünde polise vermiş olduğunuz ifadenin yalan olduğu ortaya çıktı ve tutuklandığınız açıklandı. Yalanların üst üste konması nedeniyle bir şato yapılmaya çalışılırken, bir mimar olarak bu şatoya sizin de sarı taş takviyesi yapmanız halk nezdinde kabul görmedi. Sn. Uğursöz, sanırım yalan makinesini çalıştırırken, ılık duşun yarattığı tatlı sıcaklıkta kendinizi oh diyerek rahatlamanın kollarına bıraktınız. Ancak yalan ortaya çıkıp, tutuklanmanız sonrasında sırtınızın soğuk fayanslara değdiğini ve auvvv diyerek mamurladığınız sanırım. Hatçe Teyze, kanat vardır kartalı padişaha, kanat vardır kuzgunu leşe götürür derler. Aman Muammer ovlucuğum kanatlara dikkat etsin dedi.

**

Sn. Hasan Mamalı,Sn. Erinç Salih Kuraner ve Sn. Yusuf Uçar şimdi bu kavga oldumu be çocuklar. Hamit Saçar’ın çenesini kırmakla neyi ıspat ettiniz be evlatlar. Bu ülkenin birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu bu günlerde bu kavga düşmanlıklara ve kardeşi kardeşe düşürmeye yaramazmı? Sinirlerinize hakim olmak varken, birden ayranınızın kabarması ve ocakta unutulan kahve gibi kabarıp taşmak oldumu be çocuklar? Gençsiniz. Eğlenmek hakkınız ama eğlenceyi tu kaka yapmakta eğlence ile doğru orantılı olmaz. Bir insanın, ilk akşam edilen dualarda yer alması, duaların en hayırlısında yer alması demektir der dini ulemalarımız. Sizlerin bu dualarda yer alma yerine, edilen beddualarda yer alması olmadı ve sizlere yakışmadı. Oturun, nerde yanlış yaptık deyin ve o yanlışları yapmayarak bundan sonra o hayırlı dualarda yer almaya bakın.  

**

Sn. Ertuğrul Yavuz sosyal medyada yapmış olduğunuz paylaşımda, 1960 doğumluyum.16 yaşımda 1976 yılında Kıbrıs’a geldim. Bugün bana kim nerelisin derse kıbrıslıyım diyorum. Onur duyarım. Kıbrıslı olmak bir ayrıcalıktır. Ben kıbrısımı ve insanlarını çok seviyorum dediniz. Ve bizleri ötekileştirmek isteyenlere et ile tırnağın ayrıştırılamayacağını, ayrıştırılmaya kalkışılması halinde çok büyük acı vereceğini gösterttiniz. Bu ülkeye 16 yaşında geldikten sonra ekmeğinizi namusunuz ile bu ülkede kazanmaya başlamanız ve bunu minnet duyguları ile dile getirmeniz sizin gönlünüzün ne kadar yüce olduğunun bir göstergesidir. Sn. Yavuz, kar taneleri, bir birlerine zarar vermeden yol alınabileceğini bize örneklekler ile gösteriyor. Bizlerde artık kar taneleri gibi bir birimize zarar vermeden, görsel bir güzellik ve ahenk içerisinde, düşman çatlaatarak yol almasını sanırım artık öğrenmeliyiz. Ne dersiniz?

**

ft.pngft1-001.png

Fıkra

Bakış açınızı sevdim !..

Matematik dersinde kadın öğretmen öğrencilere sorar:

- Bir ağacın dalında 5 tane kuş var. Taş attım, iki tanesini vurdum. Geriye kaç kuş kalır?

Öğrencinin biri parmak kaldırır ve cevaplar:

- Hiç kuş kalmaz çünkü diğerleri korkudan uçup gider.

Öğretmen gülümser:

- Hayır. Doğru cevap üç olacaktı ama bakış açını sevdim.

Öğrenci duruma çok bozulur ama pek göstermez. Ders devam ederken tekrar parmak kaldırır:

- Bir soru da ben sorabilir miyim?

Öğretmen izin verir.

- Sokakta üç kadın dondurma yiyerek yürüyor. Biri dondurmasını yalıyor, diğeri ısırıyor, diğeri de emiyor. Kadınlardan hangisi evlidir?

Öğretmen şaşırır, kızarıp bozarır ama cevap da vermek zorundadır:

- Hmm...şey..yalayan?

Öğrenci yanıtlar:

-Hayır, parmağında alyans olan. Ama bakış açınızı sevdim.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA