25 Nisan 2024
  • Lefkoşa24°C
  • Mağusa22°C
  • Girne25°C
  • Güzelyurt24°C
  • İskele22°C
  • İstanbul19°C
  • Ankara21°C

TANER ULUTAŞ'TAN MESAJINIZ VAR!

Taner Ulutaş'tan mesajınız var!

Taner Ulutaş'tan mesajınız var!

16 Ekim 2019 Çarşamba 08:00

Sn. Mustafa Akıncı, Türk Orusunun, Suriye’e başlattığı ‘Barış Planı ‘ ile ilgili açıklamanızda, harekat ile ilgili sessiz kalmanız nedeniyle sürekli üzerinize gelindikten sonra yapmış olduğunuz açıklama fırtınalar koparttı. Sosyal Medyada size yönelik ağıza alınmayacak küfürler yapıldığına tanık olduk. Açıklamanızda bana komplo kuruldu. Komplo teorileri üretiliyor açıklamanız bana göre de maksadını aştı. Ancak, Erdoğan’ın size yönelik hadsizlik suçlaması da maksadını açmayı geçtik bir makama yapılacak çok büyük bir saygısızlık olarak nitelendirildi.   Süriye topraklarında, 10 yıldır devam eden savaşta kan akıyor. Barışa ulaşmak için Türkü - Kürdü - Arabı ve Türkmeni ile tüm bölge halklarının diyalog içinde olması gerekir açıklamanızdaki doğruluk payını yanlış mecralara çekenleri anlamış değiliz. Hele hele sosyal medyada, bir Cumhurbaşkanına yönelik ağıza alınmayacak sözlerin sarfedilmesini hiç anlamış değiliz. Ancak bu küfürbazlara haddini bildirecek polis teşkilatı yöneticilerinin, yaşananlara andilla koyarak bakmasını inanın hiç ama hiç anlamış değiliz. Sn. Akıncı, Babam sevmiş almış anamı. Bizlerde kardeş olarak gördüğümüz ve kapılarımızı sonuna kadar açacak kadar sevdiklerimiz isetut ettiler elimize babayı.

**

Sn. Teberrüken Uluçay, öncelikle, başkanlığını yaptığınız Meclis heyetinin, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da düzenlenen ve  141. birleşimini gerçekleştiren PAB toplantısına katılması büyük memnuniyet yarattı. Bu arada Meclisin artık dualar ile açılması için önerge verildiği veya verileceğini de öğrenmiş olduk. Sn. Uluçay, size bir istekte bulunmak için özelden mesaj atacaktım.Ama buradan söylemenin daha uygun olacağını düşündüğüm için çember sakal. Tesbih ve Takunya alımı ile ilgili ihaleye çıkacağınız zaman lütfen bizim şirkete de bir kıyak geçmenizi isterim. Tesbih, çember sakal ve takunyaları benim şirketten alırsanız, söz fesler müessemizin ikramı olacak. Sn. Uluçay, bize uygun görülen ‘Monobadı’ yani tarla yolundan gitmeye devam edersek, ‘Ölüm Marşı’ olarak da nitelendirilen Mozart’ın 9’uncus senfonisinden sonra, yolculuğa buzukinin müthiş keyif kattığı ‘Zorba The Greek’ ile devam etmemiz muhteşem olacak. O yolda, Hocanın karşısına çıkmak için Mehter marşı ile giderken, duadan sonra İzmir marşı ile mezarlığa yolcu edilmemiz muhteşem olacak.

**

Sn. Doğuş Derya, geçtiğimiz hafta içerisinde BRT’de yayınlanan, Birinci Boyut’a katılarak, yurttaşlık, gece kulüpleri, cumhurbaşkanlığı seçimi gibi konulara değindiniz. Ve Ada’nın kaynaklarının yetersiz olmasına karşın siyasiler, siyasi rant uğruna birçok insanın yurttaş yapıldığını dile getirdiniz. Nüfusun kontrolsüz arttığına dikkat çekerken, Özellikle Nijeryalı öğrencilerin, kendi aralarında insan ticareti yapmak üzere mafyalaştığını gördüğünüzü dile getirdiniz. Örneğin buradaki bir üniversiteye kayıtlı Nijerya’da kadınlara ulaşarak seni işte filan üniversitede hukuk okumak için kayıt edeceğiz, biletini biz kesiyoruz gel deyip de kadın geldiğinde işte 40 bin euro borcun var.Bunu ödemek için bu kadar süre şu işi yapman gerekir diye fuhuşa zorlandığını belirttiniz. Sn. Derya, memleketin dingili koptu. Free feel gidiyor. Ülke KKTC yerine ‘3’ K ile yani Kumar, Kadın Ticareti ve Kara Para Aklanılan yer olarak anılmaya başlandı. Nermin Teyze, biryerlerin kalın barsağının bağlandığı bu memlekette, akan moklar böyle akar. Sizlerde halk olarak akan moklara andilla koyarak bakar. Eh o zaman bakmaya devam edin çünkü bugün göğüs hizanıza gelen moklar yarın burnunuz hizasına gelince sizi boğacak dedi.

**

Sn. Suphi Coşkun, Dipkarpaz Belediye Başkanı olarak, yasalara aykırı bir şekilde ticarethanenizden belediye adına alış veriş yaptığınız yönündeki iddialara yanıt vererek, Dipkarpaz bölgesinde dükkan vardı da bizmi oralardan almadık dediniz. Ve bölge mahrumiyet bölgesi olması nedeniyle, sadece birkaç dükkan olduğunu, oralarda da istenilen şeylerin çok olmadığından dem vurdunuz.  Vardı da bizmi almadık diyerek, yapılan eleştirilerin bölgenin durumunu bilinmemesi nedeniyle yapıldığını dile getirdiniz. Başkan, kısacası baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar diyorsunuz. Aman bacanın tıkanmamasına dikkat edinki dumanı nefes almakta sizleri zora sokmasın.

**

Sn. Turgay Hilmi taaaa Alamanya’lardan gönderdiğiniz paylaşımda, ülkem fena hasta olmuş. Hiç iyi değil. Üzülerek izliyorum uzaklardan dediniz. Turgay hocam,salataya konan fıstık yağı, ekmeğe sürülen blue band tereyağı fazla geldiği için mide fesatına uğradık. Karın sancısından ölüyoruz. Ayrıca sokak kedisinin özgürlük felsefesi yerine camdaki ciğere bakarken, tekme yemesine karşın bakmaya devam eden ciğercinin kedisinin kaburgaları kırıldı. Ona da üzüldük. Üzüntüden hasta olduk. Gece yatarken bile çorapsız yattğımız için üşüttük. Halk olarak mide ağrısı bizi öldürürken, lumbago hastalığımız devşirdi., Siyatik ve romatizma ağrılarımız arttı. Tokat yemekten mosmor olan gözümüz açılmıyor. Paspas olmanın dayanılmaz hafifliği içerisinde, basılmadan mütevvellit bel fıtığı çıkarttık. Vekillerimiz, halkını düşündüğü ve dua ile iyi etmek için Meclisi bile okuyup, üfleyerek dua içerisinde açmak için önerge verme hazırlığına girişti. Kısacası bize öldünüz ama farkında bile değilsiniz diyorlar.  Turgay hocam, ağaçtan düşen yaprak nasıl kurumaya mahkumsa, gönülden düşen de unutulmaya mahkumdur. Gönlümüzden düşenler, zamanı gelince rüzgarın önünde sağa sola savrulup, ‘Angoniciklerin’ yanında soluğu alacak.

**

Sn. Yılmaz Özdil, Sözcü Gazetesindeki köşe yazılarınızı zaman zaman okurum. Dik duruşunuz nedeniyle sizi takdir edenlerdenim. 15 Ekim tarihli yazınızı okudum. Yazdıklarınıza bir paragrafı hariç katılmamak mümkün değil. 14 yaşında Mücahitlik yapan, ve her çarpışmada bulunan birisi olarak, o dökülen kanların bir kısmına şahit olanlardanım. Dolayısıyle bu coğrafyada kanın artık damarlarda kalmasından yanayım. Sanırım Akıncı da açıklamasında buna vurgu yaptı. Gelen Türk, giden Türk, diyerek Kıbrıslı Türkler gitsin,biz oraya  insanımızı göndeririz diyen zihniyete katılmak sanırım mümkün değil. Sanırım Mücahitler olarak bizler buralarda direnmemiş olsaydık, Türk askeri Kıbrıs’ın kara sularına bile gelemezdi. Haaa gelir derseniz buyurun Rodos  ve diğer Yunan adaları da orada, girin karasularına da Hanya’nın Girit’te, Konya’nın da Türkiye’de olduğunu görün. Benin Başbakanıma maaşın kaç diye yukarıdan bakarak soran. Denktaş’a git memleketinde siyaset yap deyip, ülke insanını ciğercinin kedisi yerine koyarak tekme manyağı yapan. Akıncı’ya hadsiz diyerek sana haddini oradaki vatandaşlarım bildirir diyerek, siz etiket biz ise o etikete fiyat koyanız ayaklarına yatan Erdoğan’a destek atmaya çalışmanıza üzüldük. Eskiden daha olgunlaşmamış başı dik duran başak gibiydiniz. Sanırım olgunlaştıktan sonra onun gibi başınız eğildi. Biz kan dökülmesin, sorunlar diyalog içerisinde çözülsün, kar tanelerinin bir birine zarar vermeden yol almasını becerdikleri örneğinde olduğu gibi, insanlar bir birine zarar vermeden yol almasını becersin ve hoş görü sahibi olsun diyoruz. Ama siz kar taneleri yerine, tangur tungur, kıra döke gitmeyi tercih eden Erdoğan’ı beğeniyorsunuz.Beğenmek görseldir. Biz eskiden altını beğeni ile çizdiklerimizin, cilası düşüp, altından pas çıkınca üstünü çizmesini de biliriz.

**

Sn. Orhun Karagözlü, sosyal medyadaki paylaşımında, hadde gözünüz aydın. KKTC Meclisi dualar eşliğinde açılması için öneri sunuldu. Oldu olacak, Meclise bir imam. İki de ölüyücü yani ölü yıkayıcı atayınız olsun bitsin. Meclis Başkanının odasını da Mescit olarak kullanınız dediniz. Sevgili Orhun, Ayşaba, üzüm üzüme bakarak kararır. Gideceğimiz yol çizildi, koltuk kahramanlarına da bunları hayata geçirilip uygulamaya konması için  direktif verildi. Kadınlara kara çarşaf, erkeklere de çember sakal ile ellerine tespih verilmeden, bu arkadaşlar ürettikleri yağ ve grasolara basıp düşmemeleri için dikkat etmeleri gerektiğini söylüyorum dedi. Sevgili Orhun, Meslis-i Mebusan’ın bazı mümtaz üyelerinin, Meclisi ‘Yeşil’ boyama çalışmaktaki ustalıklarına hayran kaldım. Ama makyaj konusundaki estetik- cerrahi uzmanlıkları ise tek kelime ile muhteşemdir.Takdir ederim.

**

Sn. Mustafa Yalnıkaya, BES Başkanı olarak yapmış olduğunuz açıklamada, şirket açan belediyelerde kirli işler dönüyor. Bakın Esentepe Belediyesine plaj yaptı kola satar. Şirketler kuruluıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri eylemler gölgesinde geçecek. Belediyeleri sokağa indireceğiz. Çözüm yolları için belediye başkanları ve sendikalar bir araya gelsin. Çözülmezse kriz kapıdadır dediniz. Belediyelerin borçlarını şimdiki belediye başkanları yapmadı ki. Lapta, Lefkoşa, Akdoğan, Lefke gibi belediye başkanları borçları önünde buldu. Kaynak yaratın. Belediyeleri rahatlattın. Sanayi, esnaf ve vatandaş bitti. Bankalar bunları bitirdi. Hükümet ne yaptı hiç. Protokol imzalandı ama bu yüz karasıdır. İrademizi teslim ettik.  Eylemler kapıdadır. Ama yetmez halk sokağa inmeli ve iradeye el koymalıdır dediniz. Sn. Yalınkaya, anladığımız kadarı ile Ocak ayında, bestesiyollar bizimdir, güftesi de hadde barra makamında hazırlayacağınız acılı arabesk türündeki şarkıyı piyasaya süreceksiniz.Hatçe Teyze,Mustafa ovlcum, atalarımız, çobanın gönlü olsa tekeden yağ çıkartır der. Yağ ve graso uzmanı, klavye ve sosyal medya kahramanı, gıccacığın işe girmesi ile oğlancığın sözleşmesinin uzatılması dışında birşey düşünmeyen halkın,gönlü olsa, KKTC’de değil tekeden, öküzden bile süt çıkartır dedi. Bilmem anlatabildim mi?

**

Sn. Barış Can  sosyal medyadaki paylaşımında, muhalefetin onca uyarısına karşın yanlış politikalar nedeniyle Türkiye’nin Suriye’de yalnız bırakıldığını dile getirdin. ABD mütefikimiz, Rusya dostumuz dediler ve bizi kandırdılar. Terörist YPG ile PYD ile İstanbul’da görüşmeler bile yapıldı. Sonuçta bedelini kahraman Mehmetçiğimiz ve masum Türkiye halkı ödüyor. Barış savaşsız bir dünya derken vatan haini, ama savaşalım dersek vatansever oluyoruz dedin. Ve yanlış politikalardan dolayı sınır güvenliğini kaybeden Türkiye’nin, rant peşinde koşan iktidar tarafından savaşmak durumunda bırakılarak, ordunun bataklığa sokulduğunu dile getirdin.  Sevgili Barış, barış şarkıları söylenirken, harıçten gazel okumaya başlayıp,  bu şarkılara detone olmuş sesler ile karşılık vermeye çalışanlar, her ne kadar bu şarkıları söyleyenlere acemi, korkak ve vatan haini deseler bile günün sonunda siyasi mevta olmaları kaçınılmazdır.

**

Sn. Mehmet İkizer, sosyal medyadaki mesajında, Kıbrıs Türk Halkının varlığını hiçe sayıp, hor görenler, onu aşağılayanlar bilsinler ki, Türklük mücadelesini Atatürk’ün Kurtuluş Savaşından sonra düşmana karşı Kıbrıs Türk Halkı yapmıştır. Ve o mücadele neticesinde Türkiye Ada’ya ayak basmıştır.Varlığımızı Türkiye’ye bağlamak büyük haksızlıktır diyorsun. Ayrıca bu ilkkez Erdoğan ve AKP hükümetlerince yapılmıştır. Bilinsin ki, KKTC için Türkiye, Atatürk ve onun ilkelerine bağlı kalındıkça sevilmekte ve saygı görmektedir ifadesinde bulundun. Sevgili Mehmet, din bezirganları, belki balığı kavağa çıkaramaz.Ama gurcalaya, gurcalaya inan, bunlar onu bile değil kavağa, hurmaya bile çıkartmaya çalışırlar.Sevgili Mehmet, Baba mirası yanan mum gibiysa, ve yandıkça biterse, partinin ve siyasetin getirdiği armağan da ‘Golorambicik’ gibidir. Kendi etrafını aydınlatır. Gün gelir yağı bitince o da karanlığa gömülür. Ama Atatürk maşallah projektör gibidir. O projektör tüm gençliği aydınlatır.

**

Sn. Sezgin Ahmet, sosyal medyadaki paylaşımınızda, sen Kıbrıs'lı Türk, niye sesini çıkartmıyorsun ? Havuzlu villacığını ve elinde tutuğun ganimetcikleri kaybetmekten korkutuğun için tabii diyorsun. Sezgin hanım, korkunun ecele faydasının olmadığını bizimkiler hala öğrenmedi. Ses duyunca eğil de gulle geliyor geçsin modundan bir türlü çıkamıyorlar. Ganimetin yanında birde gıccacığın işe girmesi, oğlancığın sözleşmesinin uzatılma işi var. O nedenle ‘sus’ ‘Yavrunun’ söz ‘Ananın’ diyorlar.

**

Sn. Cenk Özdağ, 2. bir emre kadar, Türkiye'nin resmi görüşünün dışında düşünmek,Konuşmak,Aklının köşesinden geçirmek,Rüyada görmek, Falda çıkmak, Zinhar paylaşmak,Acaba, fakat, lakin demek,yasaktır deyin toptan rahatlayalım, siz de biz de dedin. Da, Ayşaba, o Cenk ovlucuğuma bir zahmet söyleyin, nefes almak. Yemek yemek. Gülmek ve ağlamak izne tabidir. İzin almayanlar zinhar bunları da yapamaz konularını diğerlerine dahil etmedi. Sevgili Cenk, havadaki leylek ile uçak içerisinde çok iyi muhabbet yapılmaz. Ama inan buralarda senin ile iki çift lakırdı etmek isteyenler var. Ve senin Gökyüzünden yer yüzüne inmeni bekliyorlar.

***

Günün Fıkrası72754102_2375048536068628_5395250733694058496_n.jpg

Günün Fotosu72611582_944982789210816_7965599308126879744_n.jpg

Günün Sözü74338956_401830170484714_1328130619523203072_n.jpg

Günün Bayram Harçlığı72662050_909889242703541_2485779019107139584_n.jpg

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA