19 Nisan 2024
  • Lefkoşa24°C
  • Mağusa25°C
  • Girne23°C
  • Güzelyurt22°C
  • İskele25°C
  • İstanbul16°C
  • Ankara24°C

TANER ULUTAŞ'TAN 'SAHİBİNE MESAJLAR'

Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'

Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'

19 Ağustos 2019 Pazartesi 09:18

Sn. Mustafa Akıncı, sabahın erken saatlerinde, Salamis Otel – Yeniboğaziçi plajı sahilinde, sevgili eşiniz ile birlikte yürümeyi sanırım özellikle tatillerde alışkanlık haline getirdiniz. Sahil şeridinde, çok güzel bir aile profili yansıtırken, yanınızda eşiniz dışında ne bir koruma, nede bir muhafızın olmaması halkın size olan sevgisinin bir nişanesi olarak yorumlanıyor. Sahilde yürürken, deniz içerisinde ve sahilde güneşlenen insanların, size gösterttikleri ilgi sanırım, içten besledikleri sevginin yansımasıdır. Sizi izlerken, aklıma TV’de izlediğim, TC Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bakanları geldi. Sayamayacağınız kadar otomobil ile bir yerden bir yere gidişinin yanısıra, etrafında kümeleşen korumalarının yansıttığı görüntü ile sizin mütevazi yürüyüşünüzü karşılaştırdım. Sonra birden buraya gelen TC’nin üst düzey yöneticileri aklıma geldi. Abartılı bir şekilde alınan koruma önlemleri, kesilen yollar ve polis sirenlerini düşündüm. Terazinin bir kefesine, halkın sevgisi nedeniyle özgüven içerisinde sahilde eşi ile yürüyen bir cumhurbaşkanını, diğer kefesine de korumalar ordusu eşliğinde TC üst düzey yöneticilerini koydum. Abartı ile samimiyet ve sadeliği düşündüm. Ayşaba, biz, egosu Ozon tabakasında dolaşmayan, böylesi insanlara sahip olduğumuz için çok şanslıyız. Kıymetini bilelim. Çünkü kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur. Kibirden arınmış, halk ile bütünleşen bir cumhur, sanırım en büyük kazancımızdır dedi.

**

Sn. Ersin Tatar, UBP-HP koalisyon hükümetinin yaklaşık, 100 günde çok şeyler yaptığını belirttiniz. Ayrıca Türkiye ile imzalanan protokolün ekonomiye katkı sağlayacağı görüşünü yineleyerek, Türkiye’den beklenen 750 Milyon TL’nin ekonomiyi rahatlatacağını söylediniz. Sn. Tatar, Türkiye’den alınacak olan 750 Milyon TL’nin 650 Milyon TL’si zaten bizim cebimizden, Milli savuma için askerin giderlerine harcanmıştı. Geri alınacak olan paranın ekonomiyi nasıl rahatlatacağı merak konusu oldu bu bir.  İkincisi,  Çok iş yaptığınız doğrudur. Vatandaşlık yasası için 80 gündür uğraşıyorsunuz. Nayır sonuç. %2’lik hayat pahalılığı kesintisi ile hayat pahalılığına tırpanı bastınız derken, Görevden almalar, atamalar da az buz iş değil. Sabah kalkarken Anavatanve Erdoğan yatarken, Türkiye ve Erdoğan demek de az buz iş değil. Rüyada bile Türkiye diye sayıklamak ise sanıldığından daha büyük iş. Şekibe aba boş çuval ayakta durmaz. Diyanellos sigara Fabrikasından bozma Meclis-i Mebusan’ın, sigara gibi yanıp biten ve ‘Gutsilli’ kadar bırakılan karizma ve kariyeri de sanırım çok büyük iştir dedi.

**

Sn. Nazım Çavuşoğlu, Hala Sultan İlahiyat Fakültesi ile Ankara İlahiyat Kolejinde, kullanmış olduğunuz uçak grasosu ile tayyare yağı mürürü zamana uğramadan,  ‘Yes Sir’ marka, orijinal grassonun hasını, yağın da en kalitesini, ‘Edep’ komitesini kurmak suretiyle piyasaya sürdünüz. Anacığınıza ne kadar bağlı, gabak doğrama ve yağlama ustası bir evlat olduğunuzu, sanatın ve sanatçının ayağına pranga, sanatseverlerin gözlerine pas, kulaklarına da gaza bezi tıkayarak ispat ettiniz. Aklın ve vicdanların susmayacağını, susanların sadece iradesiz, emir erlerinin, kendilerine emir verenler karşısında susmak zorunda kaldığını bir bilseniz iyi olacak diyorum. Hüsamettin amca, Çavuşoğlu’nun bakanı olduğu bakanlığın ismi eğitim ve kültür bakanlığıdır. Bakanlık bünyesinde ‘Edep’ için kurulan “Edebi Komite’nin ilk icraatının, sanat ve sanatçıların ağzına kilit, kültürün ayağına da pranga vurma,  edepsizliği sanırım bakanı rahatsız etmedi. bir zaman futbol sahalarında  ‘Oyna GG’ sloganı vardı. Ve GG 1. Ligden 2’nci lige düşünce o slogan ‘Tumba GG’ sloganına dönüşmüştü. Şimdi oyna UBP derken dikkat edin Tumba UBP olmasın diyor. Naciye Teyze ise buğdayım var dememelisin ambara girmeyince, partim var pandoranın seçim kutusundan çıkmayınca demelisin diyor. Bilmem anlatabildim mi?

**

Sn. Kudret Özersay,  ‘Edep’ dağıtmak için kurulan ancak ilk icraatı edepsizlik olarak yorumlanan komite ile ilgili yapmış olduğunuz yorumda, eleştirinin tiyatronun doğasında olduğunu ve bundan rahatsız olunmayacağını belirttiniz. Zaten tiyatro birilerini rahatsız etmek için, rahatını kaçırmak için, kendi kendini sorgulamayı başlatmak için özellikle dürter. Bunu hepimiz içselleştirmeliyiz ve demokrasi kültürü de bu şekilde gelişebilir ifadesinde bulundunuz. Ayrıca devletin hatalı ikilmelerinden uzaklaşıp hatalı olabilecek kararların sayısını azaltmak için sanatçılara danışmalı ve onların karar vermesini sağlaması gerekir dediniz. Ve çokta doğru bir noktaya parmak bastınız. Sn. Özersay, Ayşaba, Kudret ovlucuğumu bu sözleri için takdir ettim. Cevizi kırıp özüne inemeyenler, hepsini kabuk zanneder. Cevizi kabuk sanınca da sansüre başvururlar. Sansürün kamu vicdanını zedeleyen bir uygulama olduğunu bilmeyenler, bence Mecliste oynanmakta olan ‘Meclis-i Mebusan garagöz oyununu da yasaklamalıdır dedi.

 **

Sn. Yaşar Ersoy, sanatçılardan oluşan “Repertuar Kurulunun” lağvedilmiş olduğunu ve yerine Eğitim ve Kültür Bakanı’nın atadığı bürokratlardan oluşan “EDEBİ Komite’’nin kurulduğunu öğrendik. Edebi komitenin ilk icraatı, sanat ve sanatçıların ağzına kilit, kültürün ayağına da pranga vurma edepsizliği oldu. İnce ince hicve bile tahammül edemeyenler, Analarına şirin gözükmek için Türkiye’de ne varsa burada da olacak sözünden hareketle, ağızlara kilit, sanat ve sanatçının ayağına pranga vurarak, bir yerlere sizin mümtaz bekçileriniziz mesajı verdi. Büyük ustam, Sıdıka aba, bu emir erleri tiyatroyu sustursalar bile sanatçıyı, sanatçıyı sustursalar bile sanatseverleri ve vicdanları susturamayacaklarını bilmezler mi? gün gelince, yaverlik yaptıkları kişiler tahtını kaybedince kendileri ile birlikte susar ama akıl, vicdan ve sanatçı susmaz dedi.  Sn. Ersoy, mal cimride, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa işler bozulur. Ama ülke, ülkeyi idare ettiğini sanan döndüreklerin elinde olursa o ülke ‘Dikili Taş’tan öteye gitmez. Ne dersin?

**

Sn. Mehmet Özkardaş sosyal medyadaki paylaşımınızda, Lefkoşa’nın Dereboyundaki bir camide, bayram namazında, bir imamın halka vaaz verirken camideki insanlara, kaçının Kıbrıslı, kaçının Türkiyeli olduğunu sorduğunu ve çocukların 6 yaşına geldiğinde, ateist olmamaları için kuran kurslarına gönderilmesi gerektiğini söylediğini belirttiniz. Dini kullanarak Türkiyeli - Kıbrıslı ayrımı yapan bu imamın, Kıbrıslı Türklerin dini inançlarının zayıf olduğunu ima ederek hedef göstermeye çalıştığına da vurgu yaptınız. Başkan, Türkiye’de ve oradan buralara görevli olarak gelip, dindar bir nesil yetiştirme sloganı ile kolları sıvayanların ilk saldırısı Atatürk’e sonrasında da dini kendince yaşayanlara oluyor. Tarikat ve cemaatler, Türkiye’de devletin tüm kurum ve kuruluşlarını nasıl işgal ettikleri ve oralardan nemalandıkları çok bilinmeyenli bir denklem değil. Cübbeli ve cübbesiz örümcek kafalıların galibiyeti aydınlık kesimimin sonunun karanlığa giden çıkmaz yollar olacaktır. Hacı amca, Mehmet ovlucuğum merak etmesin. Çünkü avcı ne kadar tuzak ve hile bilirse bilsin, ayı da sayısız yol bilir. Bu nedenle onu tongaya düşürmek zor dedi.

**

Sn. Yılmaz Öztürk sosyal medyada yapmış olduğunuz paylaşımda, benim ömrüm yetermi yoksa yetmezmi bilmem diyerek bir gün, İskele’de Rus Belediye Başkanı göreceğimizi belirttiniz. İskele bölgesindeki nüfusun yapılaşma nedeniyle değişmeye başladığı imasında bulunarak, değişecek nüfus nedeniyle özelde Rus, genelde yabancı popülasyonunun yerli nüfusu katlamaya başladığını ve zamanı geldiğinde, seçme ve seçilme haklarına sahip olacak olan bu insanların Belediye Başkanı dahil, Muhtar ve belediye meclis üyesi olabileceklerine vurgu yaptınız. Sevgili Yılmaz Öztürk, ırkçılık kötü oluğu için ırkçılık kesinlikle yapmıyoruz. Ama Türkiye’de, Suriyeli’lerin İstanbul’da gerçekleştirdikleri eylemde, ‘Türkler Defolsun’ pankartlarının açılmasına bakarak, birgün, 3-5 katımıza ulaşacak yabancı nüfusun ‘Kıbrıslı Türkler’ Defolsun’ demeyeceğini kim garanti edebilir ki?  Ayşaba bir ülkede yetişen buğday verimli olunca orak kıymetli olur. Ama yapılanlar ve yaşananlar sonrasında geldiğimiz noktada bizde orak kütleşti. Buğday rekoltesi yüksek ama nüfus rekoltesi Laaaa, çok zayıf Yılmaz’ım dedi.  

**

Sn. Doğuş Derya, sosyal medya hesabınızdan yapmış olduğunuz paylaşımda,  hazır olduğu söylenen yurttaşlık yasasının üzerinden 80 gün geçtiğini ancak bir arpa boyu yol alınmadığını dile getirdiniz. İçişleri Bakanı Baybars'ın "Yurttaşlık Yasası hazır, bir ya da iki hafta içinde meclise göndermiş oluruz" demesinin üzerinden tam 80 gün geçmesine karşın yurttaşlık yasası hani, nerde dediniz. İlahi Doğuş, kaliteli bir ürün 9 ay 10 günde oluşur. Şunun şurasında o kaliteli ürünün oluşması için 7 ay gibi bir zaman dilimine daha ihtiyaç var. Ürün oluşunca, önce KKTC’deki kalite ürün denetleme birimine yani Elçiliğe, sonrasında Anamızın kalite ürün denetleme biriminin oluruna sunulacak. Sonrasında sıradaki Çavuşlar ürünü kontrol edecek. En sonda yüce başbuğlar tamamdır hayata geçirilebilir derse hayata geçecek. Sıralamadan birisine takılırsa, ‘Defolu’ ürün muamelesi görerek rafa kaldırılacak.  Sevgili Doğuş, bizim 3 maymunları simgeleyen Judy Family, yani Judir, Juder, Judün isimli üç maymun, şimdilik suskun. Judir, yaşanmakta olan durumlara kulaklarını tıkayan Başbakan koltuğunda oturuyor. Juder, anası da babası da satılan memleketin haleti ruhuyesini görmekten uzak Başbakan Yrd. Koltuğunda otururken, Judün ise gördükleri karşısında sinirden dili tutulduğu için konuşma güçlüğü çektiğinden kayboldu bulunamıyor. 

**

Sn. Alev Şensoy, Türkiye’den gelen odacılar ve kapıcılar birliği başkanlarına bile yol kesip, trafiği darmadağın edenleri eleştiren bir yazı paylaştın. Yazında, içerisinde acil hasta olduğu acı acı sirenlerini çalan ve içinde taşıdığı canı kurtarmak için yan şeride geçip hastaneye yetiştirmeye çalışan bir ambulansı, hastaneye 100 metre kala durdurup protokolün geçmesi için yolu kesen zihniyet nerede olabilir diye sorarken tabiki KKTC diyerek, Allah’ınızdan bulun dediniz. Devamında da, Ambulansın içindeki o hastanın ihtiyacı olan yardıma ulaşmasını engellediğiniz gibi engellenin inşallah. Üstünde oturduğunuz koltukların çivileri üzerine oturduğunuz uzvunuza çakılır inşallah. Her gün mü bir falso yaşanır bu topraklarda yahu. Biraz insan olmaya çalışsanız yetecek artık bize ifadesinde bulundunuz. Sn. Şensoy, kabahat halk olarak bizde. Nedense, boş çuvalın ayakta durmayacağını hala daha öğrenemedik. Tamam, yanlış seçim sonrasında hafif şiddetli rüzgar gibi esmelerini kabul ettik. Ama Karayel gibi esin demedik. Ayrıca çatı vede binayı kökünden sökün ve apsürt kararlar olup sağanak yağmur gibi kafamıza akın da demedik.

**

Sn. FETÖ’den dönme XXX Türkiye’den sonra KKTC’de de başlatılan Fetö avı sürek avına dönüşmesine karşın, hala daha poliste, dairelerde ve belli kurum ve kuruluşlarda elinizi kolunuzu sallayarak dolaşıyorsunuz. Odun ile belliniz kırıldıktan sonra, Hoca Efendi ile muhabbetinizin nasıl gittiğini merak ediyoruz. İlk zamanlardaki tercihiniz, Fetullah Efendinin yolu Ümmeti Muhammet’e hayırlı olsun derdiniz. Ayrıca günleriniz ve geceleriniz hayır ve hasema ile donatılsın. Fetullah Efendiye varmayan yol neye yarar ki ifadesinde bulunuyordunuz.  "ENTE" Nidasıyla başlayan her soluk, "ENE"nin bağrında bir VAV yarası. ŞEHADET parmağına sinen her tekbir "ELİF" kokulu bir BİSMİLLAH virası değil mi diye de soruyordunuz. Yâr diye yüreğinize yerleşen Aşk-ı Fetullah sevdası hala devam ediyor mu? yoksa korku miskindir sinde gülle geçsin modundamısınız? Omuzunu söze "H"akka yani Fetullah Efendiye "D"ayandıran sizler, sağladığınız rant ile hayatınızı "HD" kalitesinde yaşarken, garibanların siyah beyaz yaşam sürdürmesini seyrettiniz. Sn. XXX halk olarak bizler alaca karanlığı sevmeyiz. Ya gündüz olmalı ya gece. Yürek ya dürüstçe ne derse gereğini yapmalı ya da sol gösterip sağ kroşeyi çakmamalı. Ya adam gibi sözünün arkasında durmalı, yâda döndürek gibi döndükten sonra gereğini devleti beklemeden kendi eli ile yapmalı.

**

Sn. Fatma Öztabay ülkeye turist olarak gelen, ancak dayı, amca ve ablasının gücü ile ülkede öylesine yaşayan turist-kaçak birisinin evinize girdiğini ancak kira ödemeden bir süredir evinizden çıkmadığını öğrendik. Paylaşımınızda da bu konuya değinerek, onbeş sene bitirmek için uğraştığınız ve elli yıllık yatırımınızı yaptığınız evinizi,  gayri yasal işgal eden turist –kaçağın evinizde altı aydır kira vermeden oturduğunu da dile getirdiniz.  10 yıldır ayni şekilde girdikleri evlerin kirasını ödemeden oturan turist-kaçakların, mahkeme kararı ile bu evlerden çıkartılırken, bir başka evi işgal ettiklerini ve bu şekilde hayatlarını sürdüklerini belirtiyorsunuz. Sn. Öztabay, dingili kopan, makinesi mangos eden, tekerlek rulemaları yıprandığı için yampuri yampuri giden KKTC tomofili, hükümetlerin sorumsuzlukları nedeniyle tumba olacak. Hatçe Teyze, Ekim zamanı tarlada ter akıtan, hasat zamanı bunun karşılığını almalı. Ekim zamanında cevizleri yayıp çatlatan, hasat zamanı avcunu yalamalı. Ama bizim gibi halk, Havassu Garayanni, gıccacığın işe girmesi, oğlancığın sözleşmesinin uzatılması için kapılara bekçi olması, eğri gemiyi bir gün alabora edecek diyor. 

**

Sayın Ahmet Savaşan, YDÜ’de sağlık ve sanat işleri derken, siyasette de kolları sıvayarak, hatırı sayılır yol kat etmeye çalışıyorsunuz. Millet sağlıkta sıkıntı yaşamayacak diyerek, kongreler, seminerleri arşınlarken, sanata da millet doyacak diyorsunuz. Ah be Ahmet Hocam, bizler, Mecliste yaşanan orta oyununun yanısıra özenle sunulan Karagöz ile Hacivat oyununu seyrede seyrede zaten sanata doyuyoruz. Komedi yapımlar sonrasında gülmekten siyaset fıtığı çıkartırken, zam zum tipi dramlarda da gözlerimizden akan gözyaşları dereye dönüşüyor.  Çorak tarlada bostan yetişmeyeceğini bildiğimizden, yeni yapımların düzenlenmesinin zamanı geldi de geçiyor. Mehmetali Erbil’in sunduğu ‘Değiştir’ dizisini beğeni ile izleyenlerdendim. Değiştir dedikçe idari - yetenek özürlülerin değiştirilmesinin sanırım zamanı geldi de geçiyor.  

**

Sayın Duygu Otcuoğlu, hayatın anlamı dediğin GS’ın futbolcularını taşıyan otobüs, Denizli’de kaza yapmış. 2 kişi hayatını kaybederken, ligin daha ilk maçında meydana gelen kaza sonrasında otobüsün kaportasında çok büyük hasar meydana gelmiş diyorlar. İmparator bile şaşkın şaşkın, kaportaya bakarken, kaybettiklerimize mi yoksa kaportanın darmadağın olduğuna mı yanayım diyormuş. Sevgili Duygu, Denizli’nin biliyorsun horozu meşhurdur. Ötüşü beğeni toplarken mahmuzları insanın canını fena yakıyor. Sanırım sizler ötüşüne kandınız, keyif ile dinlerken, mahmuz darbeleri ile uyandınız. Ayşaba Duygu gızıma selam söyleyin. İstikbal göklerdedir hayalleri kurarak gökyüzünde uçanlara inanmasın. Çünkü Ozon tabakası delinince burun üstü yere çakılırlar. Geçmiş olsun diyor.

Günü Fotoğrafı

g1.png

g1-001.png

g1-002.png

g1-003.png

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA