29 Mart 2024
  • Lefkoşa22°C
  • Mağusa24°C
  • Girne22°C
  • Güzelyurt22°C
  • İskele24°C
  • İstanbul18°C
  • Ankara16°C

TANER ULUTAŞ'TAN 'SAHİBİNE MESAJLAR'

Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'

Taner Ulutaş'tan 'Sahibine Mesajlar'

27 Haziran 2019 Perşembe 09:31

Sn. Narin Şefik, millet diline, Rum kesiminde cinayetler işleyen seri katil Metaksas’ın, işlediği cinayetlerin, 6 ayda mahkemede neticelendirildiğini ve 7 kez müebbet hapise çarptırıldığını doladı. KKTC Mahkemeleri ile de kıyaslama yapılarak, bizde bir yıl içinde bir cinayetin çözülemediğine vurgu yapıldı. Kısacası laf, Rum mahkemeleri süper hızlı, bizim mahkemeler ise kaplumbağa durumuna getirilmeye çalışıldı. Narin hanım, bu karşılaştırmayı yapanların alınlarını karışlarım. Birdefa 60 bin mi? Yoksa 100 bin mi? Yılda çöken ekonomi nedeniyle alacak verecek davasının yanısıra, hatırı sayılır sayıda, uyuşturucu, hırsızlık, dolandırıcılık, cinayet ve gasp davalarına bakan yargıç sayısının azlığı nedense unutuluyor. Bu yargıçların, her gün çok yoğun bir şekilde davaya bakmak için yarış içinde oldukları görmezden geliniyor. Bunun yanısıra, verilen kararlar nedeniyle bugün yargının halk nezdinde en güvenilir kurum olduğu da nedense es geçiliyor. Sn. Şefik, KKTC Mahkemeleri ile Rum Mahkemelerini ve dolaylı olarak da yargıçlarımızı eleştirenler, herhalde ‘Tumba’ ettikleri arabaları ile ağır bir kaza geçirdiler. Baksanıza, geçirdikleri kaza sonrasında, görme yeteneklerini yitirirken, bilinci kapalı, bir vaziyette geziyorlar. Ve gerçeği göremiyorlar. 

**

Sn. Ahmet Varol, kimin nasırına bassanız, bir ciyaklamadır gidiyor. Son olarak birisinin nasırına fena basmış olacaksınız ki, ciyaklamayı geçtik, avaz avaz bağıranları görüyoruz. Savcı Ahmet Varol’u yakından tanıyanların onun dürüst kişiliğine benim gibi imza değil, mühürlerini de basacaklarından eminim. Sn. Varol, polis çavuşu olan babanızı yakınen tanıyanlardanım. Adam gibi adamdı. Erik ağacında elma veya armut yetişmediği gibi adam gibi adam ağacından da muşmula gibi adam yetişmez. Yetiştirmeye çalışsanız bile ‘Genler’ buna müsade etmez. Haaa Savcılık müessesinde istisna yokmu? Azda olsa mutlaka vardır.  İçtiği esrara laf etmesini bilen, ancak içtiği için kendine kızmayanlar gibi, deveyi havurdu ile götürürken, yarabbim sana çok şükür diyerek kendisine kızmayanların, bu deveyi nereden buldun diyenlere kızmalarına inan ben bir anlam veremiyorum.

**

Sn. İrem Uygun, Müvekkillerin en çok istediği 5 avukat türü diyerek sosyal medyada paylaştığın yazıda, arzu edilen Avukat türlerini de Kıbrıs Kültürüne uygun bir dil ile belirttin. Kahin Avgat, Bodyguard Avgat, Bilgisayar Mühendisi Avgat, Mafya Avgat, Karşılama Komitesi Başkanı Avgat, diyerek sınıflandırdığın Avukatlar ile yaptığın açıklamalar inan bizleri katıla katıla güldürdü. Tabi güldürürkende, bazı kişilerin, kadehteki sularının ne kadar az olduğunu da gösterttiği için düşündürdü. Sevgili İrem  bizleri güldürürken, bazılarının kadehindeki suyun ne kadar olduğunu da gözler önüne serdin. Mahkemelerdeki duruşmalarda, Avukat olarak müvekkilleriniz, savunmak için sizlerin anaları ağlarken, bunların geride play back yapmaları da anlaşılır gibi değil.

**

Sn. Hüseyin Amcaoğlu, baban Aliçetin Amcaoğlu gibi müthiş bir futbolcu oldun. Ama, baban Aliçetin Amcaoğlu gibi siyasete şimdilik soyunmadın Ancak bakıyorum soyunmadığın siyaset ağır ağır sana soyunuyor.  Güzeller güzeli, Gönyeli Belediye Başkanlığı kızımız sana, cilveler yapıp, göz kırparken, bir diğer taraftan, Avrupa Güzerllik yarışmasında, dereceye giren bakanlıklar güzeli ‘Müsteşar’ lakaplı kızımız da sana göz süzüyor. Karakterli dik duruşun. Futbol arenasının eski yıldız futbolcu oluşun, sana göz süzen kızlardan birisine senin de göz kırpacağını gösteriyor. Növber Teyze, vallahi dünyalar güzeli bu iki kızdan birisi Hüseyin ovlucuğuma yakışır. Taksın koluna sürsün sefayı. Hüseyin ovlucuğuma, helal olsunu’ yoğun işinin arasında alel acele yediği yemeğin lokmaları için değil, yaptığı işin hakkını vererek, gerçekleştirdiği için söylüyorum diyor.

**                                                                                            

Sn. Süleyman Manavoğlu, Güney Kıbrıs’ta, seri katil Metaksas’ın, öldürdüğü insanların cesetlerine, Rum polisin, kısa bir süre içerisinde ulaştığı ve kördüğümün çözüldüğü ileri sürüldü. Bizim polisimizin, cinayet dahil, birçok önemli olayı kısa bir süre içerisinde çözdüğü görmezden gelinerek, ince ince eleştirilmeye çalışıldı. Güney’deki polis sayısı ile araç gereçleri ile bizim polisimizin sayı ve araç gereç eksikliği terazinin ayrı ayrı kefelerine konursa, ve artılar ile eksiler de bu terazilere dahil edilirse, bizim polisimizin terazi kefesinin inanın ağır basacağından eminim. Sayısının eksikliği nedeni ile sabah nöbetten çıktıktan sonra eylem var. Sonrasında grev başladı denilerek göreve devam eden polisimizin bu fedakarlıkları görülmeden eleştirilmesi sanırım insaf sınırlarını da aşıyor. Sn. Manavoğlu, hak edene değil, etmeyene mavi boncuk dağıtanlar, çok geçmez, yaptıkları işgüzarlık nedeniyle yüreklerine, nazar boncuğu yerine pranga takarlar. Ayşaba, hayat kahpe, düzen yetersiz ve bozuk olabilir ama en azından bazıları kendilerini bozup, dilleri kahpeleşmese diyor.

**

Sn. Ali Oranlı, TV’de yaptığınız açıklamada, Rum kesiminden kaçak olarak getirilen etler, sıhhi bir ortamda getirilmiyor. Soğutucusu olmayan kamyonların arkasına atılan, hatta o etleri getirenler tarafından kamyon kasasında ayakkabıları ile basılan yerlere konarak getirilen etler insanlara KKTC’de satılıyor. Kaçak getirilen etlerin yanısıra canlı hayvanda getiriliyor. Bunların kontrolleri yapılmadan kesilerek halka satılıyor. Ette ne yediğimizi bilmiyoruz dediniz. Yakalandıkça çoğalan. Kaçtıkça kovalanmayan. Ve bu yüzden sayıları artan. Çoğaldıkça da kaçakçılığa salyaları akarak bakanların, katlanarak büyüdüğü, Sınırları delik deşik, kevgire dönen KKTC’de, bu konudaki cüzi ceza paraları devam ettikçe, bu etler bizim tarafa daha çok akacak.  Etler akarken, yetkililer  ve halkta andilla koyup aval aval bakacak. Ne diyelim Allah’a koltuk verdi, bir kalbur samanı iki eşeğe pay edemeyen bazı şaşkınlara.   

**

Sn. Dimağ Çağıner, Otelciler Birliği başkanı olarak yapmış olduğunuz açıklamada, en büyük zenginliğimiz denizlerimizdir dediniz. Ve bu zenginliğimiz en kıymetli hazinemizdir imasında bulundunuz. Doğrudur. En büyük zenginliğimiz sizin de vurguladığınız gibi gerçekten denizlerimizdir. Ama sarayının odaları para ile dolu olmasına karşın, çöpten ekmek arayıp yiyen Varyemez amca gibi bizlerde bu zenginliklerimizden yeterince yararlanamıyoruz. Gırgır Teknelerinin talan ettiği bu zenginliği, arıtmasını masraftır diyerek kullanmayan bazı oteller b....çukuruna döndürme gayretine girdik. Güneş, eşsiz kumsallara sahip deniz ve huzur diyerek Afrodit’in kırmadık ceviz bırakmadığı Ada turizmini satışa arz ettik. Satış için tezgaha koyduğumuz turizme baktığımız zaman eşsiz kumsalları çöp alanına, denizi de foseptik çukuruna dönüştürdüğümüzü gördük. Huzuru, muzura çevirerek, uyuşturucu, katil ve mafya bozuntularının uğrak alanına dönüştürdük. Rahatlığı, kumar cennetine çevirdiğimiz bazı otellerde, normal turiste değil, kumarcılara sağladık. Geriye ‘Güneş’ kaldı. Onunla da pahalı bilet alıp buralara gelenleri, pahalılık ile ‘Gara gavurma’ ederek memleketlerine gönderdik.  Sn. Çağıner, gün gelecek yediğimiz bu haltların hesabını babalarımız veremeyecek. Yediğimiz b....n hesabını da dedelerimiz ödeyemeyecek.

**

Sn. Fikri Ataoğlu, Girne Antik Liman ile ilgili açıklamanızda, Girne Antik Limanı, b... götürdüğünü ve kokudan oralarda durulamadığını dile getirdiniz. Orasını bu durumdan kurtararak, temiz ve iyileştirilmiş bir vaziyette Turizm’e kazandırmak için bakanlık yaptığınız dönemde girişimlerde bulunduğunuzu, ihale aşamasına kadar gelindiğini ve bu aşamada Anıtlar Kurulundan onayı beklediğinizi ifade ettiniz. Ancak hükümet değişikliğinden sonra Eski Eserler Dairesinin, Dışişleri Bakanlığına bağlandığını belirterek durumun ne olacağını merak ettiğinizi dile getirdiniz. Sn. Ataoğlu, bizim memlekette adettendir. Biri yapar biri bozar. Tam o işleri düzene koyan birisi gelir. Dürterek uyandırdığı turizmi harekete geçireceği sırada, bir zamanlar her yıl ihtilal olan ve iktidar değişikliği yaşayan Meksika’da olduğu gibi,hükümet ihtilali yapılarak herşey sil baştan yapılır. Diş doktoru Turizm Bakanı, Doğum Doktoru Çalışma Bakanı, Gabak doğrama uzmanı Süper Bakan da Eğitim Bakanı yapılır. Ah be bakanım ah. Halk olarak bizler, her gelenden yaralarımız için pansuman bekledik. Ama açtıkları yaralardan, dolayı gönüllerimize bıçak bile işlemez oldu.

**

Sn. Polat Alper, sosyal medyadaki paylaşımınızda, HP Milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu’nu siyasette ilk günlerinden beridir yakın takip eder cesur çıkışlarını da çoğu zaman takdir ederim. Ancak ‘vatan hainleri” çıkışını, doğru bulmamakla birlikte Sn. Ersin Tatar’ın, UBP Parti Başkanı olarak vekillerine yapılan bu ağır itham karşısında, gerekli cevabı anında vermeyip sessiz kalmasını da doğru bulmadığımı söylemek isterim. Hükümet ortakları arasında konuyla ilgili bir protokol varsa, Başbakan bunu açıkca söylemeli ve arkasında durmalıdır. Hükümetin HP kanadındaki bu beklenti bunu işaret etmektedir dediniz. Sevgili Polat, mesele sessiz kalarak ‘Eğilde gulle geçsin’ meselesi değil. Mesele rüyada bile göremeyeceğimiz ‘Başbakanlık koltuğunun’ hükümetin bozulması sonrasında, kaba yerimizin altından kaymama meselesidir. Polat’cığım, Hacı amca, Bir zamanlar şehrin en holigan taraftarı olanların, şimdilerde hem kendi sahalarında, hemde deplasmanda, seslerini çıkartamayan, uysal taraftar olmaktan öte sadece mırmır diyen minnoş kedi olduklarına tanık oluyoruz diyor. Ne diyelim? 

**

Sn. Cemal Erdoğan, Esentepe Belediye Başkanı olarak, belediyenizin hudutları içerisinde bulunan Alagadi plajının, yapılan ölçümler sonrasında, normal ölçümlerin üzerinde, yüzde dörtyüz koli basili içererek lağım çukuruna dönüştüğü öne sürülüyor. Lağım çukuruna dönüşen Alagadi plajı ile ilgili olarak, vallahi ben birşey yapamam dediğiniz iddia ediliyor. Hal böyleyse ve belediye başkanı olarak ben birşey yapamam diyorsanız, bizler halk olarak oralara gelelim ve bölgenizdeki b.... çukurunu temizlemek için kolları sıvayalım. Eleksus ve bölgenizdeki diğer otelleri denetleyerek oralardan denize akan, bol gübreli su varmı diye bir bakalım diyorum. Sn. Erdoğan, Ayşaba isyanım var, haddini bilmeyene. İsyanım var oturduğu koltuğun değerini vermeyene. İsyanım var bölgesindeki görsel zenginliği, lağım çukuruna dönüştürenlere bakıp da göremeyen görme özürlülere.  Ancak kimse merak etmesin. Biz haddini bildirmesini biliriz bakıpta görmeyen, görme özürlü nicesine dedi.

**

Sn. Serkan Soyalan  Lefkoşa Terminal bölgesinde yapılan 10 katlı 50 dairelik bir apartmanın, apartman sakinleri tarafından kullanılması için apartmanın arka kısmında yapılan oto park alanının bir bankaya kiralanmasını ve apartmanın alt kısmında yapılan kapalı otopark alanının, park alanı yerine depo olarak kullanılmasını kimse bana anlatmasın. Birisi bana bu apartman sakinlerinin, bu araç yoğunluğu yaşanan yerde, arabalarını nereye park edeceğini söylesin. Araba sakinlerinin arabamızı nereye park edelim sorusuna birilerinin, ‘Git otobüs terminaline park et kimse birşey demez’ veya nereye isersen park et demesini kimse bana izah etmeye çalışmasın. Forever KKTC. Dünyanın sadece kendi ekseninde döndüğünü sanan, sadece kendi işlerinin yolunda gitmesini isteyen, toplum bilincinden uzakta ve bencil zihniyetin ürünü hareketlerle, sonsuza kadar diyorsun. Sevgili Serkan, kimse kaderi bakkal defteri sanmasın. Seçtiklerimizin yanısıra, arkalarını sıvazladıkları da, kaderin yazdığını, silmeye kulun gücünün yetmediğini görecek. Beceremeyen siyasiler, tarihin siyasi çöplüğüne gönderilirken, arkası sıvazlananlarda kaderin okkalı tokadını yiyecek.  

**

Günün Fotoğrafı

an3.png

**

an3-001.png

**

Fıkra

an3-002.png

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA