27 Kasım 2024
  • Lefkoşa11°C
  • Mağusa14°C
  • Girne15°C
  • Güzelyurt11°C
  • İskele14°C
  • İstanbul9°C
  • Ankara2°C

SİBEL SİBER’E NASIL KAYBETTİRİLİR?

Oshan SABIRLI

11 Şubat 2015 Çarşamba 08:05

Siyaset tüm zamanlarda gazetecilere haber malzemesi sunmayı başarmıştır. Bir kez daha siyaset ekseninde özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik yürütülen reklam kampanyalarına bakıyorum. Ülkenin en önemli siyasi partisi Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin adayı Sibel Siber’in reklam kampanyasını düşündükçe bu kampanyayı kimin yürüttüğü konusunda hayretim daha da artıyor. “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” diyenlerin, eski Başbakan İrsen Küçük’ün saçlarının rengini hatırlaması gerektiğini söylemem gerek. Sibel Siber çok sevdiğim, sevdiğim kadar da inandığım ve güvendiğim bir aday. Seçim yarışı, erkek egemen bir toplumda, hala siyasetin sigara dumanı ve batak oyunları oynanan, bol küfür dönen mekânlarda, yani kahvehanelerde şekillendiğini görüyoruz. İşte böyle bir ülkede Sibel Siber’in başarısız reklam kampanyası ile kendi değerini daha da ayaklar altına aldığı ortada. Dün çalışmalarını Türkiye’de sürdüren çok değerli Kıbrıslı Türk bir reklamcı arkadaşımı aradım. Sibel Siber’in reklam kampanyasını takip edip etmediğini sordum. Bana verdiği cevap “Bir aday nasıl oy kaybeder, sorusuna en güzel cevap Sibel Siber’in reklam kampanyasıdır” dedi. Üstelik reklam kampanyasını yürüten isimlerin Türkiye’den Serdar Erener in ajansı Alamet-i Farika ve Kıbrıs’tan ise Mehmet Yaşın olduğunu duyduğunu da belirtti. “Serdar’ın bu kadar başarısız reklamlar yapacağını zannetmiyorum ama eğer Serdar ise veya her kim ise Kıbrıs’ı hiç tanımayan birisi olduğu ortada. Bu detayları çok net görebiliyoruz. Öte yandan Mehmet Yaşın çok iyi bir şair olabilir ama metin yazarlığı konusunda da kampanyanın çok fena çakıldığı ortada” yorumunu yaptı. Üstelik cinsiyet temelli bir kampanya yürütmenin Kıbrıs Türk toplumu nezdinde çok sevilen bir unsur olmadığını, Kıbrıs Türk toplumun modern olduğu kadar tutucu olduğunun unutulmaması gerektiğini de belirtti. Verdiği örnek oldukça basitti, “İrsen Küçük” oldu... “İrsen Küçük’ün saçlarının boyanması ne kadar büyük bir stratejik hataysa, yarışı kadın erkek savaşı temelinde yürütmekte, o kadar büyük bir hatadır” dedi dostum. Kıbrıslı Türklerin umuda olan ihtiyacına da işaret etti ve kampanyayı yürütenlerin Kıbrıs kafası ile değil, Türkiye kafası ile kampanyayı yaptığını belirtti. İşin kötü tarafı, Sibel Siber’in vizyonundan, düşüncelerinde, vaatlerinden bahsetmek yerine, reklam kampanyasının iticiliği, tutarsızlığı, samimiyetsizliği konuşulur oldu. Bu ülkeye çok şey verebilecek bir kadın adayın kampanyasının, kendi kontrolü dışında ilerlediği gayet net şekilde göze çarpıyor. Kampanyada amacın Sibel Siber’e oy kaybettirmek olduğu düşüncesine kapılmak üzereyim. Umarım bu köşe yazısı Sibel Siber reklamları üzerine yazdığım ilk ve son yazı olur. Ancak özellikle Facebook üzerinden gördüğüm yeni yeni reklamlar daha birçok yeni tartışmayı fitilleyecek gibi gözüküyor.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.