SIRADAKİNİN, CANINIZDAN BİR PARÇA OLMAMASI DİLEĞİYLE…
Ayşegül Garabli
18 Ocak 2016 Pazartesi 09:48
59 yaşında bir kadın, 69 yaşındaki, eski eşi tarafından öldürülüyor; Haber “ Kıskançlık ölüm getirdi” başlığı ile veriliyor. Ve ardından, o insafsız yorumlar gelmeye başlıyor. “Aldattı mı acaba?” “Kim bilir ne yaptı ki, adamı, bu raddeye getirdi” “kendine de kadına da yazık etti” v.s v.s Bu yorumlar sadece, geçen gün eski kocası tarafından öldürülen, Nejla Mağracı, için yapılmadı elbette. Bundan önce çeşitli “nedenlerle” öldürülen tüm kadınlar için hatta, kadın erkek demeden, öldürülen tüm eşler için yapıldı. Mutlaka ölen, bir şey yapmıştır ki (!) öldüren, çileden çıkmıştır. Hele ki öldürülen kadınsa, bu daha da kuvvetli bir ihtimaldir. Öyle ya, kıskanmak, öldürme hakkını verir birine. Ya da, bir kadın öldürülmüşse, mutlaka, “erkeğin” hoşuna gitmeyecek bir şey yaparak, “erkeği” çileden çıkarmıştır. Bakın, KKTC gibi, ufacık bir adada, son bir yıl içinde kaç kadın, eşi ya da sevgilisi (!) tarafından, ya darp edildi ya da öldürüldü? 7 Ağustos 2015’te Gönyeli’de eşi Serdal Urhan tarafından darp edilen ve evinin balkonuna geçmeye çalıştığı sırada 7 metre yükseklikten beton zemine düşen ve 11 Ağustos günü yaşamını kaybeden Nilgün Urhan, 10 Aralık günü Küçük Erenköy’deki evinde kocası tarafından ,kalbine 10 bıçak darbesi alarak öldürülen ve Esentepe-Alevkayası arasındaki ormanlık araziye bırakılan Olesya Kuprııanova isimli Rus kadın, Ve son olarak da, geçtiğimiz gün, Güzelyurt’ta eski kocası tarafından, boğularak öldürülen 59 yaşındaki Nejla Mağracı(Hannas), Bunlardan sadece üç tanesi. Peki, öldürülme nedenleri neydi? Ya da, hangi neden, ölmelerini hak ettirebilirdi? Neden, öldürenlerin psikolojik tedavi alması gerektiği düşünülmedi de, tüm suç ölene yüklendi? Kim ne kadar önemsedi bu ölümleri? Öldürülen bizim kızımız, annemiz, kız kardeşimiz, olsaydı yine bu kadar normal karşılayabilir miydik bu ölümleri? Bu ölümlere alınan önlemler neler? Ne tür caydırıcı önlemler alındı? Alınmayan önlemlere gösterdiğimiz tepki ne? Öyle ya, burası KKTC, sıra kendimizden birisine gelirse, biz de öldüreni öldürerek sağlarız adaleti, olur biter. Ama asla giden geri gelmez ve asla duyulan acı bitmez. O zaman, tepki göstermesini beklediğimiz kişilerden, bu gün bizim yaptığımız gibi; “yazık olmuş” ve “başınız sağ olsun” cümlelerinden başka cümle duyamayız ve asla o baş, sağ olmaz bir daha. Demem şu ki; adalet herkes için gerekliyse, adaleti sağlamak ve sağlatmak da, herkesin görevi. Sıradaki öldürülen kadının, canınızdan bir parça olmaması dileğiyle…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.