RUMLARIN YEDİĞİ NANEYE BAKIN!!!
Ediz TUNCEL
04 Ekim 2017 Çarşamba 09:24
Herifçioğulları 50 senedir bizimle barış yapacaklar diye masaya bir biniyorlar, bir iniyorlar.
Bizim taraf ise tam bir rezillikler ülkesi haline gelen memleketin kurtuluşunu Rum tarafıyla barış yapmakta, bir barış anlaşması imzalamakta buluyor.
Eh, kısmen haklılar da!
Ama gel gelelim kazın ayağı hiç de öyle değil işte.
Anastasiadis bir taraftan iç tribünlere oynayarak görüşme masasında resmen Akıncı ve TC yetkilileri ile dalga geçti, maytaba aldı, sonra da esti kükredi ve tozoldu…
Şimdi ise hade masaya dönelim diye terane okuyor.
Okuyor okumasına da, gözümün önünde sekiz adet savaş helikopteri, iki de savaş uçağı sınır boyunca kuzeye taaruz şovu yaptı…
Bunu duyan bizim Hanım da soruyor, bu arada, yahu acaba FETÖ bu sefer Rum tarafında mı darbe yapıyor, sakın Rumun FETÖcüleri Anastasiadis’i devirmeye kalkmasın!!!
Artık bilmem kime darbe yapıyorlardı, ciddi ciddi daldılar, çıktılar, Güzelyurt tarafından Mağusa’ya kadar olan hattı arşınladılar, hızlı dalış manevraları yaptılar, sanal savaş oyunu oynar gibi şovlarını yaptılar, sonra da üslerine döndüler…
İkisi polis helikopteriydi, gerisi askeri helikopter ve iki savaş uçağı…
Bir tarafta Anastasiadis’in hade barış masasına dönelim önerisi, diğer tarafta Rum ordusunun hava saldırısı gösterisi…
Meğerlim bu uçaklar Yunanistan’dan gelen iki F-16 imiş, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 57. Kuruluş yıldönümü törenlerine katılmak için gelmişler!
Anastasiadis bu arada diyor ki, bu ülke, bu cumhuriyet hepimize yeter, yeter ki herkes haddini ve hakkını bilsin…
Haklısın vallahi a be gumbaro, ama adama sormazlar mı, nedir yediğin nane diye!!!
Madem Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu kutlamak için Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü Yunanistan’dan iki adet savaş uçağı davet ettin, iki adet İngiltere’den, iki adet de Türkiye’den davet etseydin de kardeş kardeş uçsalardı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu beraberce kutlasaydınız…
Olmaz mıydı?
Hem, hani da hiç kimsenin garantörlüğüne ihtiyacın yoktu!
Hani bu ülke Kıbrıslılarındı, herkesin ortak malıydı ve herkese yeterdi!
Madem öyle, ne işi var Yunan uçaklarının Kıbrıs’da!
Yoksa ortak vatan değil de orta malı vatan mı bu memleket, söyle de bilelim!
Eskiden arada bir Rumların ayranı kabardığında, Türkiye Hava Kuvvetleri’nin savaş uçakları gelir, Lefkoşa üzerinde alçaktan bir uçuş yapar, ses sınırını aşar, tüm Lefkoşa’daki camları tiril tiril titretir, Güney Lefkoşa’daki Rumlar korkudan kaçacak delik arardı…
Rum tarafı bas bas bağırırdı, ne işi var Türk uçaklarının kafamızın üzerinde diye!!!
Şimdiyse Yunan uçaklarının sınır üstünde fink attığını görüyoruz…
Uzun zamandır Türkiye Rumların yaptıkları provokasyonlara ve tahriklere askeri yöntemlerle cevap vermiyor…
Bu da herhalde Rumların yine ayranını kabartmış olacak ki toplamda on adet savaş aracıyla sınırda bir boydan öteki boya cumhuriyet kutlaması kisvesi altında bir hava saldırısı tatbikatı gerçekleştirdiler.
Bu arada, Rum tarafında sayısı yüzbini geçen milis sayısı ve evlerinde tuttukları askeri silahlar ve mühimmat yetmemiş olacak ki, artık isteyen istediği çapta silahı, .50 kalibrelik mermi atan devasa keskin nişancı tüfekleri de dahil olmak üzere, hobi olsun diye alabilecek, evinde bulundurabilecek, poligonlarda atış keyfini yapacak…
Bir taraftan atış keyfi yapılırken, diğer taraftan Rum tarafı atıcılık turizmine de açılacak, dünyanın her tarafından gelecek atıcılardan parayı kıracak, ve ayrıca, herşeyden önemlisi, yüzlerce hatta binlerce keskin nişancı da yetiştirecekler…
Bu arada, Anastasiadis efendi diyor ki “sıfır asker, sıfır garanti, Türk askeri yallah Kıbrıs’dan dışarı”…
Vallahi haklısın be gumbaro, Türk askeri yallah dışarı, Yunan uçakları yallah içeri!!!
Sen bizim tarafın Cumhurbaşkanı olmalıydın, seninle gerçekten iyi anlaşırdık, Rum tarafına dünyanın kaç bucak olduğunu gösterirdik.
Ne yazık ki yanlış taraftasın…
Hem bak, bizimkiler hava tüfeğinin bile kullanımına izin vermiyor, bırak istediğin türde ve çapta keskin nişancı tüfeği sahibi olmayı…
Fena mı olur, şöyle birkaç bin tane keskin nişancı tüfeği Rum tarafına gelse, sportif amaçlı olarak birkaç bin tane keskin nişancı yetiştirilse…
Olası bir tantanada, ki bu Rum tarafının hesabında her zaman vardır ve ciddi bir olasılıktır, bu herifler RMMO’ya ve milis gücüne güç katsa, bir kilometreyi on metreye, yirmi metreye indiren gelişmiş dürbünlerle attığını onikiden vursa, Türk askerini ve sivilleri yüzlerce, hatta kilometreden daha uzak mesafelerden keklik gibi avlasa, ki bazı tüfeklerle bu işi yapmak çocuk oyuncağıdır, fena mı olur yani…
Biz da serçeyi zor vuran hava tüfekleriyle, avcı müsveddelerinin elinde onun bunun evine, bahçesine ateş etmekten başka hiçbir halta yaramayan çaktım almaz av tüfekleriyle havaya sallar dururuz yani…
Ne güzel olur, değil mi!!!
Benimle bu konuları enine boyuna tartışan ve basit olimpik 22’lik tüfeklerin bile “öldürücü oldukları için” çifte kilit altında ve sadece Federasyon binasında olması gerektiğini savunan, ancak 22 kalibrelik olimpik tüfeklerden on kat daha zararlı ve öldürücü olabilen av tüfeklerine dokundurmam, avcılık benim hobimdir diyen savcı arkadaşa da burdan selam olsun!!!
Bakın, atıcılık sporu altında bize .22 kalibrelik 50 metre etkili menzilli basit silahları bile çok görüyorsunuz ama karşı tarafta uçaksavar mermisi atabilen devasa keskin nişancı tüfekleri bile sportif faaliyet adı altında serbest…
Zaten ona gerek duymayacaklar, .300, .308 ve .338 kalibreleri getirecekler, bir kilometreden, hatta iki kilometreden atış keyfi yapacaklar!
Bu arada, bir dost tavsiyesi, av yapacaksınız diye sınıra da fazla yaklaşmayın, art niyetli, hele de fanatik bir Türk düşmanı bir nişancının elindeki gelişmiş bir keskin nişancı tüfeğinin önünden yanlışlıkla geçerseniz iki kilometreden, hatta üç kilometreye varan mesafelerden bile, daha silah sesini duymaya bile fırsat bulamadan, hatta hiç duyamadan, keklik gibi avlanabilirsiniz…
Kimin attığını bile bulamazlar…
Bulurlarsa da, gerekçe olarak “yahu biz kendi atış alanımızda atış yapıyorduk, mermi sekti gitti, sınırı geçti, nerden bilelim elin adamının bilmem kaç kilometre uzaktan mermiyi yiyip de tepetaklak gideceğini, ölmüş atalarına kavuşacağını, gahbe kader işte…” derler, b…k yoluna gittiğinizle kalırsınız…
Sınırda dört Rum avcı bozuntusunun av tüfekleriyle ve güçlendirilmiş fişeklerle bu haltı denediğine şahit olan biri olarak bu iddiayı da yazmış oldum!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.