SİYASET
Arif Alasya
27 Kasım 2015 Cuma 08:55
İnanın artık siyasi yazı yazmak bana hiç zevk vermemeye başladı. Bunca yıl siyasetin içinde olmam onlarca belki yüzlerce bin bir surat siyasetçi tanımam ama onların bu hallerine çanak tutan seçmen kitlesi ile içiçe olmam bunun başlıca etkenidir sanıyorum. Son günlerde Sn.Cenk Diler kardeşimin ellerine, zamanına sağlık bizlere sunduğu kitabında siyasetçilerin ve arkalarında koştukları politikacıların onlara neler vaad ettiğini özetleyen bir kitap bize en büyük kaynak oluyor. Bence sandığa giden her seçmen bu kitabı okuyup kararını öyle vermeli. Bu güne kadar boykot edip sandığa gitmeyenler de okuyup sandığa gitmedikleri zaman bu düzenin, statükonun devamı yönünde yönünde nasıl katkı sağladıklarını anlamaları gerekir. Bütün bunlardan sonra peki ne yapmalı oyumuzu kime vermeli sorusunu da sormak lazım. Her şeyden önce ilk değişimin seçim sisteminden başlaması gerekir.Açık ve net olarak görüleceği gibi Devlet bütçesinden astronomik miktarda mali katlı alan vede hükümetleri döneminde devlette oluşturdukları kadrolar nedeniyle her seçime diğer partilerin birkaç adım önünde seçim yarışına katılmaktadırlar.İşte o zaman seçmenin iradesinin önce bu kitleye üstünlük sağlaması gerekir. Seçmenin bunu başarabilmesi ancak kendisine alternatif olarak sunulacak siyasi kadroların ve bu kadroların yapmayı öngördükleri değişimin kaynağının da belirtilerek onları ikna etmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. 2013 yılı itibarı ile yapılan tüm seçimlerde seçmen bir değişim istencini ortaya koymuştur.Fakat seçmenin bu değişim istenci siyasi karşılık buldu mu? Bu noktada bu sorunun cevabı kesinlikle hayırdır. Gerek sağda UBP gerekse solda CTP bir değişim olacağını hissettikleri için kendilerini yenile ve zaman kazanma adına birlikte hükümet kurmuşlar .UBP yıllardır parti içinde sürdürülen delege sultasını kaldırarak üyeleri daha değerli hale getirerek genişlemeyi hedeflemiş.Solda ise Mehmet Ali Talat başkanlığında parti içindeki grupları bir arada tutma yolun seçmiş hatta yeşil bayrağı eski kırmızı bayrağa döndürme için yola çıkmıştır. Her iki partinin bu yöndeki çabalarının sonucu seçimlerde alınacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası arkasında hiçbir parti desteği olmayan toparlanıyoruz hareketinin başkanı sandıkta sağladığı başarıyı siyasi parti aşamasına hala daha getirememiştir.Belli ki sadece ‘’Temiz toplum ,temiz siyaset’’sloganı ile siyasi parti kurmanın yeterli olmayacağını o da görmekte ve kuracağı siyasi partinin ekonomik düşünceleri ve Kıbrıs çözüm sürecindeki duruşunu net olarak anlatma konusunda sıkıntı yaşamaktadır.Bu sıkıntılarını aşabildiği takdirde bir alternatif olarak seçmenin karşısına çıkacaktır. Solda ise Cumhurbaşkanlığı seçiminden pay çıkarmaya çalışan iki parti ortaya çıkmıştır. BKP Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ciddi katkı koyduğunu ve partisinin da büyüdüğünü söyleyerek solda artık güç birliği değil yeni bir çatı partisinin kurulması gerektiğini dillendirmektedir. Onun bu söylemleri pek karşılık bulmamış solda birlik içinde hareket eden diğer unsurlar bu öneriye hala daha soğuk bakmaktadır. TDP’ye gelince görsel ve imaj olarak bir büyüme trendinde olduğu gözlenmektedir. Fakat bu büyüme adına bu güne kadar sadece tüzük tadilatı dışında ciddi bir ilerleme ortaya koyamamıştır.Şimdi bir Kurultay sürecine başlamıştır.Galiba bu süreç ayni zamanda TDP’nin yeniden nasıl oluşacağını ortaya koyacaktır.Şimdilik Güzelyurt,Girne,Mağusa ve İskele ilçe kongrelerini yapmış ve bu hafta sonu Lefkoşa ilçe kongresini yaparak genel kurultaya yelken açacaktır.Kurultay sonrası seçmenin önüne nasıl bir parti çıkacak bekleyip göreceğiz. Ben kurultayın çok sert geçeceğini tahmin ediyorum.Lefkoşa ilçe kongresi sonrası partide nelerin gelişeceğini başka bir yazıma bırakıyorum..
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.