POLİS-YASA DIŞI PAKETLER VE AKDENİZ !..

Kıbrıs Türk halkı olarak en güvendiğiniz kurum ve kuruluşlar kimlerdir diye sorulduğu zaman, ilk sıraları Mahkemeler, Polis ve asker alır. Poliste yaşanan, ölüm, dayak ve bazı kaba davranışlara karşın, güven duyma duygusu aman aman, paldür küldür, tepe taklak pek aşağılara düşmez. Her kahvenin tadı, nerede ve nasıl kimin ile içiyorsan değiştiği gibi, polis kurumunun adının geçtiği yerde içilen kahvenin tadı pek tadsızlaşmaz.

Ancak polis teşkilatının yönetenler, bazı şeylere dikkat etmesi ve polisin prestijini ayaklar altına alınmasını önlemeli diye düşünenlerdenim. Kirli bir ırmağı içine alan deniz, göl kadar olmamalı. Aksine okyanus kadar olmalı ki, foseptik çukuruna dönüşmesin. Bu noktada polis yetkilileri, kirli ırmağın önüne set çekip, ırmağı temizledikten sonra kendi denizine alması gerektiği kanaatindeyim.

Detay Gazetesine, bir vatandaş tarafından, İskele’den gönderilen mektupta, bir çuval inciri berbat edecek bir çürük incirin varlığından söz edildi. Mektupta, Polis olarak, Mağusa Bölgesindeki, Derinköy sınır bölgesinde görev yapan bir polisten bahsediliyor. Bahse konu polisin, Güney Kıbrıs’a yasa dışı olarak gönderilen paketlerin gönderilmesinde aracı olduğu belirtiliyor. Paketlerin, hiçbir kontrola tabi tutulmadan, Güney Kıbrıs’a geçişin sağlandığı ve bunun karşılığında para alındığından dem vuruluyor.

İyi bir vicdan rahat bir yastıktır. Ama belli ki, bahse konu polis, yastığı geçtik, yaptıkları ile vicdan ablanın bile sinirden kalp krizi geçirmesine neden oldu. İddialar doğruysa, bu arkadaş, inanılmaz zor şartlar altında görev yapan polis arkadaşlarının üzerine garamuzayı sürüyor. Polisin tümünü zan altına sokrarak onların para ile herşeyi yapabilecek karakterde olduğu hissinin yaygınlaşmasına neden oluyor. Zincirin, en zayıf haIkası kadar güçIü olduğu görüşünün ortaya çıkarak giderek büyümesini sağlıyor.

Evkafın su meselesine gelirsek, Güney’e kontrol edilmeden geçen bu paketlerin içerisinde ne var sorusunu da sormak gerek. Benim aklıma birden acaba insanları zehirleyen uyuşturucumu var? Uyuşturucu bir polisten kimsenin şüphe etmeyeceği için bu yolla emniyetli bir şekilde mi gönderiliyor soruları geliyor. Uyuşturucu yoksa, birilerinin kıymetlisi olarak kim, neden hatırı sayılır paralar vererek, paketleri güneye gönderiyordersiniz?

Geçmişte bazı polisler hakkında rüşvet alırlar iddiaları, gündeme bomba gibi düşmüştü. Hatta bazı müfettiş ve çavuşlar ile ilgili bu tarz iddialar bana, ben filana rüşvet verdim diyen insanlar tarafından bizzat söylenmişti. Belge olmadan bu tür söylemler iddiadan öteye gitmeyeceği için boş vermişliğin, eğilde gulle geçsin modunda kalmayı tercih etmiştim.

Ancak bukez postadan gönderilen mektup vasıtası ile ciddi bir iddia ortaya atılıyor. Doğru veya yalan olduğunun ortaya çıkartılması, sanırım polis üst düzey yetkililerince araştırılması gerekir. Mektup ve gönderilen zarf elimizdedir. Yetkililer arzu ederse bunu onlara verebiliriz de.

Çamur at izi kalsın düşüncesinde değiliz. Ama önemli bir konu olduğu ve araştırılması gereken bir konu olduğu için polis üst düzey yetkililerine çamur atma yerine pas atıp golü atmalarını sağlamak istedik.

**

Akdeniz’de savaş tamtamları yeniden çalmaya başladı. Rockefeller ailesinin şirketi ExxonMobil vasıtası ile Akdeniz hamlesi suların kabarmasına neden oldu. Rockefeller’lerin, dünyaya petrolü sunan aile olmak istemesi ayni duyguları taşıyan İngiltere ile ABD’nin karşı karşıya gelmesine neden oldu. 2014 yılından beridir bu egemen olma kavgası sürüyor.

Dede Rockefeler’in oğlu, David Rockefeller’in babasının doğum günü kutlamasından dönerken, özel uçağının düşerek ölmesi, İngiltere’nin M 16’sına bağlanırken, Rockefeler’lerin can düşmanı Rothschild’ların waddeston Manor Şatosu üzerinde bir uçak ile helikopterin çarpışması da Rothschild’lara yapılan bir ihtar olarak yorumlanmış ve güç bizdedir yanıtı verilmeye çalışılmıştı.

Kısacası, Akdeniz’e egemen olmak isteyen iki gücün çarpmışması doğal olarak bölgeyi de etkileyecekti ve beklenen de oldu.2017 yılında Rockefeller’ler, şirketleri ExxonMobil'in Kıbrıs-Akdeniz hamlesi devam ederken, Katar’a ait Katar Petrol ile Türkiye’nin desteğini de alarak anlaşma yaptı. İngiltere karşı atak ile Katar ile farklı bir başka anlaşmaya imza attı. Tabi 2017’deki anlaşmanın 4 hafta sonrasında, Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri, Katar'a ambargo uyguladı. Türkiye, bu dönemde Katar’a ambargonun konulmasından sonra destek vererek ambargonun kırılmasına neden oldu. Sonuçta Akdeniz’in tek hakimi olmak isteyen ABD, bir başka deyişle ABD’yi idare eden silah tüccarları lobisi ve pentagon ileTürkiye bu noktada karşı karşıya geldi.

Trump’ın, ara bulmak istemesi sonrasında,azil dahil, bunun için baskı altında kalması, YPG'ye verilen yüzlerce TIR dolusu silah, hep bu karşı karşıya gelmenin eseridir. Sanırım,Türkiye, ABD ile ipleri kopartmasından sonra restleşme Libya ile varılan anlaşma sonrasında tavan yaptı. ABD’nin isyancı General Hafter’e verdiği destek de bundan kaynaklanır. ABD, Türkiye’nin, kıta sahanlığı nedeniyle haklı olduğu bir noktada, hukuk yolu ile yapamayacağını baskı unsuru ile yapmak istiyor. Korku dağları yaratıp, tetikçileri ile bunu yapmaya çalışıyor.

Kısacası Evkaf’ın su meselesine gelirsek, Libya ile yapılan anlaşma, fincancı katırlarını ürküttü. ABD’nin Akdeniz üzerindeki oyununu bozdu. Akdeniz’i elinden kaçırmak istemeyen ABD, daha geniş operasyonlara girişebilir. Yunanistan’ın efelenmesi. Yunan Deniz  Kuvvatleri Komutanı Koramiral Nikos Tsunis’in bir türk araştırma gemisi kara sularımızı ihlal ederse vururuz açıklaması sanırım bundan kaynaklanır. Ayrıca Güney Kıbrıs, İsrail, Mısır ve Yunanistan’ın birlikte tatbikat kararı tansiyonun giderek artacağını gösteriyor.

Türkiye’nin 4. Ordusunun alarmı ile Yunan ordusunun kırmızı alarmda olduğu iddiaları ne kadar yalanlanırsa yalanlansın, bu yalanlamalar, Akdeniz’de bir gerginliğin olduğunu gizlemez. Haaa bir savaş olurmu? Sanmam. Ama ciddi tahrikler kapının arkasında bekliyor diye düşünenlerdenim.

Günün Fıkrası

Günün Fotosu

Günün Sözü