26 Kasım 2024
  • Lefkoşa14°C
  • Mağusa14°C
  • Girne14°C
  • Güzelyurt12°C
  • İskele14°C
  • İstanbul11°C
  • Ankara2°C

"PLAJLAR HALKINDIR; BELEŞE DENİZE"

Enver Ertemer, Beleşe Deniz Kampanyası’na baş koyan aktivistler Yusuf Özgü Sertel ve Nazen Şansal ile plajlar, halk, beleşe deniz üzerine sohbet gerçekleştirdi

"Plajlar halkındır; beleşe denize"

08 Mayıs 2016 Pazar 13:31

Girne Kıbrıs’ın en kuzeyinde yer alan bir sahil kasabası. Deniz’in tam dibi ve denize-sahil kıyı şeridine olan mesafeniz çok kısa. Her an denizle kucak kucağa denizin keyfini çıkarabileceğiniz deniz kokan bir şehir. Çocukluğumun ve gençlik yıllarımın geçmiş olduğu bu şehirde ilkokul hatta ortaokul dönemlerimde deniz sefalarını hatırlıyorum. Yaz tatillerinde şimdi Escape olan yere giderdik. Piknik buzluğunu alır denizin kenarında bir bütün gün geçirirdik.  Bunun gibi birçok yer vardı. Yazın canımız çektiğinde gidebileceğimiz ücretini düşünmeden. Günümüz Girne’sinde denize ulaşabileceğimiz bir nokta bile yok. 

Deniz kenarında yasayan bir halkın denize erişimi yok. Denizle iletişimimiz kesilmiş bir dehlizde hapis edilmiş gibi yaşıyoruz.

Geçtiğimiz yıl tartışmalara yol açan ve sosyal medya üzerinden bayağı bir ses getiren Beleşe Deniz Kampanyası’na baş koyan aktivistler Yusuf Özgü Sertel ve Nazen Şansal ile plajlar, halk, beleşe deniz üzerine aşağıdaki sohbeti gerçekleştirdik.

Enver: Madde 38 nedir?

Nazen-Yusuf: Anayasamızın 38. Maddesi plajların denetimi ve kullanımını düzenlemektedir. Plajların halka ait olduğunu ve bunun en temel insan ve anayasal hak olduğunu söylemektedir. Bunu ihlal ederek ücret talep etmek suç sayılmaktadır.  Şu anda bir yasa taslağı önerisi vardır fakat bu taslak hiçbir şekilde halkın yararına değildir. Mevcut yasada devletin kurumları birçok görevi yerine getirmezken neden böyle bir yasaya ihtiyaç duyulduğu tam olarak net değildir.

Enver: Peki bu konuda herhangi bir dava veya su anda devam eden bir dava var mı?

Nazen-Yusuf: Su anda Yusuf  Özgür Sertel ve Nazen Şansal tarafından Çatalköy Belediyesi, Cratos Hotel ve İçişleri Bakanlığına karşı Girne Kaza Mahkemesinde açılmış devam eden hukuk davaları var. Hukuki süreçte Av.Ahmet Said Sayın ve Av.Özgü Özkul Özyiğit arkadaşlar bize ücretsiz, yardımcı oluyorlar.

Enver:Peki bu davaların etkisi ne olacak?

Nazen-Yusuf: Eğer bu davalar kazanılırsa, bireysel kazanımlar olacak kamusal kazanımlar değil. Bireysel olarak açılmış davalar oldukları için. Biz davacılar olarak belediye, polis ve kaymakamlıktan, görevlerini yerine getirmesini ve denetlemesini istiyoruz. Örneğin Cratos Otel aleyhine açılan dava devam ediyor ve 9 Mayıs’ta mahkemesi var. Bu dava kişisel olarak açılmış da olsa hukuki olarak kazanım kişisel de olsa, bizce bir kamu davasıdır. Çünkü kamusal bir hakkı herkes için elde etmek için açılmıştır.

Burada yerel yönetimler de sermayenin kendi etki alanına giriyor. Halk için değil kendi çıkarları için yozlaşmış ilişkiler kuruluyor. Ondan dolayı belediye ve diğer kamu kurumlarına da hukuki süreci devreye sokarak baskı yapmak ve göreve çağırmak istiyoruz.

Enver: Sermayeyi elinde tutan kapitalist kurumlar bizi aslında çok temel bir hakkımızdan ve anayasal bir haktan mahrum mu bırakıyor? Aslında hepimiz bunun esiri oluyoruz fakat bunu görmezden geliyoruz

Nazen-Yusuf: Evet aynen öyle. Kamusal olarak ortak bir zeminde ortak bir reaksiyon yaratarak halk olarak baskı yapamıyoruz. İlgisiz duruyoruz. Bunun bizi tümden etkilediğini irdeleyemiyoruz ya da irdelemek istemiyoruz. Direnç kırılabilir fakat biz halk olarak kararlı ve dik duruşumuzdan vazgeçmezsek o zaman hakkımızı elde ederiz. Sadece itiraz değil ama hareket edip hukuki süreçleri de bunun içerisinde dahil etmeliyiz. Partiler ve Demokratik Kitle Örgütleri olarak güçlerimizi birleştirmeliyiz

Enver: Halk arasında aslında hakların ötesinde çok değişik ters bir algıdan bakış var olaya.   Irkçı bir bakış açısı ile bakıyoruz olaya. Özellikle medya üzerinden üretilen dil bayağı ötekileştirici ve ırkçı. Yabancı düşmanlığını besliyor.  Tamamıyla on yargılı bir şekilde bir gruba bir fişleme/damgalama yapıyoruz.

Nazen-Yusuf: Para verilen yerlerde taciz olamayacak diye bir şey yok.  Para verilen yerlerde de göz tacizi var. Bu durumlarda donla giden biri illa taciz yapacak diye bir şey yok. Hatta para verilen yerlerde de çok taciz olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Maalesef birbirimizle yaşamayı öğrenemedik daha. Bunu öğrenmek zorundayız. Bir şeye nasıl bakmak istediğimize bağlı bu durum. Eğer bir konuya sabit bir noktadan bakmak istersek hep onu o renk görürüz. Fakat düşüncemizi değiştirirsek o zaman kültürel dokuları da kendi içerisinde çok yargılamadan ve üsten okumayız. Birçoğumuz  işyerinde göz tacizine uğruyor ve bunun dışında is yerlerinde mobbing de oluyor. Bunun Kıbrıslı olmak vs. öteki olmak gibi aksiyom eksenli bir durumu yok. Bu herkesten her kesimden gelebilir.

Enver: Para verilmeyen denizlere Türkiyelilerin gideceğini düşünüyoruz? Halk plajı olsun gibi bir söylem gelişti? Para vermeyenler oraya gitsin diyorlar. Yerel yönetimler bunu yapsın…

Nazen-Yusuf: Yerel yönetimler de bu çıkar çarkından nasiplerini aldıkları için yozlaşmış ilişkiler ya da sermayenin gücüne karşı duramamak var. Özellikle Girne bölgesinde plajların çoğu halkın kullanımına kapalı ve özel sermayenin elinde. Burada sermeye yanlısı yerel yönetimler vs. diğerleri gibi bir noktadayız.

Bu da aslında halkı bölüyor ve ayrımcılığa hizmet ediyor. Irkçılık ve sınıfsal bir ayrım yapılıyor. Bir yandan burada olan işçileri haksızlıklar içinde insani koşullar dışında yaşatıp sonrasında onları normal çalışma saatlerinden fazla çalıştırıp somuruyoruz diğer yandan da onları aşağılayıp “öteki-diğeri-istenmeyen-potansiyel katil-tecavüzcü” ilan ediyoruz.

Bu insanların bazıları ile ayni kaderi paylaşabiliriz aslında. Ayni noktada ayni sendikalar içerisinde ayni yerde çalışıyoruz. Ben Türkiye kökenliyim(Nazen).  Bu bir körleştirilmiş, kafanı kuma ve sorunları sabit bir noktadan görme mekanizmasıdır.

Sorgulamalıyız!

Ayrıca burada şunu da belirtmek lazımdır. Yerel yönetimler bazı iyi işler çıkarmaya başlamıştır. Fakat yeni yapılacak olan yasa ile yerel yönetimlerin karar ve denetim mekanizmalarında ikinci plana atılmaktadır.

Enver: Halkın malı olan denizler sınıflandırılıyor mu?

Nazen-Yusuf: 13. Madde ile sınıflandırılıyor. BU tam bir fiyaskodur. Halk plajı, turizm plajı,3-4-5 yıldızlı plajlar. Halkın malı olan plajlar halkın olmaktan ve halkın kullanımından alınamaz. Bütün plajlar halkın malıdır ve bu anaysa ile temin edilmiştir. Bunun ötesinde her adım halkın hakkını gasp etmektir. Biz bu sınıflandırmanın kabul edilemez olduğunu söylüyoruz. 

Enver: Peki sonuç olarak nereye gidilecek? Ne olacak?

Nazen-Yusuf: Yoksullaşmanın ve sermaye sömürüsünün giderek arttığı bir coğrafyada maalesef halk daha fazla kamu servisi ve kamu yararına olan bireyleri talep edecektir. Halkın ve toplumun anayasal hakki olan bir hakkin elinden çirkince alınıp başkalarının eline verilmesi bir utançtır.

Belese deniz kampanyasına giderek artan bir ilgi var. Bunu halktan insanlar yapıyor. Bir sivil alttan tabandan gelen bir ses.  Giriş ücretinin alınması kesinlikle yasal değildir. Hizmetler gelişigüzel ve yasaya göre ücretlendirilmelidir. Merit Otelin para almayacağı üzerine kamuoyu yarattığı uygulaması samimi olmayan bir uygulama. 

İnsanlar ancak plajlara gidince bir şey yapılıyor ve hareket geçiyorlar. Plajları kullanmak  için önlerine çıkan engelleri video şeklinde kaydedip  Facebook’taki sayfamıza atarlarsa bu kolektif bilinç yayılır. Ayrıca o sayfaya başka görseller de atabilirsiniz. Bu hepimizin hareketi! Bu halkın hareketi. Sahiplenmeliyiz!

Enver: Son olarak söylemek istedikleriniz neler?

Nazen-Yusuf:Ayrıca biz belese girmeyi savunurken bunun yanında diğer konularda da hassasiyet gösterilmesini istiyoruz.

Örneğin jet ski kullanımı, can güvenliği ve ses kirliliği.

Bunun yanında devlet donumuza kadar karışıyor. 20. Madde hayret verici bir şekilde plajlarda giyilebilecek olan kıyafetlere kısıtlamalar getirmiştir. Devletin görevi yasakçı bir şekilde halkın giyim kuşamına ahlakına kültürüne müdahale olmamalıdır. Halk birbiri ile etkileşim içinde değişir ve gelişir. 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA