Kıbrıs Türk Sanayi Odası yaptığı yazılı açıklamada, içerisinden geçmekte olunan COVİD-19 pandemi sürecinde, Ekim ayı itibariyle KKTC’de, Avrupa ve küresel düzeyde vaka sayılarının artışının KKTC halkı, ekonomisi ve iş dünyası için endişe verici olduğunu belirtti.
Bu dönem içerisinde reel sektör, turizm ve yükseköğrenim gelirlerinin keskin bir şekilde düşüş gösterdiğini, tahminlere göre KKTC genel bütçesinde 2021 yılında 3 milyar Türk Lirası civarında bir açık beklendiğini ifade eden Oda, Bu olağanüstü koşullarda, siyasilerin, ekonomik örgütlerin ve diğer sivil toplum kuruluşlarının sorumluluk alması gerektiğini dile getirdi.
Sanayi Odası, hükümet krizinin ve siyasi istikrarsızlığın ivedilikle sonlandırılması gerektiğini vurgulayarak, “Bu koşullar içerisinde, seçim hükümeti değil, istikrarlı bir icraat hükümetine ihtiyacımız bulunmaktadır” dedi.
SİYASİ PARTİLERİN İSTİKRAR VE UZLAŞI TEMELİNDE İVEDİLİKLE ADIM ATMASI GEREK
Ülkede son 37 yılda 35 hükümetin görevde bulunduğunu, her hükümetin ortalama ömrünün 1.1 yıl olduğunu hatırlatarak, Kıbrıs Türk Sanayi Odası olarak, olağanüstü şartlar içerisinde, KKTC’nin sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşabilmesi ve kendi ayakları üzerinde durabilmesi için Cumhuriyet Meclisi içerisinde bulunan siyasi partilerimizin istikrar ve uzlaşı temelinde ivedilikle adım atması gerektiğini tekrarladı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçlanmasıyla oluşan yatırım iklimindeki olumlu havanın, hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için ülkemizin cazibe merkezi haline gelmesini sağlayacağını söyleyen Sanayi Odası, “Sağlık alanında dünyada ikinci dalganın boyutları hızla artarken, bizde nerdeyse sıfır vaka ile yine yatırımcının ve ekonominin önünü açacak faktör olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.
Sanayi Odası açıklamasına şöyle devam etti;
“Yeni icraat ve uzlaşı hükümetinin kurulmasıyla birlikte, KKTC-Türkiye Cumhuriyeti arasında 2020-2021 Ekonomik Programı hakkında teknik toplantıların planlı ve istikrarlı şekilde başlatılması çok önemlidir. Bununla birlikte, mevcut hükümet kamu gelirlerini artırarak, giderlerde tasarruf yapmayı kendine hedef koymalıdır. 
Bunun yanı sıra, diğer sıkıntı olarak karşımıza çıkan; Türkiye ile KKTC arasında imzalanan 2019 yılı ekonomik programında belirtilen kaynakların aktarılması ve 2020-2022 yıllarını kapsayacak program konularında yaşanan belirsizliklerin sonlandırılması gerekmektedir. Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti’nin halkımız için sunmuş olduğu yatırım kaynaklarının, tasarlanacak olan projeler ile kullanılması gerekliliğine inanmaktayız”.