SUYUN GELİŞİ VE HAYALLER
Oshan SABIRLI
09 Eylül 2014 Salı 15:24
[caption id="attachment_24474" align="alignleft" width="100"] OSHAN SABIRLI[/caption] Şu sıralar Türkiye’den gelecek su ile ilgili farklı tartışmalar yapılıyor. Suyun geleceği zaman, ileriki bir tarihe ertelense de, çalışmalar son sürat devam ediyor. Türkiye’den ülkemize gelecek su ile nasıl bir hayatımız olacağı ise merak konusu oldu. Su çalışmalarının, hayatımıza kattığı olumsuzlukları görsek, yaşasak da, vatandaşların çok fazla şikayet etmediği ortada. Yol kazıları devam ediyor, devasa su boruları toprağa gömülüyor, diğer yandan barajlar tamamlanmış durumda, deniz geçişinde de ciddi bir aşamanın kat edildiğini duyuyoruz. Zaman zaman çevrecilerin, zaman zaman arazisinden boru geçen mülkiyet sahiplerinin tepkisi yaşanırken, özellikle su borularını döşeyen firma yetkilileri ile yaptığım sohbetlerde, bu sürecin doğal olduğu, mümkün olduğu kadar vatandaşların hayatını olumsuz yönde etkilememek adına çalışıldığı, karşılaşılan sorunlara acilen çözüm bulmak adına faaliyetlerin yürütüldüğü belirtiliyor. *** Ben Mesarya çocuğuyum. Ancak diğer Mesaryalı vatandaşlarımızdan farklı olduğumu belirtmem gerek. Hayatımda hiçbir zaman çapa kürek elime almadım. Çiftçilik veya hayvancılık benim ve ailemin geçim kaynağı olmadı. Ancak sıcak havanın, nemli başakların, alev gibi esen rüzgarın ne anlama geldiğini gayet iyi bilirim. “Çiftçinin yine kuraklık var” söylemlerini, arpaya, buğdaya, vigoya karşı toplumun bakışını gayet net gördün. Oysa yeni bir döneme gireceğiz. Tarım olayının tamamen değişeceği bir çağ geliyor gibi hissediyorum. Kıbrıslıların geleneksel tarım faaliyetlerinin değişebileceği, sulu tarımın, farklı tarımsal ürünlerin yetişebileceği bir dönem başlıyor. Umarız “kuraklık” gibi söylemlerin tarih olabileceği zamanları yaşarız. *** Bundan 3-4 ay önceydi. Trodos’a gezi yapma şansına sahip oldum. Eriyen karların dere şeklinde aktığına tanık oldum. Farklı noktalarda şelaleler vardı ve ülkemin diğer yarısında coğrafyanın, diğer Kıbrıslılara çok daha farklı davrandığını gördüm. Baf dolaylarında, sıra sıra dizilmiş üzüm bağlarına hayran olmamak elde değildi. Eşimle beraber bağ yetiştiriciliği yapmak, kendi şarabımızı üretmek gibi bir hayalimiz varken o topraklar ve doğanın, Baf yöresinde yaşayanlara verdiği nimetler büyüleyiciydi. Ö bölgelerdeki sulak arazilere imrendim. Öte yandan Kıbrıs’ın güneyinde de suya büyük ihtiyaç duyulduğu biliniyor. Kim bilir? Gelecek olan su, belki bir yandan, iki topluma barışı da getirebilir. Belki gelecek su ile benim hayallerimdeki o mütevazi şarap üretim tesisim de gerçek olur. Neden olmasın?
7 Eylül Pazar günü yayınlanan köşe yazımda, “Medya Etik Kurulu ve düşündürdükleri” başlığı altında Medya Etik Kurulu’na bazı eleştirilerde bulunmuştum. Medya Etik Kurulu Başkanı Sayın Prof.Dr.Süleyman İrvan bu eleştirilerim ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. İrvan’ın o yazısını aşağıda sizinle paylaşıyorum. Sayın Oshan Sabırlı, Öncelikle 7 Eylül Pazar günü yayımlanan, Medya Etik Kurulu konulu yazın için teşekkür ederim. Bu cevabi yazıyı köşende yayımlayarak, Kurul Başkanı olarak görüşlerimi açıklama fırsatı vereceğine inanıyorum. Yazında yönelttiğin eleştirileri kısaca cevaplamak isterim. İlk eleştirin, Medya Etik Kurulu tarafından uyarılan medya kuruluşlarının bu uyarıları konu alan haberleri yayımlamadığı şeklindeydi. Öncelikle bu tespite katılmadığımı belirteyim. Örneğin, uyardığımız Havadis, Haberal Kıbrıslı, Kıbrıs Postası (web sayfasında) ve Star Kıbrıs gazeteleri habere yer verdiler. Bugüne kadar hemen hemen tüm açıklamalarımıza yer veren Kıbrıs ve Halkın Sesi’nin son habere yer vermemelerinin, bu gazetelerdeki yönetici arkadaşların bilinçli bir tercihi olmadığını düşünmek isterim. Diyalog ise, henüz “diyalog kurmayı başaramadığımız” bir gazetemizdir. Umuyorum ki onlarla da diyalog kurmayı başarırız. İletişim noksanlığı konusunda Kurul Başkanı olarak benim de eksikliklerim olduğunu kabul ediyorum. Deklarasyona imza koyan medya kuruluşlarının, imzalarını geri çekmedikçe, Medya Etik Kurulu tarafından yapılan açıklamalara yer vermeleri beklenir. İmza almanın amaçlarından birisi de buydu zaten. Bilindiği gibi, Medya Etik Kurulu, gazetecilik meslek ilkeleri çerçevesinde ortaya çıkan ihlâllere ilişkin kararlar üretiyor, uyarılar yapıyor. Asıl amaç, Kıbrıs Türk medyasının etik ilkelere duyarlı yayıncılık yapmasını teşvik etmektir. Bu bağlamda, yaptığımız uyarılara yer vermek, en başta okurun/izleyicinin bilme hakkına saygının bir gereğidir. Ayrıca, dördüncü kuvvet olmanın bir gereği olarak hemen hemen her kesimi eleştirme hakkına sahip olan medyanın, kendisine yönelik eleştirilere de açık olması beklenir. Benim düşüncem budur. Etik ilkelere uygun gazetecilik yapan medya kuruluşlarına teşekkür edilmesi meselesine gelince. Medyanın asli görevinin, etik ilkelere uygun biçimde toplumu tam ve doğru bilgilendirmek olduğuna inanıyoruz. Toplumu doğru bilgilendirme görevini eksiksiz yapmaya çaba gösteren, gazetecilik kaygısı güden tüm medya kuruluşlarına Medya Etik Kurulu Başkanı olarak teşekkür ederim. Belki her kararda yapmadık ama, haksız bulduğumuz şikayetler söz konusu olduğunda medya kuruluşlarının yaptığı haberciliği övmekten de geri kalmadık. Daha önceki bazı kararlarımızda bunu görebilirsiniz. Medya Etik Kurulu, cezai yaptırıma sahip bir kurul değildir. Kurul, ilkelere aykırı yayınlar söz konusu olduğunda genellikle uyarı yaparak yanlışlıkların düzeltilmesi için çaba göstermektedir. Uzun vadede, Kurul’un bu işlevi daha iyi anlaşılacaktır diye düşünüyorum. Ayrıca, medyanın, ceza verilerek etik ilkelere uygun hale getirileceğine de inanmıyorum. Zaten dünyada da öyle bir uygulama yoktur. Detay gazetesinin Medya Etik Kurulu’nu tanımamasına gelince, öncelikle tüm açıklamalarımıza sayfalarınızda yer verdiğiniz için teşekkür ederim. Medya Etik Kurulu, 6 meslek örgütünün birlikte kurduğu bir oluşumdur. Şu anda Kurul’da üye olarak görev yapanlar, Deklarasyon çerçevesinde seçilmiş kişilerdir. Biz, kendiliğimizden ortaya çıkmış ve bu göreve talip olmuş değiliz. Ayrıca, ne Medya Etik Kurulu Deklarasyonu ne de İnternet Gazeteciliği Deklarasyonu dayatmayla hazırlanmış deklarasyonlardır. İlkini, 6 meslek örgütü birlikte hazırladı. İkincisini de haber sitelerinin yöneticileriyle Kurul olarak biz hazırladık. Şimdiye kadarki uygulamalarda da hayli başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Son olarak şunu söylemek isterim. Nasıl ki Medya Etik Kurulu, medya kuruluşlarını eleştiriyorsa, gazeteciler olarak sizler de bizi ve kararlarımızı eleştireceksiniz. Önemli olan, etik ilkelere duyarlı bir medya ortamının geliştirilmesidir. Yapıcı eleştirilerinizin devam etmesi dileğimle, Prof.Dr. Süleyman İrvan Medya Etik Kurulu Başkanı
GÜNÜN FOTOGRAFI
[caption id="attachment_33059" align="aligncenter" width="300"] Bu fotoğraf Esentepe bölgesinde çekildi. Fotoğrafı çeken Nihal Sakarya.[/caption]
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.