23 Kasım 2024
  • Lefkoşa13°C
  • Mağusa17°C
  • Girne18°C
  • Güzelyurt13°C
  • İskele17°C
  • İstanbul17°C
  • Ankara11°C

SEL GELİRSE KAÇIN!!!!

Ayşegül Garabli

07 Aralık 2018 Cuma 08:30

Dün gece bir çok bölgede yağan yağış sonrası oluşan selden millet feryat figan etti.

Sosyal medyada resmen korku ve imdat çağrısı vardı ama hükümetten tıs yoktu.

Tek açıklama Kriz masasının kurulduğu haberi.

Ve bir de Milli Eğitim Bakanlığının okulları tatil kararı oldu.

Bu karar son derece yerinde bir karardı, o yüzden sorumluluğundan dolayı kutluyorum kendilerini.

Çünkü hiçbir şey bir çocuğun yaşayabileceği bir olumsuzluktan daha önemli olamaz.

Bu milyonda bir olasılık bile olsa göze alınmamalı ve Milli eğitim Bakanı da almadı.

Öğretmenlikten gelen bir kişinin Milli Eğitim’e bakanlık etmesinin verdiği duyarlılık bu olsa gerek..

Peki diğer bakanlıklar?

Mesela onlarca çocuğun annesi ve babası özel sektörde çalışıyor.

Çocukları kreşe ve ya ana okuluna gidecek kadar küçük yaşta olan aileler ne yapacak?

Şimdi “Özel sektörde çalışanların çocukları kreşe ya da ana okuluna gidiyor da kamuda çalışanların çocuklarından giden yok mu?” diyeceksiniz.

Elbette ki bu sorun kamu çalışanlarının da sorunu.

Ancak kamu çalışanı en azından işten atılma korkusu olmadan bir ya da birkaç gün izin alabilir.

Peki ya özel sektör çalışanları?

Atılma korkusu olmadan kaçı böyle bir hakkı kullanabilirdi?

Ya da  bu gün kaçı kullanabildi?

 

Dün onlarca özel sektör çalışanı genç anne aradı ve çaresizliklerini paylaştı.

Ben de saatlerce sosyal medya hesabımdan Çalışma Bakanına çağrı yaparak sordum bu soruyu.

Ancak ne yazık ki O da hükümetin diğer yetkilileri gibi sessizliği tercih etti.

Her şeyi sosyal medya hesabından paylaştığı halde tek kelime etmedi.

Sadece gecenin bir yarısı oluşturulan acil durum komisyonunun bir takım kararlar ürettiğini öğrendik.

Ama keşke bu kararlar (Öneriler) için o kadar mesai harcamasalarmış.

Zira halkla alay eder gibi şu önerileri üretmişler :

“1-Halkımızın araçlarını daha güvenli bölgelere park etmeleri,
2-Muhtemel sel-su baskınına karşı evlerindeki değerli eşya ve evraklarının selden etkilenmemesi için gerekli önlemleri almaları,
3-Ev ve bahçelerine su girişlerini engelleyici tedbirler almaları
4-Bahçe ve arazilerinde bulunan ve sel-su baskınından etkilenebilecek, sürüklenebilecek evcil hayvan ile su deposu, gaz tüpü gibi eşyaların güvenli bölgelere taşımaları veya sabitlemeleri,
5-Sel-su baskını olması halinde evlerinde elektrikli cihaz kullanmamaları, elektrik şalterlerini derhal kapatmaları,
6-Zorunlu olmadıkça evlerinden ayrılmamaları, gerekmedikçe trafiğe çıkmamaları, trafiğe çıkmaları halinde araçları ile risk teşkil edebilecek su veya çamur birikintilerine girmemeleri,7-Dışarıda devrilmiş enerji nakil hatlarında elektrik varmış gibi hareket etmeleri,
8-Acil yardımlar için ALO 155 İtfaiye, 101 Sivil Savunma ve 112 Sağlık numaralarını derhal aramalarını,
9-Sel-su baskını ile ilgili acil yardım ekiplerinin uyarı, yönlendirme ve talimatlarına uymaları, gerektiğinde işbirliği yapmalarının büyük önem arzettiği değerlendirilmektedir.”

Bu değerlendirme ışığında ben de hükümete birkaç soru sorma gereği hissettim.

  1. Halk bu önlemleri bilmeyecek ve yapamayacak kadar cahil mi?
  2. Hükümetin görevi bir afet ihtimali karşısında öneri üretmek mi yoksa ciddi tedbirler alarak olası zararları önlemek mi?
  3. Bu kararlar da ya da önerilerde, adına ne derseniz değin, halka çağrıda bulunulan “zorunlu olmadıkça evden ayrılmayın” çağrısındaki “zorunlu” kelimesi ne anlama geliyor?

Böylesi hava şartlarında işe gitmek “zorunlu” mu mesela?

  1. Önlem olarak ilan edilecek 1 günlük genel tatil ile KKTC ne kaybedecek?

Milyonlarca dolarlık ihracatımız mı duracak?

Uluslar arası işlerimiz mi aksayacak?

Yoksa her gün rutin TC Hükümetine verdiğimiz rapor mu aksayacak?

  1. Kandil tatil verilecek kadar önemsenirken olası bir felaket önemsiz mi?
  2. Son olarak da, yaşanacak ya da yaşanması olası bir felakette  tek bir vatandaşın yaşayacağı olumsuzluğun sorumlusu, sorumluluk üstlenmeyen hükümet olmayacak mı?

Kaldı ki daha önce sel olayına maruz kalmış ve onlarca insan zarar görmüş bir ülkede, bu zararların sebepleri belli iken neden ağustos böceği gibi bütün yaz yatıp derelerde bile önlem almadınız.

Ve bu yazıyı yazdığım sırada  kaygılarımın gerçekleşmiş olmasının ve bu selin 3 insanın canına mal olduğunu öğrenmenin üzüntüsünü yaşıyorum.

Ve soruyorum, bu üç can kaybının sorumlusu kim?.

Bu bir cinayettir ve sorumluları da bu güne kadar çarpık yapılaşmaya izin verdikleri ya da önlem almadıkları için, dere yataklarını yağışa hazır hale getirmedikleri için,  şehirlerde suya akacak yerler ve yollara ızgaralar yapmadıkları için ,kısacası alt yapıyı oluşturmadıkları için gelmiş geçmiş tüm hükümetlerdir  ve  yargılanmalıdırlar.

Hem doğa adına hem bu cinayet adına yargılanmalıdırlar ki bir daha can kaybı yaşanmayacak önlemler alınabilsin. Doğa bilinci oluşturulabilsin.

Zira bu ülkede doğaya verilen zararlar , naylon poşetlerin 25 kuruşa satılarak çözüleceği boyutta değil.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.