TANDOĞAN YALKUT YAZDI..."SENE 2021, SANKİ 1981…''

Sene 2021, sanki 1981…

Hazır şu meşhur 2021 yılı TC-KKTC İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolü tazeliğini korurken bu sözleşmeyi bir analiz edip kendimce anladıklarımı , anlamadıklarımı, paylaşmak istedim. Şimdi size antlaşma nedir, ne amaçlanır sonuçta ne olur gibi bilgilerinizi güncelleyeceğime, bu antlaşma içerisindeki göze batanları, soru işaretlerini konuşarak paylaşmak daha verimli olacak diye düşünüyorum.

Şimdi şunu anlıyorum bu protokolün ilk cümlelerinden; KKTC Hükümetinin ve TC Hükümetinin sorumlulukları var, KKTC Hükümeti reform ve eylem paketini harfiyen ve belirlenen bitiş tarihlerinde tamalayacak,2022 de yapacaklarını en geç 2021 Ekim ayında planlayıp TC Hükümetine bildirecek, bunları tamamlaması şartı ile TC Hükümeti de 2.250.000.000 TL tutarındaki meblağı hibe olarak , 1.000.000.000 TL tutarındaki meblağı da verdiği gündeki USD kurundan kredi olarak KKTC Hükümetinin borç hanesine, kendi muhasebe kayıtlarının da alacak hanesine yazılacak. Faiz oranı da sanırım reel faiz oranı cinsinden hesaplanacak. Bu arada belirtelim, 2020 yılında vaadedilen hibelerden de nedeni belirtilmeyen ve hala anlamadığımız nedenlerle, hibeler de 2021 yılında tamamlanacak.

Şimdi burda duralım, bu hibe programlarının tümü alta belirtiliyor, bir lirası bile burda harcadığımız para değil , adına ARMA dedikleri  " Altyapı ve Reel Sektör için Mali iş birligi Aracı Projeleri", ve "Ankara Kaynaklı Projeler" ve "Faaliyetler" burda planlanmayan ordan planlanıp buraya kanalize edilen projeler.

Şimdi şunu anlatmak özetlemek istiyorum size. Bu memlekette nereye yol yapılacağını bilen yok. Bu memlekette nereye ne hastahanesi yapılacağını bilen yok. Bu memelekette nereye ne için okul yapılacağını bilen yok. Bu memelekette nereye ne için tarım yapılacağını bilen yok. Bu memlekkette nereye ne için düzenleme yapılacağını bilen yok.Bu memleketin kalkınması için , kendi ayakları üzerinde bağımsız bir model olabilmesi için kendi dinamiklerini devreye sokması gerekir diye plan yaparken, biri size diyorki; dur be kardeşim sen bilmezsin ben senin için bir model ve plan yapacağım bunu sen uygula ben senin dimdik ayakta durman için ne gerkiyorsa yapacağım.

Tam da bütün taslağı bugün anlatabilirim sizelere derken okudukça onurum kırıldı. Okudukça üzüldüm, dağıldım…

Ne büyük bir acı bu…

Evinizin hangi odası boyanacak, hangi odası nem aldı, hangi odası tadile edilecek, buna komuşunuz karar verecek. Hatta size diyecek ki evin büyük oğlanına güzel bir villa…

Küçükler? Onlar beklesin..

Önce esas oğlan.

Öyle bir durum ki; yeni yaşananları hazmedememiştik daha.

İnanın ekonomiyi geçtim.

Yıllar once IMF veya Dünya Bankasına karşı TC Hükümetlerinin verdiği savaş ve mücadele bunun gibiydi..

Onlarda kendi göbek bağlarını kendileri kesmeye karar vereli çok olmadı.

Bizde diyebiliriz bunu. Uzaktan gazel okumak kolay. Bekara kadın boşamak da kolay.

Ama bakıyorum da çok ta uzak değiller. İçimizde . Hatta her odamızda oınlar, koridorlarda da onlar, Bahçeye çıkıyoruz yine onlar. Bekarda değiller, evlenmiş ayrılmışlar. Ve bir de sizing de bunlardan yeni canınız yandı. Öğrenmişlik psikolojisi ise bu… O zaman isyan ettiğiniz haksızlıklar demekki doğruymuş.

Peki ya biz… Ne kadar daha çiğnemeden yutarak kabulleneceğiz olanları.

Yol bizim, hastahane bizim, okul bizim, cami bizim, iman bizim…

Oğlan bizim kız bizim…

Ama görüyoruz ki imam onlar. Ister kıyarlar nikahı ister bozarlar.

Allah sonumuzu hayır eyleye…