TANER ULUTAŞ YAZDI... BASKIN SEÇİM, BELEDİYE SAYISI VE ORTAK HAVUZ

Yangınlar, aşırı sıcaklar ve zam furyasından boğulmak üzere olan insanımızın aksine, siyasetçi samanının altından suyu götürüyor. Bir taraftan birileri bandoflalarını çıkartıp çizmelerini giyerek, gizlce kurultay hazırlıklarını sürdürürken, bir diğer taraftan bir diğeri ise güç birliği oluşturmaya çalışıyor. 

Rahmetli Demirel, bir zamanlar, seçimleri tencere belirler, demişti. Zeytinyağlı kazıkların habire hart diye geçirilmesi sonrasında, tenceredeki yemeği yarıya inen geçim derdindeki vatandaşı, sanırım ne kurultay nede seçim ırgalar. Zam kazıklarının acısını da muhtemelen hedefe koyacağı hükümetin lokomotifi  UBP’den çıkartmaya çalışacak.

Kurultay hazırlığındaki UBP’de, Başbakan Ersan Saner’in yeni bir operasyona hazırlandığı öne sürülüyor. YDP’den, Vakıfları, Kıb-Tek’i ve Spor Dairesini istedi. Paranın musluğunun Spor Dairesine bağlı piyangolar biriminde olduğunu bilen Başbakanın, Spor Dairesini YDP’den alıp, Başbakanlığa bağlamak, başına da müşavir konumunda olan eski Spor Dairesi Müdürü Hüseyin Cahit’i, getirmek istediği söyleniyor.

Tabi reklamlardaki aç-kapa Elmor misali, filan sahanın çimine, teline, bilmem tribününe denilerek, musluk açılmak suretiyle her köye ve beldeye para dağıtılacak. Ve oradaki oyların bir miktarını kurultayda kendisine, seçimde de partisine kanalize etmeye çalışacak. Erhan başkan Spor Dairesinin verilmesine evet dermi? Sanmam.   

Başbakanın bu ataklarına karşı, Faiz Sucuoğlu ile Hasan Taçoy’un birlikte karşı güç oluşturmaya çalıştıkları duyumları var. Sucuoğlu ile Taçoy’un birlikte yedikleri yemeği de buna bağlıyorlar. Anket sonuçlarının Taçoy’un kazanma ihtimalinin olmadığını göstermesi halinde, Sucuoğlu’na açık destek vereceği belirtiliyor.

Başbakan Saner’in, 1 Ekim’de meclisin açılacağı gün, nisabın hasıl olmaması ve 3 gün bu durumun devam etmesi halinde baskın seçime gideceği söyleniyor. Baskın seçim ile kaybedebileceği bir kurultay yerine, erken seçime partisinin başında giderek kazanma ihtimalini yükseltmek istediği iddia ediliyor. Böylelikle 2’nci bir irsen Küçük vakasını önleyerek tekrar seçilmeyi garanti altına almak istediğine vurgu yapılıyor. Tabi seçime DP ile ittifak kurarmı? Millet Partisinin seçime giremeyecek olması nedeniyle Bertan Zaroğlu’na kontenjan vererek destek sağlarmı? Olabilir İlerleyen zaman diliminde buda netlik kazanacak.

Tabi hükümetin önünde belediyeler mevzusu da vardı. Belediye sayısı azaltılarak, güçlendirilmeleri düşünülüyordu. Kalan zaman sürecinde sanırım bunu yapabilmek imkansız oldu. Ancak bazı düzenlemeler yapılarak, maaş bile ödemekte zorlanan belediyelerin kasası güçlendirilebilir kanaatindeyim. Mesela bazı belediyelerin konumları itibarı ile büyük gelir elde ettiği biliniyor. Mesela Değirmenlik Belediyesi bir zamanlar kendisine tanınan imtiyaz nedeniyle hava alanında kurduğu darphaneden hatırı sayılır bir para elde ediyor. Osman Işısal döneminde elde edilen para alt yapıya ve sportif etkinlikler için tesislere, yollara ve kaldırımlara harcanırken, şimdilerde elde edilen para yol güzergâhlarının çiçekler ile güzelleştirilmesine yatırılıyor. Gaziköy dâhil birçok köyde bölge halkının faydalanması için sahalar yapılırken, Değirmenlik, Cihagir ve benzer yerlerde de hem saha hemde yolardaki kaldırımlara para harcanmıştı.

Peki Değirmenlik belediyesi lüküs bir hayat sürerken, yanıbaşında, otel geliri olmayan, sadece emlak vergisi geliri ile yetinen Paşaköy, Vadili, İnönü ve Akdoğan belediyeleri bu gelirden neden nemalandırılmasın? Bu belediyeler bir avuç ciğerini, kendi yağında kavurmaya çalışırken, diğerlerinin masasında neden kuş sütü bile eksik olmasın? Ve bu para neden bir havuzda toplanarak her belediye bundan nemalandırılmasın?

Alsancak, Monako gibi küçük bir alana sahip ama gelir düzeyi oldukça yüksek.  Oteller vasıtası ile iyi gelir elde ederken, hemen yanıbaşındaki Lapta’nın ne günahı var? Neden Alsancak para içerisinde yüzerken, Lapta parasızlıktan grak grak etsin? Bazı belediyeler gerek otellerden gerek inşaat patlamasından ve gerekse bölgedeki işletme zenginliğinden hatırı sayılır paralar elde ederken, bazıları neden mide sancısı çeksin?

Karpaz Bölgesinin iki belediyesine hiç değinmek istemiyorum. İkisi de parasızlıktan yandım anam türküsü söylüyor.  Güzelyurt belediyesi kişisel başarılar ile gemiyi yüzdürüyor. Keza Lefke’de öyle. İki belediye başkanı da kişisel gayret ve becerileri ile biryerlere muhtaç olmadan işi götürüyor. Peki bir belediye elde ettiği paralar ile ballı börek ile kadayıfın üzerine koydukları dondurmayı afiyet ile mideye indirirken, konumu itibarı ile pek geliri olmayan belediyeler zeytin ekmek ve domatese neden talim etsin?

Bence artık belediye başkanlarına da bir oto kontrol getirilmeli. Adam yapacağını yapar, sonra ellerini yıkayarak çekip gider. Belediyeler literatüründe adı ‘Dayakçı’ çevre katili ve ‘Derebeyi’ olarak geçen başkanlara da artık oto kontrol getirilmeli. Bazı belediye başkanları ben yaparım olur mantığı ile hareket ediyor. 9 ay çalışanı ödemezken ağzını açanı kapı önüne koyuyor. Şoförünü punyo punyoya (Yumruk) dövmeyi kendinde hak görüyor. Kendine muhalefet eden bölgede ikamet edenlere çeşitli zorluklar çıkartıyor. Bunu dile getiren gazetecileri yalanları ile susturmaya çalışıyor.

Kayyum atanarak görevden alınmaları gerekirken bu yapılmıyor. Unutmayın,  Yeni Erenköy’de belediye çıkmaza girmiş kayyum bile atanmıştı. Sonra oradaki seçimi Emrah Yeşilırmak kazanmıştı. İflas eden Belediyeyi düzlüğe çıkartarak, yatırım yapar konuma getirdi. Bence belediye sayısına göz atılmalı ve ona göre yeniden sayı düzenlenmeli, 300 nüfuslu, köy belediye olamayacağı için, bir belediyeye bağlanmalı ve Mesarya’daki belediyeler birleştirilerek bir veya iki belediyeye indirgenmeli. Keza Girne bölgesinde, Alsancak, Lapta’ya, bağlanırken, Girne ve Çatalköy belediyeleri dışındakiler bu belediyelere bağlanmalı.

Kanaatimce ya belediyelerin sayısı düşürülmeli, yada ortak bir havuz yaratılarak, kazanılan paralar orada toplanmak suretiyle eşit dağıtılmalıdır. Dağıtılmalı ki, biri yer diğeri bakar konumundan belediyeler kurtulsun.

Fıkra

Kendine bir jilet alsın!..

Adam sokakta yürürken bir ara kafasını yukarı kaldınca balkonda bir kız görüyor. Kızın iç çamaşırı giymediğinin farkedince birden yönünü değiştirip apartmana giriyor ve gördüğü kızın daire kapısını çalıyor. Kapıyı aynı kız açınca ona 5 milyon TL uzatıp;

– ”Annene söyle sana bu parayla külot alsın” der.

Durumu çocuğundan öğrenen anne daha fazla para kopartmak düşüncesiyle ertesi gün külodunu çıkarıp aynı saatte balkonda beklemeye başlıyor.

Bir müddet sonra para veren adam kadını o vaziyette görüp kapıya dayanıyor. Kapıyı açan kadına 1 milyon TL uzatıp;

– ”Bayan kendinize bir jilet alın” der.