TALAT FİYASKOYU BAŞARIYA ÇEVİREBİLECEK Mİ!
Ediz TUNCEL
17 Haziran 2015 Çarşamba 09:05
Çoğu zaman fiyasko diye gördüğümüz bazı durumlar, ender de olsa, akılcı politikalarla başarıya döndürülebilmiştir. Bugün CTP'nin başına, devletin ve partinin bütün organlarında bulunmuş olan, artık duygusal olmanın çok ötesinde duracağının, tecrübesini ve mantığını konuşturacağının, sancılı bir dönemle yüzleşirken bugüne kadar memleketi esir alan tarikat zihniyetli siyasi parti kalıplarını kırmak için kolları sıvadığının da sinyallerini veren Mehmet Ali Talat geçti. Şahsi düşüncem, bu değişimin çok olumlu bir gelişme olduğudur. En azından CTP'nin son döneminde gördüğümüz ve adeta UBP dönemindeki fiyaskolar şampiyonluğu egale etmek için gösterilen özel gayretin Talat döneminde gösterilmeyeceğini biliyoruz. Talat'ın CTP'nin başına gelmesinin bir başka avantajı, Kıbrıs sorunu sürecini iyi bilen ve Cumhurbaşkanı Akıncı'nın bu kritik dönemde vereceği sınavın farkında olan bir lider pozisyonunda olmasıdır. En azından, bugün Kıbrıs sorunu konusunda birbiriyle uyumlu iki liderle görüşme masasına gidilecek. CTP içindeki tarikat ve çete zihniyetli klik, Talat'ın Cumhurbaşkanlığı sürecinde önünü tıkamıştı, ancak farkında olmadan da devletin başına geçme konusunda yolunu açmıştı... Bu yazının başında belirttiğimiz gibi, birilerinin fiyaskosu, günün sonunda olumlu sonuç verdi, her ne kadar fiyaskonun mimarları bunu istememiş, arzu etmemiş olsa da... Şimdi Talat'ın önünde dağ gibi sorunlar duruyor ve bu sorunlarla baş edecek ekibini kurmak için CTP içinden ne kadar "doğru" adam bulabileceği bir soru işareti... Bazı gölgede kalmış konularda CTP iyi işler yapmış olsa da, birçok önemli konuda CTP yönetimi sorunları resmen kendi eliyle kendi kafasına geçirdi. Rum tarafıyla bir anlaşma kapıdayken ve bir anlaşmayla artık tam anlamıyla bir AB ülkesi olma yolundayken, devletin bütün sektörleri tel tel dökülüyor, elle tutulur, doğru dürüst çalışan, sorunsuz çalışan bir tek kurum ve kuruluş yok ve CTP-DP yönetimi, iktidara geldiği günden beri, bir tek soruna çare üretemedi. Bugün hala polis teşkilatı en az yüzde otuz eksikle çalışmaktadır ve eski CTP yönetiminin "bu bizden değildir" deme gafletine düşerek partizanca etiketlediği ve birbuçuk seneden beridir ataması yapılmayan Polis Genel Müdür vekili halen vekil olarak görevini sürdürmektedir. Poliste, sağlıkta ve eğitimde ciddi personel sıkıntısı olmasına rağmen CTP yönetimi kapı arkasından partizanca istihdamlara devam etmiştir, UBP'nin partizanca istihdam geleneğinin devamını güzel güzel ve adeta UBP'ye misilleme yaparcasına getirmiştir. CTP'nin dışardan atama Maliye Bakanı'nın özellikle vergi uygulamaları konusundaki fiyaskoları ayyuka çıkmış, hakkında bir türlü sonuçlandırılmayan bir Meclis soruşturması açılmış, hatta ve hatta, bu bakanın bazı konulardaki tutumu, hükümetin küçük ortağı DP'nin lideri Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş'ın da isyanları oynamasına sebep olmuştur. Tasarrufa gidilecek diye, turizmde tanıtım konusunda CTP-DP iktidarı resmen sınıfta kalmıştır. Bir taraftan işadamları ve siyasetçiler arasındaki ilişkiler fena halde kokuşmuşken, özellikle seçimlerde iktidara gelmesi olası olan siyasi partilere "yardım" adı altında, "seçimde gör beni, seçimden sonra göreyim seni - seçimde göreyim seni, seçimden sonra gör beni" mantığıyla rüşvet yedirilirken, diğer taraftan seçim sonrasında onlarca milyon liralık vergi bağışlanırken ve hangi şahısların veya kuruluşların vergilerinin bağışlandığı açıklanmazken, ve keza, bu "bolluk ve saltanat içinde", tasarrufa gidilecek diye, sağlık ve çevre gibi bazı hayati öneme sahip sektörlerde tatil günlerinde ve mesai saatleri dışında memur çalıştırılması durdurulmuşken, özellikle de sağlık sektöründe ölümcül sonuçlara neden olabilecek durumlar ortaya çıkmışken, özellikle hükümetin büyük ortağı CTP'nin söyleyecek pek de sözü kalmamıştır. Örneğin trafik kazası geçirip de kafasında ciddi yaralanma şüphesi olan bir hasta, hafta sonu bu felakete uğramışsa, o sırada hastanede hazır olmayan tomografi çekecek teknisyenin dışardan gelmesini beklerken beyin kanamasından gidebilir, teknisyen de geldiğinde iş işten çoktan geçmiş olabilir. Okullarda da altyapı sıkıntısı her boyutuyla sürüyor. Binbir alavera dalavera ile sırf 13. maaşları ödeyecek kaynak bulunsun ve TC'deki iktidarın bazı muhteremleri memnun olsun diye kısa günün karına bakılarak peşkeş çekilen Ercan konusu ortada halen duruyor ve seçim öncesinde Ercan'ı çatır çatır geri alacağını iddia eden iktidar ortaklarından tıs yok! Lefkoşa Belediyesini, Lefke Belediyesini batağa sürükleyenler halen sokakta ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar... Herşey geliyor, bazı muhteremlerin vergilerini bağışlama lüksüne sahip olduğunu düşünen Maliye Bakanlığı'ndaki bütçeye ve siyasi iradeye dayanıyor, günün sonunda. Elbette ki bu örnekler fazlasıyla devam ettirilebilir. Ancak durum açık ve nettir. CTP-DP hükümeti döneminde, aynen UBP döneminde olduğu gibi, vatandaşın ve ülkenin hakları değil, belli çıkar gruplarının çıkarları ve rantları kollanmıştır. Durum böyle olunca, iyimser olmama rağmen, Sn. Talat'ın işinin çok zor olduğunu da teslim etmeliyim. Çünkü, Sn. Talat, sadece sorunlara çözüm getirmek ve bozulanı düzeltmekle yükümlü değil, kendi partisinden olsalar bile, sorunları yaratanlardan ve ortalığı kırıp geçirenlerden çatır çatır hesap sormakla da yükümlüdür. Ancak o zaman bu küçük ülkeye bir umut gelir, düzelir, adalet, hak, hukuk anlayışı yerleşir. Ancak o zaman siyasette "gerçek liderlik" anlayışı ortaya çıkar. Yoksa bu haliyle, mevcut siyasi yapıya ve devletin mevcut haline, bostandaki kargalar bile güler, devlete hükmettiklerini sananların da vatandaşın gözünde bostandaki korkuluk kadar hükmü olmaz... Hade bakalım Sn. Talat, memleketi iliğine kadar sömüren şu "kargaları" biraz korkutalım, en azından kendilerini herşeyin üstünde ve dokunulmaz sanan birkaç "korkusuz elebaşını" korkuluğun kollarında ibretlik sallandıralım...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.