SINIFTA KALDIK!!!!
Ayşegül Garabli
16 Haziran 2015 Salı 09:11
Çocuklar karne aldılar. “Başarılı” karneler, övünç vesilesi yapılıp, facebookta paylaşıldı ve ödüllendirildi. Ezber eğitime uyum sağlayamayanların, ya da kendisine ulaşılamayanların karneleri ise ,” utanç” vesilesi oldu (!) ve görmezden gelindi. Peki bu karneler neyin göstergesiydi. Neyi, ne kadar ölçmüştü ve aslında kimin karnesiydi? Başarı ve başarısızlık neye göre ölçülüştü ? Çocuklara,matematik, fen, sosyal, hatta Türkçe gibi bir çok derste,bilgilerin ezberletilmesi, başarının göstergesi midir yoksa, çocukların geleceklerinin yok edilmesi midir? Sorgulamanın, öğrenmenin ve üretmenin unutturulduğu bir sistemde, iyi ezber yapabilene verilen iyi notlar, birer ödül müdür yoksa ceza mı? Peki ya resim, müzik ve ya spor alanlarına ilgisi ve yeteneği olan çocuklara, diğer dersleri ezberleyemediği için verilen zayıf notlar? Onlar neyin göstergesi? Bu çocukların “tembel” ya da “geri zekalı” olduklarının mı yoksa, ellerinden alınan yeteneklerinin mi göstergesi? Akademik notların adaletsizliğini geçtim; peki ya “davranış notu”? Bu eğitim sistemsizliği içinde “davranış notu” neyi ölçüyor? Ne kadar sorumluluk alıp, sorumlu davranan bir birey olup, olmadığını ölçüyor mu mesela? Akademik “başarısından” dolayı, ebeveynlerinin” ödül” olarak alacağı bir araba ile trafikte nasıl davranması gerektiğini bilip bilmediği ölçülüyor mu mesela? Ya da, uyuşturucu konusunda, sorumlu davranıp, davranmayacağı? Her şeyden önemlisi, bu eğitim sistemi içerisinde, çocuklara, kendine, insan haklarına, doğaya, emeğe ve üretime saygı öğretiliyor mu ki, davranışları ölçülüp, “davranış notu” verilebiliyor.? Yoksa bunların hiç biri önemli değil de, “davranış notunda”, sadece “disiplin” mi önemli? Peki disiplin nedir? Sorgusuz, sualsiz, koşulsuzca konulan kurallara uyuyor olmak mıdır? Mesela, her sabah okula özel araba ile gelen öğrenci, sırf okul saatlerine riayet ediyor diye disiplinli sayılıp, davranış notu 10 olurken; çalışmak zorunda olduğu için geceleri, belki de içkili bir ortamda çalışan ve uykusuz kaldığı için, sabah okula geç kalan öğrenci , disiplinsiz mi? Ya da örneğin, matematik dersinde, bu derse ilgisi olmayan ve resim yeteneği bulunan bir çocuğun dersi dinlemek yerine, resim çiziyor olması “ davranış notunu” düşürecek bir disiplinsizlik mi? Bir çocuğun, doğru davranış kazanıp kazanmadığını kim ve neye göre ölçüyor ki, karnelerde “davranış notu” var? Hadi diyelim ki var ve çocuğun, sorulu davranıp davranmadığı ölçülüyor. O zaman bu not kimin? Çocuk daha istemeden her isteğini , hatta ödevlerini bile yaparak, çocuğun sorumluluk almasına engel olan ailelerin mi? Eğitimi, öğretimden ibaret görüp, tüm suçu sisteme yükleyip, ama sistemin bir parçası olmaya da itiraz etmeyen biz öğretmenlerin mi? Yoksa, nasıl yetiştirirsek öyle şekillenen çocukların mı? Aslında bu karne kimin ve niçin verildi? Bu sistem içerisinde sorumluluğu olan ve “başarı “da övünen hepimizin mi? Yoksa, “başarısızlığın” sorumluluğunu tek başına yüklediğimiz çocukların mı? Şimdi diyeceksiniz ki; “ eğitimin nasıl olacağına ben mi karar veriyorum”. Elbette ki, eğitimi kurgulamak, eğitim uzmanlarının ve siyasi iradenin sorumluluğunda. Ancak, sorgulamak da bizlerin, yani toplumdaki her bir bireyin sorumluluğunda. Ben verdiğim hizmetlerin ve vergilerin, bana sadece, “yol, su, elektrik” olarak dönmesini (!) istemiyorum mesela. Öncelikle, eğitim ve sağlık alanında, sağlıklı bireyler yetiştirecek hizmetler olarak dönmesini istiyorum. Eğitim sisteminin, sorgulayan, üreten ve kendi kendine yetecek bireyler yetiştirecek şekilde kurgulanmasını istiyorum. İşte o zaman verilen karnenin bir amacı ve bir anlamı olur. Yoksa, bu çocukları, “çalışkan” ve “tembel” diye ayırmaya yarayan bu karneler, gerçekte çocukların değil; onların eğitiminden sorumlu olan hepimizindir ve görünen o ki, hepimiz sınıfta kaldık…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.