27 Kasım 2024
  • Lefkoşa8°C
  • Mağusa7°C
  • Girne10°C
  • Güzelyurt5°C
  • İskele7°C
  • İstanbul8°C
  • Ankara-3°C

SİVİL TOPLUM YOK Kİ…

Oshan SABIRLI

10 Temmuz 2015 Cuma 09:16

Amerika Birleşik Devletleri’ne gittiğimde beni en çok şaşırtan, sivil toplum örgütlerinin çalışmaları olmuştu. Aslında, ABD’de, hemen her konuda çalışan birçok sivil toplum kuruluşunun, yaşamın birçok alanına etkisi dikkat çekici boyutlardaydı. Birçoğunun işleri siyaset olmasa da, siyasete yön veriyordu bu kuruluşlar. Ülkemizde ise sivil toplum kuruluşlarının, özellikle Annan Planı referandumu dönemi ile birlikte devinime uğradığını gördük. Her ne kadar birçok STK sırf fon almak amaçlı kurulsa da. Avrupa Birliği tarafından, Kıbrıs Türk halkının AB standartlarına yükseltilmesi adına bu fonları bol tarafından verilse de, zaman zaman nahoş olayların da yaşandığını gözlemlesek de STK’ların o dönemde gücünü de farklı şekillerde gördük. Ülkemizde son 3-4 yıldır ise bazı STK’ların ciddi anlamda faaliyetler yürüttüğünü, hatta sivil inisiyatiflerin çok önemli aşamalar kaydedip başarılara imza attığını da gözlemledik. Toparlanıyoruz hareketi buna en önemli örnekti. Hiçbir siyasi kariyeri olmayan bir akademisyenin, Kıbrıs’ta 1958’lerden başlayan müzakere süreçlerinde, neredeyse 60 yılda birçok müzakerecin sivrilemediği kadar sivrilmeyi başardı Özersay. Kudret Özersay, Kıbrıs Türk siyaset tarihinde önemli bir eşiği geçti. Özellikle Toparlanıyoruz’un topluma sunduğu arzulanan altyapı ve ilkeler ışığında, seçmenden dikkate değer bir oy alarak, sivil toplumun gücünü gösterdi bu hareket. Öte yandan AKSA’dan denize petrol sızdığı gerçeği yıllardır biliniyor. 2013 yılında yaşanan facia ise bardağı taşırdı. Her ne kadar çok büyük bir faleketin yaşandığını gözlemlesek de, o dönemde sivil toplumun tepkisi yetkililerin daha atak, daha kararlı davranmasında etken oldu. Sendikal faaliyetleri tüm bunların dışında tutuyorum. Çünkü sendikal faaliyetler, belli zümrelerin, özellikle ekonomik ve sosyal hayatları ile ilgili çalışmalar yürütüyor. Üstelik çoğu zaman sendikalarımız kamusal alanın ötesine de geçmiyor. Yani özel sektörün sorunları, yaşamımızı etkileyen noktalarda maalesef etkili olunmadığı gerçeği tam karşımızda. Bu kadar laf salatasından sonra sivil toplumun yaşamımızdaki yerini gözden geçirmemiz gerek. Zaman zaman tek kişilik, onlarca yıldır, şirket gibi yönetilen, ne başkanı, ne de sözde yöneticileri değişmeyen sivil toplum kuruluşları ise başındaki kişilerin egolarına ve basında çok görünme, belli zümrelerin tetikçiliğine yapmaktan öteye gitmiyor. Söze ABD’den başlamıştım. Siyasilerin atacakları her adımda “STK’lar acaba ne der?” yaklaşımının olduğu batı medeniyetlerinde çevre, insan hakları, kadın hakları, eşcinsel hakları gibi bir çok alanda yoğun faaliyetler yürütülüyor. Üstelik oluşturulan lobiler ile hem güçlü bir finans kaynağı hem de güç grubu oluyor benzer kuruluşlar. Bizde ise toplumun parasal gelir dışında aktif faaliyetler gösterdiğini görmüyoruz. Birliktelik olmayınca, toplum çıkarı adına uğraş gösterilmeyince kuş, böcek, vatan millet Sakarya, bayrak odaklı etkisiz, faaliyetsiz, güçsüz kuruluşlar oldukça, toplumsal olarak bir arpa boyu yol alamayacağımız ortada…

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.