30 Nisan 2024
  • Lefkoşa18°C
  • Mağusa21°C
  • Girne19°C
  • Güzelyurt17°C
  • İskele21°C
  • İstanbul13°C
  • Ankara13°C

TANER ULUTAŞ'TAN 'SAHİBİNE MESAJLAR'

Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'

Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'

26 Temmuz 2019 Cuma 09:15

Sahibine Mesajlar

Sn. Cemil Sarıçizmeli, Geleneksel Mehmetçik Üzüm Festivalinin, 3 Ağustos Cumartesi günü başlayacağını duyurdunuz. Ve Üzüm Festivali etkinlikleri çerçevesinde bu yıl 5. Uluslararası Altın Salkım Halk Dansları Festivalinde bir birinden güzel halk dansları ekiplerinin yanısıra konserlerin yapılacağını belirttiniz. Sn. Sarıçizmeli, Mehmetçik Üzüm Festivalinin güzel geçeceğini düşünüyorum. Sizi tenzih ederek söylüyorum, yolun veya caddenin iki tarafına dizilen börek ve çörek ile içeceklerin satış alanına ben kusurua bakmayın ama festival demem. Ben Mağusa Belediyesinin, Güzelyurt Belediyesinin ve İskele Belediyesinin düzenlediği, içerisinde kültür ihtiva eden festivallere festival derim. Ayşaba, Panayır ile festivallerin artık ayrıştırılması gerektiğini söylüyor. Başkan, festival adındaki panayır bahane. Çörek ve börek satışları şahane. Kültür ise hak getire.

**

Sn. Ömer Meraklı, sosyal medyada yaptığın paylaşımda, tırnaklarını toprağına geçirerek dedelerimizin kurduğu kooperatifler, günü kurtarmak için çok uluslu şirketlere satılamaz dedin. Muhtarım, Allah’ın sömürgecisi, hep bana nah sana diyen İngiliz bile kooperatifleri geliştirmek için elinden geleni yaptı. İngiliz gitti, kooperatifler galiba bitti. Ünlü düşünürler,  İngiliz gibi başla, Türk gibi bitir derlerdi. Galiba bu sözü, boşuna söylemediler. İngiliz başlattı. Türk bitirecek. Muhtarım, bu ülkeyi yönettiklerini sanan efendiler, boşalan bataryaları nedeniyle, halkın kapsama alanından çıktı. Zamanı gelince arandıkları zaman, karşıdaki ses, şuanda ulaşılamıyor. Daha sonra arayın. Veya size cevap vermeyecekleri için hiç aramayın diyecek.

**

Sn. Cansu N. Nazlı, Bağımsızlık Yolu Lefkoşa Örgütü olarak, dün13.15’te Başbakanlık önünde TC tarafından dayatılan mali protokolü ve eğitim mutabakatını protesto etmek için toplandınız. Sanırım protokol ile ilgili olarak ilk protesto da sizlerden geldi. AKP hükümetinin neoliberal muhafazakar saldırıları karşısında Kıbrıslı Türk Halkının iradesine sahip çıkmak ve bir kez daha Ankara Değil LEFKOŞA demek üzere toplandıklarınızı ifade ettiniz. Ve Başbakanlık kapısına siyah birde çelenk bıraktınız. Sn. Nazlı, bazı örgütlerimiz gibi ama şimdi eylem yaparsak diyerek, anayı övme noktasında Asena’yı solda sıfır bırakacak göbek dansından figürler sunarken, eleştiri noktasında,  nazlı gelin gibi yerim dar, yerim dar demelerinin aksine ilk kıvılcımı yaktınız. Ayşaba, Cansu gızıma selam söyleyin ve ciğercinin kedisi, tekme yemelerine karşın, camdaki ciğere bakıp yalanırken, onlar, sokak kedisinin özgürlük felsefesini bizi yönettiğini sananların gözlerinin içine taaa ninnisine soktular dedi.

**

Sn. Sendikal Platform yetkilileri, yapmış olduğunuz açıklamada,  Ankara Hükümeti tarafından siyasi amaçlarla dayatılan ve yerli işbirlikçi UBP-HP hükümeti tarafından koltuk ve para uğruna imzalanan paketi şiddetle reddederiz. Paketin Kıbrıs Türk toplumunun varlığına, kimliğine, kültürüne ve toplumsal varlığına dönük bir tehdit olarak görmektedir. Bu paketin içeriğinde emekçilerin kazanımlarını yok etme, Kıbrıs Türk toplumunu fakirleştirme, toplumsal varlıklarımıza peşkeş çekme, ganimetten ve ranttan beslenenleri zengin etme, gençlerin ülkeden kaçışını teşvik etme, eğitimi gericileştirme ve Kıbrıs Türk toplumunun siyasi iradesine ipotek koyma gibi dayatmalar vardır. Bu çerçevede Sendikal Platform asimilasyon ve entegrasyon politikalarına karşı çıkarak, Kıbrıs Türk toplumunun insanca bir hayat yaşaması, kendi ayakları üzerinde durması, kendi kendini yönetme ve Federal Birleşik Kıbrıs’ta onurlu yerini alması için tüm halkımızı önümüzdeki günlerde organize edilecek “toplumsal varoluş için genel grev ve genel direnişe” destek vermeye çağırırız dediniz. Ayşaba, gerekirse orman yangınına dönüşmesi için kıvılcımı yaktılar. Maria kasırgası Florida’yı yerle bir ederken, El Nina ve La Nina tabiat olayları gibi sendikal platform da KKTC’de hayatı durma noktasına getirecek diyor.

**

Sn. Ünal Üstel, Turizm ve Çevre Bakanı olarak uçak biletlerinin fahiş fiyatlara ulaştığını ve bunun önüne geçilmesi talebinde bulundunuz.  Ülke turizmini ileri götürme yerine gerilere götüren bu durumun, havaalanlardaki vergilerden de kaynaklandığını ve Türkiye yetkililerinin bu konulara el atması gerektiğini belirttiniz. Biletlerde tavan fiyat tespit edelim. Ercan Havaalanında, Anadolu Jet’in daha çok uçak bulundurması gerektiğine vurgu yaptınız. Sn. Üstel, bugüne kadar fasulyenin yahnisi gitti geldi aynisi. Ancak bu defa tencere de yanacak derken, galiba fasulyenin dibi bu defa sayenize tutmayacak. Ve muhtemelen tencere de yanmayacak. Hadde hayırlısı diyelim.

**

**

Sn. Resmiye Eroğlu Canaltay, Yenidüzen gazetesinin, ele avuca sığmayan elemanlarından Ayşe Güler, yine rahat durmayarak, durmadı, oturmadı, araştırdı, kazıdı, tırnakladı ve sizin diplomanın eğreti olduğunu toprak altından yeryüzüne çıkartmaya çalıştı. Ayşe Güler, sizin, internet üzerinden online eğitim veren ve “diploma denkliği olmadığı” iddia edilen Breyer State Üniversitesi’nden aldığı belgeyle, DAÜ’de ‘yüksek lisans’ programına katılarak mezun olduğunuzu ileri sürdü. İddiayı öne sürerken, koskoca Resmiye hanım sahte diplomaya el sürmez dememiz sonrasında, anlımıza kapı gibi belgeler dayadı. YÖDAK Başkanı Akile Büke, toplantı ayaklarında, susma hakkımı kullanacağım diyerek yandan kıvırırken, DAÜ Halkla İlişkiler ve Basın Müdürü Murat Aktuğralı ise “yüksek lisans” için kendilerine müracaatın “Breyer State Üniversitesi’nden alınan belge ile yapıldığını söyledi. Ve sizin pişmiş aşınıza bir kova su boca, pirincin içine de avuç avuç taş attı. Sn. Canaltay, bu belalardan kurtularak, Uçan kuşlar kadar hür olmak istiyorsanız, ayağına vurulan zincirlerden değil. Kanadınıza koyulan yüklerden de değil. Bu eğreti diplomadan kurtulun. Çünkü Diyanellos Sigara Fabrikasından bozma Meclis-i Mebusan’da rahat uçmak için ayaklara değil eğreti olmayan diplomalara ve sonrasında da kanatlara ihtiyaç var.

**

Sn. Tolga Atakan, bir süre önce Telefon Dairesinde işe başlatıldığı söylenen ancak daha sonra işten el çektirttim dediğiniz, eşinizin kardeşinin, çıkarttım açıklamanızın aksine, Telefon Dairesindeki işine devam ettiğini öğrendik. Aslında, mesele geçici işçi statüsündeki ‘akraba istihdamı’nın devamı değil. Mesele işten çıkarttım demenize karşın, kayınçonun işe devam etmesi meselesidir. Yani bir başka deyişle o konuda bakan olarak yalan bir beyanda bulunmanızdır. Ayşaba, bir akrabanın torpil ile işe alınmasına elbette karşıyız. Ama bir süredir işini geçici statüsünde olsa bile yapan bir insanın sırf bakanın kayınıdır diye işten çıkartılmasına da karşıyı. Böyle durumlarda bakanın da doğruları halka söylemesi gerekir dedi. Sn. Atakan, 

**

Sn. İsmail Arter, Mağusa’da yapımına başlanan tarikat yurdunun izinsiz olduğu ortaya çıktı. Halk tarikat söylentilerinden oldukça rahatsız oldu. Tepkiler giderek büyümeye başladı. İki katlı dubleks binanın izinsiz olmasına karşın, arka ve ön tarafından uzatmalar, iç bölümlerinde de ayrışmalar yapıldığı söyleniyor. Süleymancılar diye nitelendirilen tarikat mensuplarına ait olduğu ve 100 kişinin kalacağı söylenen binanın Belediye tarafından mühürlenmesine karşın, birilerinin daha sonra binaya girerek çalışma yaptığı ancak sizler tarafından bu durumun da önlendiğini öğrendik. Hacı amca, bin bereket versin Mağusa’da İsmail Arter gibi bir belediye başkanı var. Takunyalılar mı? Bandoflalılar mı belli olmayan bu kesime kırmızı kart göstertti de tohum yeşermeden toprak altında kaldı dedi. Sn. Arter, bu efendiler buraları bal alacak arı kovanı zannetti. Ama ağzında bal olan arının, kuyruğunda iğnesi olduğunu da bu efendilere hatırlatmış oldunuz.

**

Sn. İzzet Türkmen, Protokol ile hükümet ülkeyi satıyor. Bende cezaevini istiyorum. İlk ihalede alacağım dedin. Ama avcunu yala çünkü ikinci geldin diyeceğim. Cezaevinin talibi ben oldum. Torpil olarakda böyük böyük efendileri devreye soktum. Onlar cezaevi senindir. Sus ve bekle dediler. Sen istersen, elektrik, telefon, limanlar, bal alınacak kovanlar dışında başka yerlere müracaat et. Oraları verildi. Cezaevini de rahat bırak. Sevgili İzzet, aklın üç işareti vardır; İyi düşünmek, iyi söylemek, iyi yapmak. Sen iyi çalım atayım derken iyi düşünemedin. Düşündüğünü söyleyemedin. Üstüne üstlük çalımı da iyi atamadın. Bu nedenle benim karnıma vururken ah arkam dediğimi duyamadın.

**

Sn. Sadık Gardiyanoğlu, sendikal platformun sahaya inerek, genel grev dahil eylem kararı seni fena kızdırdı. Açıklamanda, size tavsiyem 4’lü koalisyon döneminde ne yapmış iseniz aynisini yapmaya devam edin. Memleketi zam sarhoşu yapıldığı dönemde, esnafın, Sanayicinin, Ticaret adamının kepenk indirdiği zamanlar niye ses çıkarmadınız? Tüm ekonomi durduğunda nerde idiniz? Bu ülkenin sahibi siz değilsiniz, Halktır. Halkın güvenini önce Tekrardan alın sonra sokağa çıkın dedin. Sevgili Sadık, bir konuda haklısın. UBP gelince sahaya inelim, CTP veya bir başka parti gelince tribüne çıkalım olmaz. Takım tutar gibi parti tutmak da sendikacılığa hiç yakışmaz. Ancak UBP içinde büyük bir kesimin bile elektrik dairesi ile bazı kurumların peşkeş çekilmesine karşı çıkarken, bu peşkeşe çanak tutmak da bizlere yakışmaz. Hacı amca, Sadık ovlucuğum önce bu konuda kalbini dinlesin. Çünkü her şeyden önce en masum yanımız kalbimizdir diyor. Sadık abim, akıl, dünyayı yerinden oynatmaya yarayan bir kaldıraçtır. Bence aklımızı kullanarak milli değerlerimizi peşkeş çektirtmemeliyiz.

**

Sn. Ferda Ekinci, sosyal medyadaki paylaşımınızda, bir yardım kuruluşu, Kurban Bayramı öncesinde herkes evinde bir Suriyeliyi misafir etsin kampanyası başlatmış. Suriyelileri çok sevenlere duyurulur. Alın bir Suriyeliyi evinize de ne kadar sevdiğinizi anlayalım. Suriyeliler kurayla belirlenecek, kadın erkek karışık kurayla evlere verilecek dedin. Ferda hanım, ben almayayım kalsın. Türkiye’de gücümüzü Türkler görsün, diyerek eylem çağrısı yapan. Yol kesip haraç toplayan. Ülkesini koruma yerine, Türkiye’deki mesire yerlerinde nargile tüttüren ve onun yerine vatan evlatlarımızı kaybettiğimiz Suriyeli’yi, kimse kusura bakmasın ben kapımdan bile geçirtmem. Ferda hanım, bu Suriyeli kesim Türkiye’ye gelirken o kadar kibarlaştı ki, dereyi geçene kadar ayıya dayı demeyi kendilerine temel ilke edindi. Dereyi geçtikten sonra, dayıya ayı demek yerine Türk Bayrağına ve Atatürk’e hakareti temel ilke edindi. Ben bunlara Arif hocanın sözünü hatırlatırım.

**

Sn. Ayhan Arıklı sosyal medyadaki paylaşımınızda, İstanbul Havaalanından giriş yaparken, muhacerat polisi, KKTC pasaportuma baktı  ve bana TC vatandaşlarına Kıbrıs’a girerken çok zorluk çıkarıyorlarmış. Bende sana zorluk çıkartayım mı dedi. Polis biraz şaka biraz ciddîydi. keyfin bilir dedim dediniz. Sn. Arıklı, Türkiye’de kulaktan dolma haberlerle bilinçsiz bir şekilde Türkiye’li Kıbrıslı ayrımı yapılıyor. Et ve tırnağın bir birinden ayrılmayacağını, ayrılması halinde çok acı vereceğini bu arkadaşlarımız bilmiyor. Suratı ekşi satan ve KKTC kimliğini görünce hah şunları bir güzel soğuk suda haşlayım diye düşünürken kırmızıyı görmüş boğa gibi saldırıya hazırlanan polislere birilerinin artık dur deme zamanı geldi de geçiyor. Ağaçtan düşen yaprak, nasıl rüzgârın önünde nasıl oyuncak olursa, Kıbrıs’ta yaşanan durum nedeniyle, Kıbrıslı Türkler de oralarda Osmanlı tokadı ile tokatlanmaya çalışılıyor.

**

Sn. Serkan Soyalan sosyal medyadaki paylaşımında, bu Kıbrıslılar damarlarına basıldı mı öyle güzel sokağa iner ki, ne sıcaklar etkiler ne de kameralar. Geçmişte gördük dedin. Sevgili Serkan, Nasihat ile uslanmayanın hakkı sanırım kötektir. Çünkü bugüne kadar KKTC dışındaki ülkelerin insanların başına Adriana Lima düşerken, bizim başımıza hep kuşum Aydın, Fatih Yürek ve Dr. Bilal düşüyordu. Bu defa sanırım, buz gibi hayaller öne sürerek, halka şekerden ev umudu verdikten sonra yağmur yağdıranlar, bu emellerine ulaşamayacak.

**

gu.png

Günün Sözü

gu-001.png

gu-002.png

Fıkra

24 saatlik ömrün kaldı

Doktor hastasına aylar süren tahlillerin sonuçlarını açıklamaktadır.

-Size bir kötü, bir de daha kötü haberim var… Önce kötü haberi vereyim. Test sonuçlarına göre 24 saatlik ömrünüz kalmış. Adam yıkılır ve doktora dönüp :

- “Hayır olamaz! Fakat, fakat bundan daha kötü ne olabilir? Doktorun yanıtı kısa olur :

-Dünden beri size ulaşmaya çalışıyorum…

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA