PKK VE "BABALARIN" RANTI!
Ediz TUNCEL
17 Mart 2016 Perşembe 14:53
Az gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerin tipik kaderidir, bir, birkaç veya onlarca terör örgütü sahibi olmak...
İstisnalar kaideyi kesinlikle bozmaz.
Hele de bu ülkelerin topraklarında biraz enerji kaynağı varsa, yandı gülüm keten helva, ortalık terör örgütü ve terörden geçilmez.
Birkaç milyar dolar için, birkaç yüz milyon dolar için, hatta ve hatta birkaç milyon dolarcık için bile ana karnındaki bebeği de, anasını da, seksenlik dedeyi de cayır cayır yakacak, parçalayacak, parçalattıracak "baba" kılığında gözü dönmüşler vardır bu dünyada...
Ve bu gözüdönmüşler, ancak iki merkezi birden tutarlarsa etkili olabilirler.
Birinci merkez, gelişmiş ülkenin kalbi, ülkedeki rant çarkını ve etkisi altına aldığı ülkeleri, bu ülkelerdeki rant çarklarını kendi keyfine, babaların çıkarına göre yöneten merkezdir.
İkinci merkez, etki altına alınan ülkelerin kalbi, bir taraftan kendilerine iktidarı bahşeden "babaların" çıkarlarını koruma derdine, diğer taraftan kendi koltuklarını koruma derdine düşen, bu arada da fırsat buldukça binbir alavera ve dalavera çevirerek, ülkeyi yönettiğini sanan ve acı gerçeklerle karşılaştıklarında ne yapacaklarını şaşıran kuklaların yöneticilk, hükümetçilik rolünü oynadıkları merkezdir...
Gözü dönmüşlerin koltuk ve çıkar çarklarını döndürecek başka gözü dönmüşlere, ikinci sınıf kuklalara, hatta kendini kolayca harcatabilecek, kendini harcatırken de tarihe geçtiğini sanacak kadar budalalık abidesi üçüncü, dördüncü sınıf soytarı kılıklı kuklalara, gözü dönmüşlere da ihtiyaçları vardır.
Çağlar boyunca yükselip, çöken veya varlığını halen devam ettiren tüm güçlü imparatorlukların, devletlerin tarihlerinde bu sistem vardır ve halen de devam etmektedir.
Gelelim detaya...PKK ve AKP gerçeğine, ve bilerek ya da bilmeyerek hizmet ettikleri rant düzenine...
PKK'nın doğuş sebebi, güya Kürt kökenli Türkiye vatandaşlarının gasbedilen haklarını korumak, hatta daha da ileri gitmek ve bağımsız bir Kürt devleti kurmak...
PKK ortaya çıktığında AKP'nin esamesi bile yoktu, arada hatırlatmış olalım.
1970lerin sonundan beri aynı PKK hikayesini dinler dururuz, bu arada sayısız insanın da hayatları farklı boyutlarda paramparça olmaya devam eder...
Oğul gider terörist olur, vurulup ölür, anası ağlar, babası ağlar, kardeşi ağlar...Oğul gider asker olur, teröristle çarpışır, anası ağlar, babası ağlar, kardeşi ağlar, karısı ağlar, çocuğu ağlar...
Acılar giderek artar, nefret giderek artar, vahşet ve şiddet giderek artar...
Bütün bunlar kimin desteğiyle veya kösteğiyle peki???
Gelişmiş ülkede oturan ve kendi çıkarları için gelişmemiş ülkenin (insan aklının gelişmemişliği de dahil) her türlü gelişmemişliğini sonuna kadar çatır çatır kullananların desteğiyle veya kösteğiyle...
Peki, gelişmiş ülkede yapılan hesaplara göre gelişmemiş ülkelerde en kolay harcanabilecek olan şey ne?
İnsan hayatı elbette...Manzara ortada!
Üstelik de masum insanların hayatları...
Kısacası, ne kadar nefret ve şiddet, "babaların" hesabına o kadar artı rant!
Kısacası, gelişmiş ülkenin gelişmemiş ülkelerdeki kuklalarının hayatları kesinlikle önemli değil ama, onlara ihtiyaç var ve ihtiyaç var olduğu sürece varlıklarını özel koruma altında sürdürürler, ta ki son kullanım tarihleri gelene kadar...
Bu hapisteki bir mahkum da olabilir, devletin tepesinde oturan bir siyasetçi de...
Örneğin Abdullah Öcalan...Fırtına öncesi sessizlikte tıkıldığı delikte ahkam keserken, okyanusda bir su damlası kadar bile değeri olmayan bir piyon olduğunu anladığından olsa gerek, şimdi sus pus, varlığı ve adı bile unutuldu, ta ki tekrar kullanım ihtiyacı doğana kadar!
Buraya kadar da anladık mı!!!
Peki gelişmiş ülkenin kalbinde oturup da çıkarları doğrultusunda çatır çatır insan hayatlarını harcatanlara göre PKK ve PKK benzeri diğer terör örgütleri ne işe yarar?
Son kullanım tarihleri gelene kadar, gelişmiş ülkenin gelişmemiş ülke ve toplum üzerindeki rant çarklarının döndürülmesine yarar...
Bir de, gelişmemiş ülke yönetimini hizaya sokmaya, hizadan çıktığında başını ağrıtmaya, prestijini yerle bir etmeye, gelişmiş ülkedeki "babaların" istediği gibi gelişmemiş ülke yöneticilerini hırpalamaya, korkutmaya, ne yapacağını bilemez hale getirmeye, miskin bir korku imparatorluğu yaratmaya yarar...
Örneğin, BOP ve Arap Baharı denen rezillikte en son olarak Türkiye'nin, AKP'nin başına gelenler...
Lakin, bu süreçte, terör örgütlerinin son kullanım tarihi geldiğinde ve yaratıcıları tarafından yok edildiklerinde, sona kalanların safdirikliklerine yanarak tek söyledikleri şey de "kandırıldık" olur...
Bu arada, masum insanların yüzlercesi, binlercesi, yüzbinlercesi, hatta milyonlarcası evinden yurdundan olabilir, en vahşi şekilde hayatını kaybedebilir, analar bombalarla parçalanmış, kıtır kıtır boğulmuş evlatlarının cesetleri üzerinde kan ağlayabilir, bağrında barındırdığı enerji kaynağına bol bol kan karışabilir, arabamızda yaktığımız yer damla petrolün zerrecikleri arasında masumların, kandırılmışların kanı olabilir...
Kısacası, hangi dinden, hangi ırktan olurlarsa olsunlar, binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce, hatta milyonlarca çocuk, bebek, yaşlı, masum insan ve beyni yıkanmış onbinlerce insan ölmüş, hiç farketmez...
İsterse, yüz milyonlarcası ölsün, parçalansın, yansın, kavrulsun.
Onlar kolayca harcanabilenlerdir, o kadar kolayca harcanabilirler ki, onlardan bir sonra harcananlar sayesinde kolayca unutulurlar, sırayı hemen başkaları alır...
Yeter ki, gelişmiş ülkenin kalbindeki yönetim merkezinde oturan babaların çarklarını döndüren diğer rantçıların keyfine göre olsun herşey...
Dünyayı sömürerek edindikleri güç, ancak bu şekilde devam ettirilebilir.
Güç olmazsa sömürü çarkları istedikleri gibi dönmez ve başkalarını sömürerek yaratılan sahte cennetin güzellikleri bir anda kaybolabilir, elden gidebilir.
Bunun için iki türlü "korkuya" ihtiyaç duyarlar.
Birincisi, "babaların" eldekini kaybetme korkusudur...
İkincisi, "babaların" elindekini kaybetmemesi için tezgahlanan oyunlara maruz kalanların, hatta korkuyla yaşarken hiç beklenmedik bir anda hayatını kaybedenlerin korkusudur...
İkinci korku arttıkça, birinci korku azalır...
Birinci korku arttıkça, ikincisi daha da artar ve o korkunun daha da artırılması için terör kullanılır, hem de en vahşi ve acımasız yöntemlerle...
Bu yüzden "babalar" da korkar, ve korktukça, kendi korkularını azaltmak için karşılarındakine daha fazla korku salarlar...
Bunu da anladık mı!!!
Gelelim son sözlere...
AKP iktidarı Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanı olarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika'yı kasıp kavuran bu ateşe atılırken kendisinin de cayır cayır yanabileceğini ve ülkenin mahvına sebep olabileceğini nedense hiç hesap etmemişti.
AKP ile PKK flört ederken, "terörü bitirdik, biz bu işi nasıl yapacağımızı biliriz" diye meydanlarda ahkam kesilirken, Türk ordusunun genel karargahı ve prestiji binbir rezilane komployla çökertilirken, ortaya çıkacak boşluğu "babaların rantına" hizmet eden terörün dolduracağını nedense birileri hiç hesap etmemişti.
AKP iktidarı günün sonunda "babalarla" ters düşebileceğini ve bunun bedelini çok feci şekilde ödeyebileceğini, şeytanla yatağa girmenin çok acı bir bedeli olacağını hiç hesap etmemişti.
Beyni yıkanmış, aşağılık kompleksinden kıvıl kıvıl kıvranan, kişiliksiz, sahipsiz, cehaletin pencesinde kıvıl kıvıl kıvranan kayıp ruhların özenle seçilerek, ülkenin kalbinde birbiri ardına bombalar patlatılacağını ve AKP iktidarını dünyanın gözü önünde maskaraya çevrilebileceğini de hiç hesap etmemişlerdi...
Ve keza, AKP iktidarının ve Recep Tayyip Erdoğan'ın hayallerinin ve iktidarının yıkılması için terörün en şiddetli şekilde Ankara'da, AKP iktidarının kalbinde kullanılacağını da tahmin etmemişlerdi...
PKK ise iç savaşa hazırlanmak için sokakları, evleri, yolları silah, bomba doldururken, kendince "kurtarılmış bölgeler" yaratırken, hiçbir iktidarın, barış uğruna müsamaha gösterse bile, eline silah alan ve özünde terörle hedefe ulaşmak olan bir örgüte sonsuza kadar müsamaha göstermeyeceğini nedense hiç akıl edememiştir...
Nedense tarifi ve tedavisi olmayan bir "AKIL TUTULMASI" yaşanmıştır ve halen farklı boyutta yaşanmaya devam etmektedir.
Herhalde ülke, abuk subuklukta tavan yapmış, her türlü ahlaksızlığın ve şiddetin sergilendiği "pembe dizilerle", evlendirme programlarıyla ve dandiklikte sınır tanımayan eğlence ve yarışma programlarıyla, ağzından köpük köpük küfür ve nefret saçılan, dar görüşlü, kısır vizyonlu siyasetçilerin bitmez tükenmez kavgasıyla, arabesk şarkıcılarının sınır tanımayan bir cehaletle yaptıkları ukalalıkların arasına sıkıştırdıkları siyasi lafazanlıklarla kurtulacak...
Ve herhalde PKK ve oynanan oyunun farkında olmayarak arkasından gidenler, "babaların" ekmeğine yağ süreyim derken kendi kanında boğulanlar ve masum insanları da o kanda boğmayı marifet sayanlar son kullanım tarihleri gelene kadar harcamaya ve harcanmaya devam edecekler, vahşeti ve nefreti derinleştirmeye devam edecekler, bir korku imparatorluğu yaratmayı marifet sayacaklar, patlayan bombalarla toz zerreciklerine ayrılacaklar, bir mezarları bile olmadan tarihin çöplüğüne atılacaklar, adları lanetle anılacak...
Tam da "babaların" istediği gibi...
Yapılacak tek şey kaldı, onlarca yıldır süregelen atavistik kavgaları ve nefreti bir tarafa bırakıp, Türkiye'nin bir ucundan öteki ucuna tek yürek olmak, "babaların" rant çarkını ters yüz etmek, "babaların" rant çarkına inatla hizmet etmeye direnenleri, iflah olmamakta direnenleri de tereddütsüz ve hiç acımadan ezip, yoketmek...
Yoksa bu vahşet daha da artarak devam edecek, Ankara'da, İzmir'de, Antalya'da, İstanbul'da, ve beklenen ve beklenmeyen birçok yerde terör en vahşi yüzünü gösterecek ve Atatürk'ün kurduğu ülke "babaların" rant çarkı uğruna yok edilecek!
Terörden paramparça olan ve içinde nerdeyse 200 terör örgütü barındıran Suriye'nin başkentinde bile böyle bombalar patlamıyor, vahşet yaşanmıyor, hatta ve hatta, "kurtarılmış bölgeler" cennet gibi, herkes keyfine bakıyor...
Bir de burdan bakın!!!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.