SİZİN Kİ CAN DA, HALKIN CANI PATLICAN MI?

S05ayın Bakanım, Ameliyat olduğunuzu duyduk, üzüldük. Geçmiş olsun. Acil şifalar diliyorum. Kendinizi ve sağlığınızı önemseyip; ameliyatınızı, yurt dışında yaptırmışsınız. Umarım istediğiniz sonucu almışsınızdır. Ancak, bizi kırdığınızı ve üzdüğünüzü de, belirtmek isterim. Üzüntümüz, sizin sağlığınızı önemseyip, tedavi için yurt dışınıza gidişinize değil elbette. Her bir birey gibi sizin sağlığınız da önemli. Kendinizi emanet edemediğiniz sistemi, bakanı olduğunuz halka, reva görmenize üzüldük. “Misafir, umduğunu değil, bulduğunu yer” misali, halkınızı bu vatanın misafiri görüp, onların vergilerini, şahsınız için kullanmanız üzdü bizi. Eminim ki, bizim duyduğumuz üzüntüden daha fazlasını da, meslektaşlarınız duymuştur. Meslektaşlarınıza güvenmeyip, yurt dışındaki doktorlara güvenmiş olmanız sadece meslektaşlarınızı üzmekle kalmayıp; halkın buradaki hekimlere bakış açısını da değiştirdi. Hele ki, ölümlerden sorumlu tutulan doktorlar gündemde iken, yaptığınız bu davranış, doktorlara duyulan güveni daha da zedeledi. Umarım doktorluk mesleğinin KKTC’de itibarsızlaşmasına neden olacak olan bu davranışınızın, geçerli bir sebebi vardır. Eminim ki, Tabipler Birliği ve TIP-İŞ, bu güvensizliğin ve itibarsızlaştırmanın nedenini, medya aracılığıyla soracaklardır ama ben yine de bir vatandaş olarak, sormak istedim. Gerçi, bizleri güvenmediğiniz bir sisteme , emanet edişinize, bizim vergilerimizi, şahsi sağlık giderleriniz için kullanmanıza ve içimizden birileri olan doktorlarımıza duyduğunuz güvensizliğe üzülmemek lazım. Çünkü aslında siz, bakanlığını yaptığınız sektöre güvenmeyerek, kendi yaptığınız işe güvenmediğinizi koydunuz ortaya. Bu davranışınızla, “Ben bakanı olduğum sektörü, iyi idare edemiyorum, o yüzden bu sisteme güvenmiyorum” dediniz; aslında. Belki de diyeceksiniz ki, doktorlara güvensizliğim yok, hastaneler yetersiz ve sistem bozuk. O zaman da sormazlar mı size, sistem dediğiniz ne ve bu sistemin başındaki kim? diye. Eğer bu işin başında siz varsanız, neden düzeltmiyorsunuz? Düzeltemiyorsanız, neden orada oturup, o görevi yapmanız için verilen maaşı alıyorsunuz? Hepsinden önemlisi, madem düzeltemeyeceğiniz kadar bozuk bir sistem var ve siz bu sisteme canınızı emanet edemiyorsunuz; o zaman bu halkın canını neden emanet ediyorsunuz? Sizinki can da; halkın canı patlıcan mı?