SAHİ AMA BİZE NELER OLUYOR?
Taner ULUTAŞ
21 Eylül 2016 Çarşamba 08:30
Zaman değişiyor. Her ne kadar biz ‘Yasemin kokulu Lefkoşa’yı özlüyoruz. O Lefkoşa burnumuzda tütüyor desek de geçmişe mazi geleceğe gazi dedikleri için kuruttuğumuz o yaseminleri tekrar yeşertebileceğimizden emin değilim.
Devlet Dairelerinden tutun da sosyal hayatta karşılaştığımız birçok olay nerden nereye geldiğimizin herhalde bir göstergesidir diye düşünüyorum.
Örneğin bir Devlet Dairesine gittiniz. Orada bir tanıdığınız yoksa karşılaştığınız muameleyi bir konuşalım derim. Memuru rahatsız ettiğiniz için bir tokat veya bir yumruk yemediğiniz kalıyor. Şikâyet ediyorsunuz veya rahatsızlığınızı dile getiriyorsunuz. Ama memurluk artık parti yetkililerinden, amca ve dayılardan. Ensesi kalın ve gerdanı salkık olanlardan geçtiği için ancak havanda su döversiniz. Sahi ama bu durumun üstüne gitmeyen bizlere neler oluyor diye sorsam ayıp mı olur?
**
Makam arabalarını değiştirmesini bilen siyasetçinin Nuh zamanından kalan Sosyal Sigorta ve benzeri kurumların yasalarını, vatandaşın anasına döblek babasına mahpushane damı yamandır yaman türküsünü söyleten faiz yasasına neden el uzatmadığını anlamak mümkün değil. Bunun yanısıra Vergi Dairesi ve benzeri dairelerde artık öldüm deyip SOS çeken program yazılımlarını neden güncelleştirmediklerini de anlamış değilim. Ancak hakkını yemeyeyim Vergi Dairesinde Serdar Denktaş’ın programları yenileme girişiminde bulunduğunu bizim Minik Kuşlardan öğrendim. Ancak diğer dairelerdeki durumlara neden el atılmadığını ve Uganda ile bu konuda yarış içerisinde olduğumuzu hala anlamış değilim.
Sahi ama hadde bize birşeyler oldu diyelim. Peki siyasetçimize neler oldu diye sorsam?
**
Mahkemeler açıldı. Mahkeme Koridorları yeniden şenlendi. Malum şanındandır denilerek Mahkeme Başkanı konuşma yaptı. Ama geçmişte Polise mazbata çıktı. Borcu olanı sokun içeri yazısı yazan Mahkemenin Başkanı kredi alanı ezip un ufak eden faizlerin yanından sessizce geçerek hatta o tarafa bakmayıp görmezden gelerek icra işlemi tam yapılmıyor. Vatandaşın eskiden olduğu gibi bin liralık malını alın bir kuruşa satın. İcrayı gerçekleştirin demesini de hadde hoş karşıladım diyelim. .Ama bu açıklamaya sessiz kalan Mazbata Mağdurlarını hoş karşılamadım. Tabi, Mahkeme Başkanın durumunu da anlarım. Sayın Başkan parasızlık çekmedi ki, parasızın veya ayağı kayanın halinden anlasın. Vur abalıya misali sok içeri. Al bin kuruşluk malını bir kuruşa sat yollu açıklaması sanırım bundan kaynaklanır.
Sahi ama faiz yasasını çıkartın deme yerine sokun içeri diyen zatı muhteremlere neler oldu?
**
Sağlık Bakanlığında bazı ilaç ve maddeleri kontrol edip zararlı olup olmadığını kontrol eden sadece bir kişi kaldı. O da emekliye çıkmak için gün sayıyor. Yani Teşbihte hata olmasın, devlet dairesinde bir ayağı çukurda diğer ayağı eşikte bekleyip duruyor. Yaşı da geldiği için yoğun iş temposu altında yoruluyor. İş adamı işi yolunda gitmediği için hakikaten çok başarılı bir icraat içinde görülen Müsteşar Kemal Deniz Dana’nın kapısı önüne demir atıyor. Bukez Müsteşar vatandaşın işini çözmek için uğraş babam uğraş moduna giriyor. Tabi iki veya üç kişiyi oraya kaydırmayı veya atamayı beceremeyen beceri yoksunu bazı efendiler üç maymunu oynamaya devam ediyor.
Hadde biz vatandaşları anladık da o siyasilere neler oluyor?
**
İş yapanları tenzih ederek söylüyorum. Ama iş yaparmış gibi ense büyüten Belediye Başkanlarına neler oluyor diye sorsak kabahat mi işleriz? Belediyede bir işi olan vatandaş, rahatlıklar nedeni ile işi olmayınca Belediye Başkanına ulaşmak istiyor. Ama bana ne diye söylemedin. Şipşak işini çözerdim dediği vatandaşın telefonuna cevap vermeyi bile zul saydığını unutuyor. Bir telefon kadar sana uzağım demesine karşın saatlerce çalan telefonuna cevap vermediğini ve oy zamanı canlı olan Öküzün oy mevsimi geçtikten sonra öldüğünü ve ortaklığın bozulduğunu unutuyor.
Sahi ama hade biz vatandaşları anladık da o Belediye başkanlarına neler oluyor?
**
Otellere teşvik adı altında verilen elektrik indiriminden Kumarhanelerin de yararlanmasını hala daha çözemedim. Bana çözülmesi çok zor olan çok bilinmeyenli denklem gibi geliyor. Ama Kumarhanelerin yararlandığı indirimin maliyet adı altında halkın ensesine bindirilmesine Kıb-Tek yönetim kurulu tarafından hala daha neden çözülmediğini inanın hala daha anlamış değilim.
Sahi ama hadde siyasetçiyi şüyu buyu anladık. Ama bu kıynıklı halis zeytinyağına bulanmış kazığı halkın bir yerinden çıkartmayan Kıb-Tek yönetimine neler oluyor?
**
Ma hala daha Rumdan ne alış veriş yaparsınız. Türk tarafı dururken gidip Rum’dan mı, alış veriş yaparsınız diyen ve Güney’den alış veriş yapana kızan ama bir kuruşluk malı yüzde bin beşyüz kar ile satan esnaf ve iş adamına be ama nedir yaptığın diyenlerin olmamasına da şaşıyorum.
Hadde esnafı anladık. Ama Narh denilen sistemi görmeyen yöneticilere neler oluyor?
**
Adam birkaç seneliğine yüksek bir yerlere kapağı atar. Dünyalığını düzer. Sipalileri desteledikten sonra hesap soran çıkmaz. Adam bir iki sene kapağı attığı yerden ayrıldıktan ve donu ile geldiği o makamdan hanlar apartmanlar ve X 6’lar ile gitmesine karşın ma be bunları nerden buldun. Bunların hesabını ver diyen bir mercinin olmaması ve buna rağmen Nerden buldun yasasının çıkmamasına sanırım kimsenin söyleyecek sözü olmaz.
Hadde aile zenginlerini anladık. Ama sonradan görmelere nerden buldun demeyenlere neler oluyor?
**
Soygunlar, hırsızlıklar ve uyuşturucu tacirleri tozu dumana katarak aldı başını gidiyor. Bir mobese sistemi şart. Gelin bunları sponsor bularak veya yap işlet devret modeli ile yapalım diyenlere göz ucu ile bakmayanlara ne demeli?
*
Piknik alanlarını tarumar ederek yedikleri ile çöp alanına dönüştüren. Çocuğunun hemen yemek yediği yerin yanı başında pisletip banamısın demeyen. Herşeyini o piknik alanında bırakanı hadde anladık ve kültürsüz damgasına maruz bıraktık. Ama bu durumu hayretle izleyip burnunu kapatanın Ma nedir be yaptığınız diyenin olmamasına ne demeli?
**
GSM operatörlerinin antenleri bazen açıkta bazen su deposu veya hurma ağacı kimliği altında gizlenerek faaliyetini sürdürüyor. Millet bangır bangır kanser oluyoruz diye bağırıyor. Bu bağırmaları sağır sultan bile duymasına karşın bizim ensesi kalın gerdanı sarkıklar nedense kulaklarındaki tıpayı çıkartmamasını ve bağırmaları duymamasını hadde anladık. Ama o su deposunu çatıya çıkıp aşağı atmayan kuru gürültücülere ne demeli?
*****
UBP’de Topçu krizi !..
UBP – DP Koalisyon hükümetinin atama ve görevden alma işlemi devam ediyor. Birçok Müsteşar, Müdür ve üst düzey yöneticisi hükümet tarafından görevden alınarak yerlerine başkaları atanırken, Müşavir ordusu da çığ gibi büyüyor.
Güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgilere göre Dışişleri Bakanlığı Protokol müdürlüğüne Cem Topçu atanacağı öğrenildi. Cem Topçu’nun göreve atanmasından sonra şu anda Protokol Müdürlüğü görevini yapmakta olan Növber Vechi’nin de yurt dışı temsilcilik görevine gönderileceği öne sürülüyor.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun yurt dışında olması nedeni ile gerçekleşmeyen görev değişikliğinin, Ertuğruloğlu’nun yurt dışından dönmesi sonrasında gerçekleşeceği ileri sürülüyor.
Ancak Cem Topçu'nun, Toparlanıyoruz Hareketi'nin içinde yer alması ve Halkın Partisi ile olan yakınlığının UBP örgütlerini kızdırdığı öğrenildi.
Özellikle Lefkoşa’daki bazı UBP örgütlerinin, Başbakan ile arası limoni olduğu öne sürülen Tahsin Ertuğruloğlu'nu, Başbakan Hüseyin Özgürgün'e şikayet ettiği ve bu atamayı durdurmasını istedikleri öne sürülüyor.
******
Mağusa Limanı yol geçen hanı mı?
KKTC’nin ithalat ve ihracatı açısından son derece önemli bir konum arzeden Mağusa Limanında denetim ve kontrol eksikliğinin hat safhada olduğu öne sürülüyor.
TIR VE KAMYONLAR MESAİ BİTİMİNDEN SONRA KONTROL EDİLMİYOR
Mağusa Limanı çevrelerinden güvenilir bir kaynak yaptığı açıklamada, Mağusa Limanında denetim ile araçların – tırların kontrolündeki eksiklik demir, balya ve benzeri şeyler ile yüklü araçların muayene yapılmadan gümrükten çıkmasına neden oluyor dedi.
MESAİ BİTİNCE TIRLAR MUAYENE OLMADAN DIŞARI ÇIKIYOR
Ayni kaynak açıklamasına devamla, ithal edilen demir, balya, çimento ile benzeri şeyler Mağusa Limanına geliyor. Gelen demir ve balya gibi mallar tırlar içerisinde gümrükte bekletiliyor. Bunlar Polis ve Gümrükçü nezaretinde kontrol ve denetime tabi tutulduğu için mesai bitimi bekleniyor. Mesai bitince ve görevli Polis gümrükten ayrılınca bütün tırlar bir bir muayene olmadan gümrükten dışarı çıkıyor ifadesinde bulundu.
TIRLAR VE KAMYONLAR TONAJLARINDAN FAZLA YÜK ALIYOR
Bu tırların ve kamyonların daraları alınmıyor. Ve Tonajlarından fazla yük alarak gümrükten çıkıyor. Denetim ve kontrol yalnız kalan gümrükçünün yetkisi altında olmadığından ve görevli Polisin de mesai sonu ayrılması nedeni ile tırlar ve kamyonlar Mağusa Gümrüğünden ayrılıyor diyen ayni kaynak, Polis olmayınca daraları ve yükleri kontrol yetkisi olmayangümrükçünün bakışları arasından bunlar dışarıya çıkartılıyor. Gece 23.00’e kadar çıkış yapabilen tırlar ve kamyonların birçoğu üzeri kapatılmadan ve fazla yükleri kayıt altına alınmadan dışarı çıkıyor dedi.
KONTEYNERLER İÇİN KAMYONLARDA ÖZEL KİLİT YOK
Ayni kaynak açıklamasına devamla, balya, demir ve çimentonun üstü örtülü olması gerekir. Olmazsa çıkış yapma izini verilmiyor. Ayrıca konteyner yüklü kamyonların özel kilitleri olması gerekir. Hâlbuki Konteynerlerde özel kilit yok. Açık kamyonlara konteynerler konuyor. Özel kilit tertibatı olmadan kamyonlar yola çıkıyor ve kazaya davetiye çıkartıyorlar ifadesinde bulundu.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.